Dünyaya açılan penceremiz olan gözlerimizin sağlığı sadece hastalanınca ya da az görünce doktora gitmeyecek kadar önemlidir. Çünkü biz fark edinceye kadar bazı şeyler için çok geç olabilir. Yukardaki örnekte olduğu gibi görmeyle ilgili herhangi bir sorun yaşamadığı için 16–17 yaşlarına kadar hiç göz doktoruna gitmemiş bir kişi göz tembelliği için artık geç kalmış demektir. Toplumun yaklaşık %2-3’ünde görülen göz tembelliğinin (Latince ismiyle ‘ambliyopi’) birçok sebebi vardır. Şaşılık, iki göz arasında kırma kusuru farkı vb gibi. Erken yaşta yapılacak kolay bir muayene ve biraz sabırla yapılacak tedavi (göz kapama egzersizleri, gözlük vb.) ile bu çocuklar 6–7 yaşına kadar tedaviden fayda görebileceklerdir. Daha sonra tespit edilen bir göz tembelliğinin ise ne yazık ki tedavisi mümkün olamayabilir.
Çocuklar daha dünyaya gözlerine açmadan göz hastalıkları açısından koruyucu hekimlik başlamıştır. Doğum kanalından geçerken anneden enfeksiyon kapma ihtimaline karşı ve yenidoğan konjonktiviti olmaması adına çocuklarımıza doğar doğmaz topikal gümüş nitrat, eritromisin ve tetrasiklin uygulamak yeterli olacaktır. Bu kullandığımız ilaçlara bağlı da gözlerde kızarıklık olabilmekte fakat bakteriyal ya da viral konjonktivitlerden farklı olarak 24 saat içinde düzelmektedir.
Prematüre doğan her bebek ‘prematüre retinopatisi’ açısından taranmalıdır;
Bebeklik çağının en önemli göz sağlığı sorunlarının başında “prematüre retinopatisi” (ROP) gelmektedir. Prematüre yoğun bakım servislerinin artması bu bebeklerin yaşam oranını artırmış ve bir yandan da prematüre retinopatisinin körlük nedenleri arasında önemli bir yer almasına neden olmuştur. Prematüre bebeklerin ilk göz muayenesi genel olarak doğumdan sonraki 4-6. haftalar arasında yapılmalıdır. Ancak doğum tartısı 1250 g. altında ve gebelik yaşı 28 haftadan küçük bebeklerde daha erken dönemde ROP gelişebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
İlk muayenede ROP gözlenmemiş olsa bile bebekler yine de doğması gereken zamana kadar 2 haftada bir kontrol edilmelidir. 32 hafta ve 1.500 gramın altında doğan veya oksijen tedavisi alan bebekler ile 30 hafta ve 1.300 gramın altında doğan tüm bebekler postnatal yaşları 4 hafta olduktan sonra ROP açısından taranmalıdır.
- Peki, normal zamanında doğmuş bir çocuğun ilk göz muayenesi ne zaman yapılmalı?
Çocuklarda ilk göz muayenesi doğar doğmaz yapılmalıdır. Daha sonra sırasıyla 3 yaşında ve okul öncesi yapılmalıdır. Ancak çocukta dışardan fark edilen bir problemin örneğin; kapakta ya da gözün genel yapısında bir bozukluk (şişlik, büyüklük-küçüklük, renk değişikliği vb.), şaşılık, leke, titreme varsa ya da 2 ayını doldurmasına rağmen göz teması kurmuyorsa hemen muayene edilmelidir.
- Çocuklarımızın okul başarısını etkileyen en önemli nedenlerden birinin de fark edilmeyen kırma kusurları olduğu bilinmektedir. Okul çağı çocuğunda göz sağlığı bakımından dikkat edilecek diğer riskler neler olabilir?
Okul öncesi yapılacak bir göz muayenesi ile kırma kusuru, göz tembelliği gibi muayene edilmeden fark edilemeyecek pek çok hastalık tespit edilebilecektir. Böylece okul başarısızlığının en önemli nedenleri ortadan kaldırılabilecektir. Okul döneminin başlamasıyla daha fazla sosyalleşen çocukların paylaştıkları en önemli şeylerden biri de mikroplardır. Tüm hastalıklarda olduğu gibi göz hastalıklarında hijyen gereklidir. Bakteriyel ve viral konjonktivitlerden korunmak için el hijyeni ve göze temas konusunda eğitim verilmelidir.
Yukarda da belirtiğimiz üzere hijyen göz sağlığı için çok önemlidir. Ancak özellikle kontakt lens takan olgularda daha fazla önem arz etmektedir. Bu olgularda kontakt lens takıp-çıkarma esnasında el-tırnak temizliği gereklidir. Kontakt lens ya da kornea üzerinde oluşacak en ufak bir defekt kornea, konjonktiva gibi dokularda enfeksiyona zemin hazırlar. İntakt bir korneada mikroorganizmaların enfeksiyon oluşturması çok zor iken epitel defekti mevcut bir gözde keratit, konjonktivit gibi enfeksiyonların oluşması kolaylaşmıştır.
Havuza girerken göz sağlığımız açısından nelere dikkat etmeliyiz?
Havuz, birçok mikroorganizmanın bulunduğu dolayısıyla pek çok enfeksiyona açık bir ortak kullanım alanı. Bu nedenle temizliği konusunda denetimlerinden emin olmadığımız havuzlardan uzak durmak sağlığımız için doğru bir tercih olacaktır. Göz sağlığımız açısından bakacak olursak yine kontakt lens kullananlar daha dikkatli olmalı. Mutlaka öncesinde doktor muayenesinden geçmeli eğer epitel defekti, korneal incelme gibi durumlar söz konusu ise kontakt lens kullanmaya bir süre ara vermeli, doktorunun vereceği ilaçları düzenli kullanmalı ve bu sürede de havuza girmemelidir.
Göz travmalarından korunmak için neler yapılmalıdır?
Göz travmaları ne yazık ki her yaş grubunda en sık karşılaşılan engellenebilir körlük nedenlerinden biridir. Göz travmasının yılda yaklaşık 1,6 milyon kişinin körlüğüne neden olduğu bildirilmektedir. Künt ya da delici olarak ikiye ayırdığımız göz travmaları acil müdahale gerektirir. Delici ve kesici aletler, ev içi kazaların en sık sebebi iken ev dışı kazalarda en önemli sebep trafik kazalarıdır. İşyeri kazaları travmalar arasında önemli bir yer tutmaktadır.
Göz hastalıkları polikliniğine ya da acil servise başvuran göz travmalarından önemli bir kısmını çapak kaçması ve kimyasal yaralanmalar (kireç, çamaşır suyu, tuz ruhu gibi) oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalarla işyerlerinde koruyucu gözlük kullanımının bu tür kazaları azalttığı ve yaralanan olgularda ciddi komplikasyonlar oluşmadığı görülmüştür. Ama ne yazık ki yapılan çalışmalarla koruyucu gözlük kullanma oranının ancak %10 olduğu bildirilmiştir.
Güneşin zararlı ışınlarından nasıl korunabiliriz?
Cildimiz gibi gözlerimiz de ultraviole (mor ötesi) ve infrared (kızıl ötesi) ışınlardan zarar görmektedir. Kısa ve uzun dönemde ortaya çıkabilen bu zararlardan korunmak gözümüzün retina tabakası kadar kornea ve lens için de önemlidir. Bu ışınlara uzun süre maruz kalmak korneada dejenerasyonlara, katarakta ve sarı nokta hastalığına neden olmaktadır. Yine güneş ışınlarına fazla maruz kalanlarda piterjiyum görülme sıklığının arttığı bildirilmiştir. Bu nedenle güneşin zararlı ışınlarından korunmak için dışarı çıkarken geniş koruyucu şapkalar ya da güneş gözlükleri kullanabiliriz.
Güneş gözlüğü nasıl olmalıdır?
Öncelikle ideal bir güneş gözlüğü sadece gözümüzü değil göz kapağımızı da içine alacak genişlikte olmalıdır. Ayrıca yan taraftan gelecek ışınları da engelleyecek şekilde olmalıdır. Pahalı gözlük ultraviyole ışınları daha iyi engeller diye bir geçerlilik yoktur. Güneş gözlüğü tercihinde görünür ışığı ve ultraviyole ışınları ne kadar geçirdiği ya da engellediğine dikkat etmek gerekmektedir. Cam rengi de diğer bir konudur. İdeal bir cam rengi renklerin algılanmasını (özellikle trafik ışıkları) bozmayacak özellikte olmalıdır. Kehribar rengi ile nötral gri, renk algısını bozmayan iki ideal renk olarak bilinmektedir. Camlarının koyu renkli olması pupil dilatasyonuna neden olacağından yeterli UV koruması olmayan bir güneş gözlüğünde daha fazla güneş ışınının retinaya ulaşmasına neden olacaktır.
Ev-ofis aydınlatması nasıl olmalıdır?
Daha çok dış ortamlarda maruz kalacağımız bu ışınlar kadar diğer bir önemli konu da ev, ofis vb. yerlerin aydınlatma yoğunluğu ve kalitesiyle ilgilidir. Aydınlatmanın yoğunluğu ve kalitesi görme keskinliğimizi, kontrast duyarlılığımızı doğrudan ilgilendiren konulardır. Bulunduğumuz ortam aydınlatması için tavsiye edilen miktarın (10 lümen/ft2) altı da üstü de görme keskinliğimizi azaltacaktır. Yine bulunduğumuz ortamda yüksek kontrast farkının bulunması örneğin; karanlık bir odada televizyon seyretmek gibi göz yorgunluğuna ve bazı glokom tiplerinin tetiklenmesine neden olabilir. Günümüz çalışma ortamları göz önüde alındığında orta derecede bir genel aydınlatma ve göze doğrudan ışığın gelmemesi göz yorgunluğunu engellemek adına önemlidir.
Hangi sistemik hastalıkların göz tutulumu vardır?
Sistemik hastalıklarla göz hastalıklarının birlikteliği oldukça fazladır. Bunları kromozomal, kardiyak, kollajen doku hastalıkları ve endokrin sistem hastalıkları olarak dört ana gruba ayırabiliriz. Kromozomal hastalıklar grubunda; Down sendromu, Schmid Fraccaro sendromu, Patau sendromu, Trizomi 18’i sayabiliriz. Kardiyak hastalıklar grubunda; kardiyak miksoma, konjenital kalp hastalıklarını, endokarditleri, mitral valve prolapsusunu, hipertansiyonu, aortik ark sendromunu (Takayasu) sayabiliriz. Göz tutulumu ile birlikte olabilen kollajen doku hastalıkları; ankilozan spondilit, Reiter sendromunu, romatizmal artrit, temporal arterit, polimiyozit, dermatomiyozit, romatizmal ateştir.
Endokrin sistem grubunda ise; Addison hastalığı, Cushing sendromu, galaktozemi, diabetes mellitus, hiperparatiroidizm, hipoparatiroidizm, hipertiroidizm, hipotiroidizm ve feokromasitoma vardır. Bu hastalarda erken teşhis ve tedavi için ilgili branş hekimi tarafından konsülte edilmesi hastanın bilinçlendirilmesi önemlidir. Böyle durumlarda altta yatan hastalığın tedavisi asıl hedef olmakla birlikte gözdeki bulguların da tespit ve tedavi edilmesi kalıcı hasarları önlemek adına gereklidir.
KAYNAKLAR
Prof. Dr. Selim DOĞANAY ve Yrd. Doç. Dr. Penpe Gül FIRAT tarafından yazılmış ve Koruyucu Sağlık Rehberi Bölüm 62'de yayınlanmıştır. İlgili yayın editörünün izini ile sitemizde paylaşılmıştır.
1. Sayek F, Çakmak N, Önder F, Oktay N. Temel Göz Sağlığı. T.C. Sağlık Bakanlığı. Ankara, Barok Ofset Matbaacılık 1996: 11–24.
2. Fielder AR. Retinopathy of prematurity. Community Eye Health. 1997; 10: 17–19.
3. Thylefors BA. Global Initiative for the elimination avoidable Blindness. Am J Ophthalmol 1998; 125: 90–93.
4. Lucas RM. An epidemiological perspective of ultraviolet exposure-public health concerns. Eye Contact Lens. 2011;37: 168–175.
5. Albert DM, Jacobiec FA. Principles and practice of ophthalmology Vol 2 ch 54-55. W.B. Saunders Company. Philadelphia 1994.
6. Tuchinda C, Srivannaboon S, Lim HW. Photoprotection by window glass, automobile glass, and sunglasses. J Am Acad Dermatol. 2006; 54: 845–854.