KULAK SAĞLIĞI
“-Kulağım kapandı, işitmem azaldı, doktor bey kulağımı yıkar mısın?” talepleri ile polilklinikte sıkça karşılaşırız. Kulak yıkama, kulağı temizlemek amacı ile sık başvurulan bir işlemdir. Geçmiş yıllarda aletlerin eksikliği, doktora ulaşma zorluğu gibi nedenler ile genelde sağlık teknisyenlerinin başvurduğu sözde koruyucu hekimlik uygulaması idi. Dış kulak yoluna şırınga ile basınçlı serum verilerek yapılan bir işlemdir. Hala da uygulayan sağlık merkezleri ve talep eden hastalar mevcut.
Dış kulak yolunun sabit bir asidik değeri (pH sı), ısısı ve nem oranı vardır. Bu özellikler dış kulak yolunu infeksiyonlardan korur. Direkt dış kulak yolunun su ve serum ile teması dış kulak yolunu infeksiyonlara duyarlı kılar. Dolayısı ile kulak yıkama işlemi kulak için zararlı bir uygulamadır. Kulak içini direkt olarak sudan korumak gerekir. Deniz veya havuza girerken hazır silikonlu kulak tıkaçları veya vazelin kreme emdirilmiş pamuklar kullanarak kulağı korumak, infeksiyonlardan kulağı korur. Orta kulak hastalığı olanlarda banyo yaparken bu şekilde kulağı korumak gerekir. Ayrıca kulak yıkaması esnasında tazikli su, dış kulak yolu yaralanmalarına veya kulak zarı yırtıklarına neden olabilir.
KBB hekimleri olarak “-Kulak çöpü ile kulağı karıştırmak zararlımıdır?” sorusu ile sıkça karşılaşırız. Kulak çöpü ile sürekli kulağı karıştırma alışkanlığı, kulakta kıkırdak iltihaplanmalarına ve dış kulak yolu infeksiyonlarına neden olur. Kulak çöpünü sadece banyo yaptıktan sonra, dış kulak yolu dışında birikmiş su ve salgıları temizlemek için, mümkünse bir ikinci kişi uygulayacak şekilde kullanmak faydalıdır. Kulak çöpünüde çok dış kulak yolu içinde derinlere itmemek gerekir. Kulak çöpü pamuğu, dış kulak yolu içinde kalabilir. Dış kulak yolu veya kulak zarı travmatize olabilir.
Uçak yolculuğu esnasında uçak inerken bebeklerin amansız bir şekilde ağladığına çoğu kez şahit olmuşuzdur. Genelde bu durum orta kulakta negatif basınç artışı sonucu oluşmaktadır. Östaki tüpü orta kulak ile geniz arasında kıkırdak ve kemikten oluşan bir kanaldır. Normalde kapalıdır. Orta kulak basıncı azaldığında, östaki tüpü açılarak genizden kulağa hava çıkar. Bebeklerde östaki tüpü erişkinlere göre daha az gelişmiş, daha yumuşak, daha yatay ve daha kısadır. Ayrıca erişkinler de östaki tüpü mukozası grip ve nezle durumunda daha ödemli olur. Bu faktörler östaki tüpünün açılıp kapanmasına yani dengeleyici fonksiyonuna engel olur. Uçakta iniş esnasında alçak basınç atmosferinden yüksek basınç atmosferine doğru geçiş olur. Boyle Mariott kanununa göre bu durumda gazların hacmi azalır. Östaki tüpü çalışmayan kişilerde, uçak inerken orta kulaktaki mevcut gaz hacmi azalır ve negatif basınç ile kulak zarı orta kulağa doğru çöker. Bu durumda kulakta şiddetli ağrı ve kanamalara sebep olur. Aynı durum suya dalışlarda da oluşur.
Kulakta basınç değişikliğine bağlı oluşabilecek hasarları önlemek mümkündür. Öncelikli olarak kulak hastalıkları tedavi edilmelidir. Uçak inerken bebekler mümkünse biberon ile beslenmelidir ve uyuyan bebeklerde uıyandırılmalıdır. Bir takım ilaçlarda (Sistemik veya topikal dekonjestanlar) koruyucu olarak kullanılabilir. Çocuk ve erişkin kişilerde, 2. Dünya savaşına Alman savaş uçağı pilotlarının geliştirdiği Toynbee ve Valsalva manevralarını yapabilirler. Valsalva manevrasında bir el ile burun delikleri tutulur, ağız kapatılır, her iki yanak hava ile şişirilir, hapsedilen hava kulağa doğru itilir.
Toynbee manevrasında ise burun ve ağız kapatılır ve tükrük yutulmaya çalışılır. Ayrıca sakız çiğnemek, yemek yemek, su içmek gibi durumlar ve bir takım ilaçlar (Dekonjestanlar) kulağı basınç değişikliğine bağlı oluşabilecek travmalardan korur. İç kulak salyangoz gibi bir organdır. Baş kısmı denge, arka kısmı işitme ile ilgili yapıları içerir. İşitme merkezi hücresine corti organı denir. Bu bölgede elektron mikroskobu ile görülebilen 30-40 bin adet tüylü hücreler vardır. Bu tüylü hücreler oldukça hassas yapılardır. Uzun süre gürültüye maruz kalmak veya ani şiddetli bir sese maruz kalmak bu tüylü hücrelerde hasarlara yol açar. Bu durumda kalıcı işitme kayıplarına ve çınlamalara neden olur. Bu neden ile aşırı gürültülü ortamlarda sürekli bulunmamak gerekir.
BURUN SAĞLIĞI
Burun iki odalı bir koridor gibidir. Bu odaların dış duvarlarında konka adını verdiğimiz üç adet kemik ve yumuşak dokudan oluşan organlar bulunur. Erektil organlar olan bu yapıların üstü mukoza ile örtülüdür. Bu mukozaların üstünde kan damarları bulunur. Kan damarları sürekli dolar ve boşalır. Bu durum burun içini sabit bir ısıda ve nemde tutar. Burun içini kuru bırakmamak gerekir. Burun içinin kuru kalması, buradaki kılcal kan damalarında kuruma, çatlamalara ve burun kanamalarına neden olur. Sıcak günlerde veya kuru soğuk günlerde, elimizi veya yüzümüzü yıkarken mutlaka burun içine de su çekmek, burun içinin nem ve ısısının ayarlanmasında oldukça faydalıdır (Şekil 3). Burun kuruluğu çok sık olanlara, burun içine günde 1-2 kez vazelin krem uygulaması faydalı olacaktır. Gün içinde de bol su ve sıvı alımı, burun içinin sulu ve nemli kalmasına neden olur.
Burunda salgı ve sümükleri temizlemek için sıklıkla sümkürme ihtiyacı hissederiz. Buruna su çekip, içerdeki salgıları ve sümükleri yumuşattıktan sonra, her iki burun kanatlarına hafifçe parmaklarımız ile basıp, nefes alıp, pozitif basınç ile bu maddeleri dışarı atabiliriz. Çok kuvvetli sümkürmek, burun kanamalarına veya östaki tüpünde oluşacak negatif basınç ile orta ve iç kulakta yaralanmalarına neden olabilir.
Burun mukozasında epitel hücreler bulunur. Bu hücrelerin her birinin üstünde 50 adet süpürge fonksiyonu gösteren hareketli tüyler (silialar) bulunur. Burundaki yabancı partikülleri, bakteri ve virüsleri bu silialar tutar ve dışa doğru hareketleri ile bunları dışarıya atar. Sigara içmek burun içindeki epitelde siliaların çalışmasını bozar, burun damarlarından kanın boşalmasına engel olur, sürekli burun tıkanıklığı yapar. Sigara içmek, gelişi güzel burun spreyleri kullanmak burundaki bu yapıları bozacağından, uzak durmak gerekir.
BOĞAZ SAĞLIĞI
- “-Doktor bey, boğazımda süreli bir gıcıklanma, ağrı, kuru öksürük ve balgam hissi var, bir çok antbiyotik ilaç kullandım ama geçmedi. Bu durum beni çok rahatsız ediyor. Bende ne olabilir?.”
Sorusu KBB polikliniğine başvuran hastaların 1/3’ü tarafından şikayet olarak ifade edilir. Bu hastalar kronik farenjitli hastalardır.
Farinks duvarı, her iki bademciğin arasındaki boğazın arka duvarıdır. Farenjit farinks duvarının iltihabıdır. Bu bölge direkt yiyecek ve içecekler ile temas halindedir. Sürekli sofrasına turşu olan, yemekleri bol acılı ve çok sıcak olarak tüketen, sürekli çok soğuk ve asitli içecekler alan hastaların boğazı mekanik olarak tahriş olur. Bu hastalara kronik farenjitli hastalardır. Mikrobik bir olay yoktur, mekanik tahriş durumu boğazın direncini bozar. Çok sıcak, çok soğuk, çok ekşi ve çok acı yiyecek ve içecekler ile sürekli beslenmek boğazı mekanik olarak tahriş eder. Kronik farenjite neden olur. Bunlardan sakınmak gerekir.
Tozlu ortamlarda sürekli bulunmak, boğazı mekanik olarak tahriş eder, kronik farenjite neden olur. Bundan sakınmak gerekir. Gece yatılan odada nem oranı az ve kuru ise, ıslak bir havlu peteklerin üstüne serilebilir, ıslak çamaşırlar var çamaşırlık yatılan odaya konabilir. Böylece odada nem oranı artar, boğazda ortam kuruluğuna bağlı gıcıklanma ve kuru öksürük oluşmaz.
Dünyanın %70’i, vücudumuzunda %50’si sudur. Su tabiatta ve doğal yapımızda vazgeçilmez bir maddedir. Günlük hayatta az su ve sıvı gıdalar tüketmek vücudumuzda, cildimizde ve boğazımızda kuruluğa ve tahrişe neden olur. Bu neden ile gün içinde su ve sıvı gıdaları bol olarak tüketmeliyiz. Alkolde sıvı maddedir. Ancak sürekli alkol almak boğaz epitelinde atipik değişiklikler yapar. Boğaz kanserlerine neden olur. Sürekli alkol almamak, tek başına boğaz kanseri oluşumunu engelleyebilir.
GIRTLAK SAĞLIĞI
“-Soğuk su içtim ve sesim kısıldı doktor bey, bir türlü de açılmadı. -Ne kadar süredir sesiniz kısık? -Bir aydır ses kısıklığım mevcut, sanırım soğuk su boğazımı tahriş etti.” Bu şekilde diyalogdan sonra hastanın yapılan muayenesinde boğazı doğal olarak değerlendirildi. Gırtlak muayenesinde gırtlak ve ses tellerini etkileyn bir kitle tespit edildi. Evet hastamız gırtalk kanseri olmuştu.
Sürekli sigara içen kişilerde, sigara dumanı ses tellerinde ve gırtlak epitelinde atipik değişiklikler oluşturur ve gırtlak kanserine yol açar. Tek başına sigara içmemek gırtlak kanserinden koruyucu ve yeterli bir önlemdir.
Gırtlakta ses telleri bulunur, ses tellerini düzgün çalıştırmak, bir çok gırtlak ve ses hastalığının oluşumuna engel olur. İnsanların belli bir ses perde aralığı vardır ve normalde konuşmalarının %70 ‘ini bu ses aralığında yaparlar. Belli bir eğitim almadan bu aralığın sınırları dışına çıkmak sese son derece olumsuz tesir eder. Aynı şekilde sesimizi korumak amacıyla fısıldayarak konuşmamalıyız. Bunun yerine alçak sesle konuşmalıyız.
Seçim çalışmalarında sürekli miting yapan siyasi liderlerin seçime doğru seslerinin kısıldığına çoğu kez televizyonlarda şahit oluruz. Yeterli solunum desteği sağlamadan konuşmak ilave kas kullanımı gerektirir ve sesin etkinliğini azaltır. Bu nedenle konuşmamız sırasında bir nefeste ne kadar sözcük söyleyebileceğimizi deneyerek öğrenmeliyiz. Konuşmamız uzunsa cümlelerinimizi bölmeli ve uygun yerde yeni bir nefes almalıyız. Konuşmaya başlarken nefes almayı unutmamalıyız. Uzun cümlelerden kaçınmalı ve her yeni cümleye nefes alarak başlamalıyız. Nefes alırken omuzları ya da göğüs kafesini hareket ettirmemeliyiz. Konuşmak için çok derin nefes almamalıyız, sadece midemizin dolduğunu hissetmememiz yeterlidir.
Gürültülü yerlerde konuşmak ses yorgunluğu, boğazda ağrı ve ses kısıklığına neden olur. Gürltülü ortamda konuşmamak gerekir. Sürekli alkol kullanımı sonucu ses telleri üzerindeki ince kan damarları genişler ve ses kısıklığı oluşur. Sürekli alkol alınmamalıdır. Sağlıklı bir ses için vücudun ve ses tellerinin bol sıvıya ihtiyacı vardır. Kuruluk , ses tellerinin tahrişi ve şişmesine neden olur. Günde en az 8 bardak su içmeliyiz.
KAYNAKLAR
Doç. Dr. Erkan ARATAŞ ve Prof. Dr. Ahmet KIZILAY tarafından yazılmış ve Koruyucu Sağlık Rehberi Bölüm 63'de yayınlanmıştır. İlgili yayın editörünün izini ile sitemizde paylaşılmıştır.
1. http://www.erkankaratas.com.tr/
2. Gerek M, Karataş E. Larengofarengeal reflü ve kronik larengofarenjitler. Türkiye Klinikleri J. Surg. Med. Sci. 2005, 1, 38-40.
3. Karataş E, Gerek M, Ceylan A. Otolaringoloji ve Laringofaringeal Reflü: Aralarındaki ilişki. KBB Postası, 2007, 17, 19-27.
4. Lee CH, Lee KW, Fang FM, Wu DC, Shieh TY, Huang HL, Chen CH and et al. The use of tobacco-free betel-quid in conjunction with alcohol/tobacco impacts earlyonset age and carcinoma distribution for upper aerodigestive tract cancer. J Oral Pathol Med. 2011 Mar 8. doi: 10.1111/j.1600-0714.2011.01022.x. [Epub ahead of print]
5. Schwartz SR, Cohen SM, Dailey SH, Rosenfeld RM, Deutsch ES, Gillespie MB and et al. Clinical practice guideline: hoarseness (dysphonia). Otolaryngol Head Neck Surg. 2009 Sep;141(3 Suppl 2):S1-S31.