Lohusalığın (Doğum Sonrası Dönem) Normal Süreci

Olgu-1 Doğum yapan anne, bebeğini emzirirken sol meme ucunda şiddetli ağrı ve sızlama olduğunu fark ediyor. Ancak önemsemiyor. İki gün sonra emzirme sırasında ağrısının dayanılmaz boyuta geldiğini fark ediyor. Bu arada sol memesinde yaygın kızarıklık, sağ memeye göre ısı artışı ve gerginlik olduğunu fark ediyor (Şekil-1) . Aile hekimine baş- vurduğunda sol memesinin mikrop kaptığını ve enfeksiyon geliştiğini öğreniyor. Doktor emzirmeye devam etmekle birlikte bazı antibiyotikler veriyor. Üç gün sonra şikâyetleri geriliyor.

Olgu-2 Altı ay önce doğum yapan lohusa bayan, bebeğini sürekli emziriyor. Bu arada âdet görmüyor. Bunun kendisini yeni bir gebeliğe karşı koruduğunu düşünüyor. Bu arada kasıklarında ağrı, uykuya eğilim ve sütünün azalması yakınmaları başlıyor. Bu nedenle kadındoğum muayenesine başvurduğunda kanda gebelik testi pozitif çıkıyor. Ultrasonografi yapılıyor ve yeni bir 8 haftalık gebelik saptanıyor. Doktor, ilk doğum ile bu gebelik arasında sadece 4 ay gibi çok kısa bir zaman bulunduğu için bu gebeliğin bazı riskleri olduğunu anlatıyor. Bu arada gebelik hormonları süt üretimini engellediği için yeni doğmuş bebe- ğin sütü erken kesiliyor ve mamaya geçmek zorunda kalınıyor. Gebelik takip edilirken 27. haftada erken doğumla sonuçlanıyor. İkinci bebek 900 gram doğuyor ve solunum yetmezliğinden kaybediliyor. Sonuç: Eğer doğum ve yeni gebelik arası süre 11 aydan kısa olursa, yeni gebeliğin erken doğum ile sonlanma riski 3 kat artar. Doğumdan sonra yeni bir gebelik için en az 12-17 ay beklenmesi gerekir. Bu arada ilk bebek 1 yıl boyunca anne sütünü almış olur.

Doğumdan sonraki 42 günlük süre lohusalık ya da puerperium periyodu olarak tanımlanır. Bu dönemde gebelikte kadının vücudunda meydana gelen değişiklikler ortadan kalkar. Örneğin gebelik sırasında 10-20 kat büyümüş olan rahim tekrar küçülür.

Lohusalıktaki bir diğer önemli konu süt vermedir. Bebek için tek başına yeterli ve dengeli besin sağlayan anne sütü, bebek için son derece önemlidir. Anne sütü emen bebeklerin enfeksiyonlara karşı direnci artmakta ve zihinsel, fiziksel gelişimi daha iyi olmaktadır.

Düzenli emziren annelerde emzirmenin kendisi kadında yumurtlamayı baskıladığı için etkin bir korunma sağlanmış olur. Ancak bu süre 3 ay kadardır. Ayrıca annenin gece-gündüz bebeğini emzirmesi ve ek gıda vermiyor olması gerekmektedir. Bu sürenin sonunda ek koruma yöntemlerini kullanmak gerekir.

Lohusalık döneminin sağlıklı geçirilebilmesi için dikkat edilmesi gerekenler

  1. Demir ilaçlarının kullanımına devam edilir.
    Ek olarak kalsiyum içeren tabletlerden haftada 3 kez alınır. Lohusalıkta annenin kemiklerinin kalsiyum ihtiyacı artmaktadır.
  2. Meme başı her emzirmeden sonra dikkatlice temizlenir. Meme başında bebeğin emdiği bölgede oluşan çatlaklar enfeksiyon gelişimine zemin hazırlar. Bunlar oluşmasın diye meme başına her emzirmeden sonra doku iyileşmesini arttıran (epitelizan) krem-solüsyonlar sürülür, bebeğe geçmesin diye bir sonraki emzirmeden önce bunlar temizlenmelidir.
  3. Genital bölgenin temizliğine özel önem vermek gerekir. Epizyotomi hattı ılık oturma banyoları ve antiseptik solüsyonlar ile temizlenmelidir. Tahretlenirken önden arkaya doğru tahretlenme yapılmalıdır. Böylece epizyotomi hattına enfeksiyon bulaşma riski azaltılır.
  4. Eğer sezaryen ile doğum yapıldıysa 4. günden önce karındaki kesi yeri yıkanmamalıdır. Yani banyo 4. gün ve sonrasında yapılmalıdır. Kesi yeri üzerindeki dikişler birinci haftada aldırılır. Bundan sonra ek bir bakım gerekmez.
  5. Lohusalık akıntıları kesilene kadar cinsel perhiz uygulanır.
    Anne süt ile ekstra 300 kcal besin kaybetmektedir. Bu nedenle lohusalıkta diyet yapılmamalıdır. Dengeli ve yeterli beslenme şarttır.
  6. Doğumdan 1 hafta sonra ve 6 hafta sonra kadın doğum polikliniğinde kontrol olunmalıdır. Doğumdan en az 1 yıl geçene kadar kadın tekrar gebe kalmamalıdır. Bu nedenle çiftler etkili aile planlaması yöntemlerinden faydalanmalıdır. Emzirme de gebeliğe karşı koruyucudur ancak bu zayıf bir koruyuculuktur. Sadece emzirmeye güvenmemek gerekir.

Bu dönemde sadece progesteron içeren yöntemler korunmada birinci tercihtir. Bu amaçla progesteron içeren haplar, progesteronlu enjekte edilen 3 aylık iğneler ya da progesteronlu ön kol bölgesine yerleştirilen implantlar kullanılır. Ayrıca rahim içi araç ya da kondom gibi bariyer yöntemleri de kullanılabilir. Doğum kontrol hapları ise hem estrojen, hem progesteron içermektedir ve sütün miktarını azaltıp, kalitesini bozduğu için emziren annelerde doğum sonrası ilk 6 ayda kullanımı tercih edilmez.

Normalde vajen (hazne) ile uterus (rahim) arasında yer alan serviks (rahim ağzı) kapalıdır. Böylece vajende bulunan bakteriler yukarıya çıkıp normalde steril olan uterusta enfeksiyon oluşturamaz. Doğum yapan annelerde, uterus ve vajeni ayıran servikal bariyer açıldığı için bakterilerin rahatlıkla yerleşebileceği bir ortam oluşur. Bu durum ”endomyometrit” olarak tanımlanır. Bu kadınlarda doğumdan sonra ateş, kötü kokulu akıntı, karın ağrısı ve uzun süren vajinal kanamalar görülür. Bu durum en fazla sezaryen doğumlar sonrasında karşımıza çıkar. Bu durum özel bir gerekçesi yoksa kadınların normal doğuma teşvik edilmesi için bir başka gerekçe olmalıdır.

Yrd. Doç.Dr. Ö.Yavuz ŞİMŞEK tarafından yazılmış ve Koruyucu Sağlık Rehberi Bölüm 24’de yayınlanmıştır. İlgili yayın editörünün izini ile sitemizde paylaşılmıştır.

KAYNAKLAR

1. Williams Obstetrics, Twenty-Third Edition, 2010, McGraw-Hill Companies.
2. Current Diagnosis & Treatment Obstetrics & Gynecology, Tenth Edition, 2007, McGraw-Hill Companies.

 


Yorumlar