Hayatın ilk 28 günü içindeki bebeklere ‘yenidoğan’ denilmektedir. Eğer bebek döllenmeden itibaren 38-48 haftalar arasında doğarsa miadında yenidoğan, 37 hafta ve daha erken doğarsa ‘prematüre’ denilmektedir. Yenidoğan bebeğin temel gereksinimleri içinde en önemlilerinden biri gerektiğinde doğum odasında derhal yardım edilerek, öncelikle bebeğin solunumunun temin edilmesidir. Daha sonra yeterli beslenmesi sağlanır ve normal vücut ısısının idamesi için gerekli tedbirler alınır.
Bütün bunları sağlamada hemşire ve tıbbi ekip yeterince uyanık olmalı ve yapılan tüm çabaların sonucunda anne ile bebeğin birbirinden ayrı kaldığı süre mümkün olduğu kadar kısa tutulmalıdır. Miadında ve erken doğmuş bebeklerin bakımında belirgin bir fark olmamasına rağmen, prematüre bebeklerde yukarıda belirtilen gereksinmelerin derecesinin farklı oluşu bu bebeklerin bakımındaki bazı ihtiyaçları ön plana çıkarır.
Prematüre bebekler de doğumundan sonra solunum durması, hipoksi, bradikardi, hipotermi, hipoglisemi, hipovolemi, hipotansiyon ve beklenmedik anomalileri kapsayan problemler ortaya çıkabilir.
DOĞUM ODASINDA BAKIM
Düşük riskteki bir bebek doğumdan hemen sonra önce sıcak havlulara sarılır ve kurulanır, sonra ağzı, boğazı ve burnu sıvı, mukus, kan ve amniyotik artıklardan temizlenir. Bu materyalin temizlenmesinde bir kateter ile ve nazikçe aspirasyon yapılarak (100 cm H2O basıncında) yapılmalıdır. Damak ve ağız içinin bir gazlı bez ile silinmesi temizlik için yeterli olabilir. Sezaryenle doğan bebeklerin mide sıvısı, vajinal yolla doğan bebeklerdeki gibi doğum sırasında boşalmazlar. Kateter mideye kadar indirilerek mide içeriği boşaltılır ve bebeklerin doğum sonrası aspirasyonu da engellenir.
Bebekler doğumdan hemen sonra yıkanmazlar, çünkü bebek yüzeyinde bulunan koruyucu beyaz tabakanın (verniks kazeoza) ısı kaybını önleyici ve enfeksiyonlardan koruyucu etkisi vardır. Bebek hava koşullarına uygun tarzda üşümeyecek ve terlemeyecek biçimde giydirilmelidir. 24.saatten itibaren sağlıklı bebeklere banyo önerilebilir.
Göbeğin kesilmesi: Doğumda bebeğin gövdesi çıkar çıkmaz bebek anne hizasında veya hafif aşağıda tutularak kordon klampe edilir ve kesilir. Radiyant ısıtıcı altına alınan bebeğin kordonu göbek cildinden 3-4 cm mesafe bırakacak şekilde steril bir ip ile bağlanarak (veya tercihan steril plastik bir mandalla klampe edilerek) göbek kesilir ve steril antiseptik solüsyon ile geri kalan güdük silinir.
K vitamini profilaksisi: Bebek doğduktan hemen sonra intramusküler olarak 1 mg K vitamini profilaksisi yapılmalıdır. Bu uygulama yenidoğanları erken ve geç hemorajik hastalıktan korumaya yarar. Son yıllarda oral olarak K vitamini profilaksisi de önerilse de pahalı oluşu, mükerrer dozlar gerektirmesi nedeniyle henüz yaygın uygulanmamaktadır.
Göz profilaksisi: Hijyeni iyi ve vajinal akıntısı olmayan annelerin bebeklerine göz profilaksisi gerekmeyebilir. Fakat genellikle doğumdan hemen sonra ve özellikle müdahale edilmiş bebeklere neonatal konjonktiviti önlemek amacıyla antibiyotikli göz damlası bir kere damlatılmalıdır. Daha önceleri kullanılan gü- müş nitrat damlaları kimyasal konjonktivite yolaç- tığından günümüzde kullanılmamaktadır.
Doğumdan sonra normal doğan ve emmesi olan bebek hemen anne göğsüne verilerek beslenmesi sağlanmalıdır. Erken beslemenin faydaları:
• Annenin ağrıları azalır
• Annenin ilgisi bebeğe yöneldiğinden bu sırada uygulanan (epizyo dikilmesi) işlemler daha rahat yapılır.
• Annede prolaktin salgısı uyarılarak süt yapımı başlar.
• Annede oksitosin salgısı uyarılarak uterusun küçülmesi kolaylaşır
• Bebeğin ilk ağzına giren besin “kolostrum=ağız sütü” olmuş olur.
• Anne ile bebek arasında duygusal iletişim başlar.
RUTİN YENİDOĞAN BAKIMI YENİDOĞANDA ISI KONTROLÜ
Yenidoğan bebeklerde vücut ağırlığına göre vü- cut yüzeyi yaklaşık olarak yetişkinden 3 kat daha fazladır. Ayrıca düşük doğum ağırlığı olan bebeklerde cilt altı yağ dokusu oldukça incedir. Yenidoğan bebeklerdeki ısı kayıp hızının yetişkinden yaklaşık olarak 4 kat daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. Genel doğum odası şartlarında (20-25°C) do- ğumdan hemen sonraki sürede bebeğin cilt ısısı dakikada yaklaşık olarak 0,3°C düşer. Derin vücut ısısında ise dakikada yaklaşık olarak 0,l°C’lik düş- me saptanır. Bu ısı kayıp hızı toplam olarak derin vücut ısısında 2-3°C’lik bir ısı kaybı ile sonuçlanır (Bu ısı kaybına cevap yaklaşık olarak 200 kcal/kg kaybedilir).
Doğumdan sonra soğuğa maruz kalmış term bebeklerde metabolik asidoz, hipoksemi ve hipoglisemi meydana gelebilir. Isı kaybını kompanse etmek için bebekler sahip oldukları su ve solütlerin renal atılımını artırırlar. lsı üretimi metabolik hızın ve oksijen üretiminin artırılması ve norepinefrin salınımıyla kuvvetlendirilir. Bu sayede özellikle kahverengi yağ dokusunda olmak üzere yağın oksidasyonu ile termojenez sağlanır. Ek olarak adele aktivitesi artabilir. Hipoglisemik ve hipoksik bebekler soğuğa maruz kaldıklarında ve santral ısıları azaldığında oksijen tüketimini artıramazlar.
Vajinal doğumdan sonra yenidoğan bebeklerin bir kısmında hafiften orta dereceye kadar metabolik asidoz görülür. Bu bebekler hiperventilasyon ile bunu kompanse edebilir. Deprese bebeklerde ve doğum odasında soğuk strese maruz kalmış bebeklerde bu kompansasyon oldukça zordur. Bu yüzden, bebeğin doğumdan hemen sonra annesiyle cilt cilde temas ederken kurulanıp battaniyelere sarılması veya bir ısıtıcı altına yerleştirilmesi gerekmektedir. Sarılmış veya bir inkübatöre yerleştirilmiş ve resüsitasyon gereksinmesi olan bebeklere bu şekilde müdahale imkanı zor olacağından bu bebekler hemen bir radyant ısıtıcı altına alınmalıdır.
Son yıllarda özellikle prematüre bebeklerin doğumdan hemen sonra şeffaf polietilen örtülerle sarılmasının ısı kaybını ve sıvı-elektrolit kaybını azalttığı gösterilmiştir. Şeffaf örtüler sayesinde bebekler rahatlıkla gözlenebildiği gibi gereken müdahaleler de yapılabilmektedir.
DERİ VE KORDON BAKIMI
Derinin ve göbeğin enfeksiyon riskini azaltmak için deri doğum odasında veya yenidoğan bakım ünitesine kabulde kuru ve sıcak havlularla silinmelidir. 24-48 saat sonra eğer mümkünse bebekler yıkanabilir. Bu mümkün değilse bebek her sabah ılık sabunlu bez ile veya bebek yağı ile cildi temizlenmelidir. Özellikle prematüre bebeklerin cildi çok hassas ve geçirgen olduğundan bebek yağı ile temizlik hijyeni sağlamakla kalmaz, evoporasyonla olan sıvı-elektrolit kaybını da azaltır. Bebeklerin altı temizlenirken alkollü mendillerle temizlikten kaçı- nılmalı ve temizlikten sonra bebek yağı veya pişik kremleri uygulanarak genital dermatitin gelişmesi önlenmelidir.
Doğum odasında 3-4 cm bırakılan göbek gü- düğü her sabah antiseptik solüsyonla (Battikon, Mersol gibi) veya %70 alkol ile sağlam karın cildine değmeden silinmelidir. Göbek güdüğü genital bölgeye doğru değil, yukarı doğru kıvrılarak bez dışında bırakılmalı, idrar ve gaita değmemesi sağ- lanmalıdır. Göbek temizliğinde tiroit hormonları- nın yapımını azaltabileceği gösterildiğinden iyotlu solüsyonlardan kaçınılmalıdır. Göbek güdüğü ortalama 7. günde düşer. Özellikle göbeği kalın olan ve sürekli antibiyotik alan bazı bebeklerde göbek düşmesi bir aya kadar uzayabilir. Bu durumda bebek immün yetmezlik açısından araştırılmalıdır. Bazen göbek düştükten sonra yerinde granülasyon dokusu kalabilir ve bu sürekli akıntıya yol açabilir. Bu granülasyon dokusu gümüş nitrat çubuğu veya koterizasyonla yakılarak küçülmesi sağlanabilir.
Yenidoğan bakım ünitesindeki personel her bebeğin bakımından önce rutin el yıkamasını klorheksidin veya iodofor içeren bir antiseptik sabun ile yapmalıdır. Başlangıçta el ve ön kolun iki dakika süre ile yıkanması daha sonra 15-30 saniye süre ile yıkama yenidoğan ünitesinde çalışan tüm personel ve üniteyi ziyaret eden kişiler tarafından mutlaka uygulanmalıdır. Bebekten bebeğe geçerken kısa süreli de olsa eller mutlaka yıkanmalıdır.
YENİDOĞAN TARAMALARI
Çeşitli genetik, metabolik, hematolojik ve endokrin hastalıklar için yenidoğan taramaları kullanılmaktadır. Göbek Kordonu veya bebeğin topu- ğundan alınan kanda yapılan sık kullanılan tarama testleri şunları kapsamaktadır. Hipotiroidi, orak hücreli anemi, fenilketonüri, homosistinüri, galaktozemi, maple şurup idrar hastalığı ve diğer organik ve aminoasidopatiler. Türkiye’de güncel olarak fenilketonüri, biyotinidaz ve hipotiroidi taramaları tüm yenidoğanlara yapılmaktadır.
HEMŞİRE BAKIMI
Yüksek riskte olmayan bebekler doğum odasındaki muayeneden sonra hastanenin durumuna göre ya annesinin odasına veya yenidoğan bakım odasına yerleştirilir. Beşiklerin bebeğin bakımı ve kolayca görülebilmesi açısından şeffaf plastikten yapılmış olması tercih edilmelidir. Bebeğin tüm bakımları (bebeğin fizik muayenesi, çamaşır de- ğiştirilmesi, derece alınması, ilk temizliği ve diğer prosedürler dahildir) beşik içinde yapılmalıdır. Bu sayede bebekten bebeğe çapraz enfeksiyon geçişi önlenebilir.
Bebeğin giyecekleri ve yatağı sadece bebeğin ihtiyaçlarına yetecek kadar minimal olmalıdır. Bakım odasının sıcaklığı yaklaşık 24°C’de tutulmalıdır. Bebeğin ilk derecesi önce rektumdan alınmalı, daha sonra koltuk altından ölçülmelidir. Isı alma aralıklarının ilk 2-3 günde 4 saatten, daha sonra 8 saatten daha kısa olmasına gerek yoktur. Koltukaltı ısısı 36-37°C arasında normal sınırlar içindedir. Ağırlığın doğumda ve daha sonra günlük alımı yeterlidir.
Verniks 2-3 günde kendiliğinden, çoğu elbiselere yapışarak kaybolur. Bu nedenle çamaşırların günlük tamamen değiştirilmesi gerekir. Bebeğin bezleri beslenmeden önce ve sonra ve bebek ağladığı zaman kontrol edilmelidir. Bezler ıslak olduğu zaman veya kirlenmiş ise değiştirilmelidir. Mekonyum veya feçes uyluklardan steril suyla ıslanmış steril pamukla silinmelidir. Erkek bebeklerin sünnet derisi geriye çekilmemelidir.
EBEVEYN-BEBEK İLİŞKİSİ
Normal bir bebeğin gelişimi anne ile bebeği arasındaki bir seri duygusal cevaba bağlı olarak değişim gösteren fizyolojik ve psikolojik olarak birbirine bağlanmayı içerir. Bu bağlılık baba ve ailenin diğer bireylerinin ruhsal desteği ile kuvvetlendirilir ve kolaylaştırılır. Bu özellikle doğumdan önce gebeliğin planlaması yapılmış ise fetüsün büyüyen bir birey olarak kabul edilmesi başlatılmış olur. Doğumdan sonra ve ilk haftalarda bebek ile anne arasında görsel ve fiziksel ilişki başlar. Anne bebeğini okşayarak, ellerini bebeğin ensesinde ve ellerinde gezdirerek ilişkisini kuvvetlendirir. Bebe- ğin yüzünün annesine dönük olarak meme başına dokunması prolaktin sekresyonu için kuvvetli bir uyarandır.
Anne ile bebeği arasındaki ilişki doğum odasından itibaren başlamalı, özellikle doğumdan sonraki ilk saatlerde bunun için fırsat yaratılmalıdır. Anne ve bebek arasındaki ilişkinin prematürite, anne veya bebeğin hastalığı, doğumsal defektler veya aile stresi nedeniyle geciktiği durumlar bebe- ğin gelişmesi ve annenin bebeğine bakımı açısından zararı olabilir. Hastanenin rutin uygulamaları anne ve bebeği arasındaki ilişkiyi artıracak şekilde düzenlenmeli ve mutlaka sağlıklı bebek ile anne aynı odada kalmalıdırlar.
BESLENME
Bazı hastane uygulamaları beslenme aralıkları- nın 4 saatte bir olacak şekilde planlanması, hem- şirelerin yeterli zamanı olmaması, beslenmede bir göğsün verilmesi, meme uçlarının su dışında bir sıvı ile yıkanması, ilk beslenmenin gecikmesi, mama verilmesi ve annelere ağır intrapartum sedasyon uygulanması nedeniyle çeşitli zorluklara neden olmaktadır.
Hastanedeki tüm uygulamalar başarılı bir emzirme için düzenlenmelidir. Bu amaçla doğumdan mümkün olduğu kadar kısa süre içinde anne ile bebeği temas ettirilmeli, babanın da katıldığı prenatal emzirme eğitimi yapılmalı, deneyimli kadınlardan destek sağlanmalıdır.
İdeal beslenme için aşağıdaki öneriler annelere uygulanmalıdır:
• Bebek doğumu takiben ilk yarım saat içinde anne göğsüne tutulmalıdır.
• İlk beslenme ve sonraki öğünler kesinlikle şekerli su veya formül süt olmamalıdır. Çünkü kolostrum bağırsaklarda normal floranın (Lactobacillus spp.) gelişmesini sağlarken, şekerli su ve formül sütlerde anormal flora gelişimi (E. coli ağırlıklı) olur.
• Emzirme sırasında annenin rahat bir şekilde oturması sağlanmalıdır. Fiziksel rahatlama, süt salınma refleksinin işlerliği için gereklidir.
• Eğer anne oturuyorsa bebeğin başı yukarıda olacak şekilde kucağında tutulmalı, eğer anne uzanmış ise bebek annesinin hemen yanına yatırılmalıdır.
• Meme başının tamamı ve çevresindeki kahverengi bölgenin bir kısmı bebeğin ağzında olmalıdır. Beslenmede en sık rastlanan hata memenin bebeğin ağzına iyi yerleştirilmemesidir.
• Anne, serbest olan elinin başparmağı kahverengi bölge kenarında ve üstte, diğer dört parmağı bu bölgenin altında olacak şekilde göğsünü tutmalı, hafifçe bastırarak süt kanallarına süt akımını kolaylaştırmalıdır.
• Emzirmeye başlamadan önce bebeğin burnunun açık olup olmadığı kontrol edilmelidir.
• Bebekler ilk iki haftada ağlayarak ve istediğinde daha sonra belirli zaman aralıklarıyla beslenmelidir.
• Her bir göğüsten 15 dakika emzirilmeli, her emzirmede bir önceki son emzirilen göğüsten başlanmalıdır.
• Bebek 4-6 aylık oluncaya kadar anne sütü tek başına yeterlidir, 6 aydan sonra ek gıdalara başlanır.
• Emzirmenin sonunda meme başları birkaç damla süt ile ıslatılıp açık havada kuruması sağlanmalıdır.
• Eğer bir taraf ağrılı ise emzirmeye daha az ağrılı olan taraftan başlanır.
• Bebeğin pozisyonu sık sık değiştirilerek yalnız bir noktaya değil, farklı noktalara basınç uygulaması sağlanmalıdır.
• Çatlak meme başlarına bitkisel yağ sürülebilir. Bitkisel yağın emzirme öncesi silinmesi gerekmez.
• Çatlaklar üzerine birkaç damla limon ya da portakal suyu sıkılması biraz ağrıya yol açmasına rağmen iyileşmeyi hızlandırabilir.
• Anne sütü yoksa bebeğe ilk 4 ayda hazır mama verilmelidir.
Prof. Dr. Ercan KIRIMİ tarafından yazılmış ve Koruyucu Sağlık Rehberi Bölüm 22’de yayınlanmıştır. İlgili yayın editörünün izini ile sitemizde paylaşılmıştır.
KAYNAKLAR
1. Yenidoğan Rehberi. Editör: Uğur Dilmen, O2 Medya Bili- şim, Ankara, 2011.
2. Yenidoğan Enfeksiyonları. Fahri Ovalı. İstanbul Medikal Yayıncılık, İstanbul, 2006.
3. Pediyatri. Editörler: Olcay Neyzi, Türkan Ertuğrul. Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul, 2010.
4. Yenidoğan Bakımında Hacettepe Uygulamaları. Editörler: Gülsevin Tekinalp, Murat Yurdakök, Şule Yiğit, Ayşe Korkmaz. Güneş Kitabevi, Ankara, 2009.