Her anne baba çocuğunun “karnım ağrıyor” veya “midem ağrıyor” yakınmasına birkaç kez maruz kalmıştır. Bu yakınmalar bizde de zaman zaman olduğu halde çok önemsemeyiz… Ta ki bu ağrılar bizi uykumuzdan uyandırana, işimizi yapmamıza engel olana veya olay daha ciddi boyuta geçip tekrarlayan kusma, hatta dışkıda kan görülene kadar…
Yemek borusu ve mide kaynaklı ağrılar genelde göbek deliğinin üzerinde olan ağrılardır. Çocuklarda yemek borusu hastalıkları kaza sonucu içilen temizlik maddelerine bağlı oluşan yanıkları, kazara yutulan yabancı maddeleri, reflü, iltihap, alerji, nadiren ülserler ve siroza bağlı olarak gelişen varisleri içerir.
Çocuklarda Sindirim Sistemi Yanıkları
Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde sık görülen önemli bir toplum sağlığı sorunu korozif madde içimine bağlı yemek borusu yanığıdır. Bu durum genelde pet şişelerde açıkta satılan temizlik ürünlerinin yanlışlıkla içilmesi sonrası oluşmaktadır. İçilen maddeler çoğunlukla çamaşır suyu, yağ çözücü, tuz ruhu, deterjan ve çeşitli yüzey temizleyicilerdir. Korozif madde içimi çocukluk çağında sık görülen önemli bir sağlık sorunudur.
Korozif yemek borusu yanıklarının yaklaşık %80’i 5 yaş altı çocuklarda oluşmaktadır. Çünkü bu yaş grubuna kadar çocuklar buldukları her sıvının içilebilir olduğunu düşünmektedir. Sıvı maddelerle oluşan hasar sadece ağız ve yemek borusunda değil, aynı zamanda mide, onikiparmak bağırsağı ve hatta solunum sisteminde görülmeye başlamıştır. Günümüzde şiddetli yemek borusu hasarının sebebi sıklıkla sıvı, daha az oranda ise tablet formundaki alkali maddelerdir. Evlerde kullanılan çamaşır suyu, bulaşık deterjanları ve diğer temizleme malzemeleri, orta derecede alkali kimyasallar olup, kolay ulaşılabildiği için içilme riski olan koroziflerdir. Yemek borusu yanıkları genelde içme olayından 3–4 hafta sonra kusma, beslenme güçlüğü, beslenme sırasında ağrı, kilo alamama veya kilo kaybı ile sonuçlanabilir.
Birçok vakada kesin iyileşme çok uzun süre ve çok sayıda girişim sonrası sağlanabilir. Belirtildiği gibi ciddi sorunlara yol açabilen bu durumun oluşumun engellenmesi önemli bir sosyal sorumluluktur. Bu amaçla temizlik maddelerinin pazar, market gibi yerlerde açıkta ve pet şişe içinde satışının önlenmesi, çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklanması, kolay açılamayan kapak şeklinde paketlenmeleri gereklidir. Benzer şekilde küçük çocuklar elle kavrama yeteneğini edindikten sonra kavradıkları şeyleri ağızlarına götürmeye başlarlar. Bunun sonucu yabancı cisimlerin yutulması gibi kazalar gelişebilmektedir. Ailelerin dikkat etmesi gereken durum çocukları kavrama ve ağzına götürme yetenekleri geliştikten sonra ortamda zararlı olabileceğini düşündükleri şeyleri bulundurmamalarıdır.
Çocuklar tarafından yutulan nesnelerin listesini vermek bu konuda fikir verebilir: Piller (saat pili, alkalen pil veya normal boyutta piller), çivi, madeni para, ataç, vida, taş, teneke kapağı, oyuncak veya parçaları, diş fırçası, kalem ucu, silgi, maket oyuncak parçası vb.). Burada dikkat edilmesi gereken konu pil, para çivi gibi nesnelerin ciddi sonuçlara yol açabilmesidir. Piller içerikleri nedeniyle yutulduktan sonraki ilk günde çıkarılmalıdır. Çünkü mide asidi ile birleşip mide veya bağırsak duvarı delinmesine yol açar ve hastanın hayatını tehdit eder. Yine madeni paralar da yemek borusunu, soluk borusunu tıkayabilir, mide çıkışında takılıp kusma ve midede hasara yol açabilir, bağırsakların dar yerlerinde takılıp tıkanıklık ve cerrahi sonuçlara neden olabilir.
Sonuçta, çocukların hayatlarının yaklaşık ilk 5 yılında ev içi ciddi kazalardan belirtilen konulara dikkat ederek korunması sağlanabilir.
Çocuklarda Reflü Hastalığı
Reflü, mide içerisindeki gıdaların yemek borusuna kaçmasıdır. Son yıllarda reflünün solunum sistemini de etkilediği gösterilmiştir. Bu durum ağza gıdaların gelmesi, kusma, ağrılı yutma, zayıflık, büyüme geriliği, anormal ağlama, uyku bozukluğu, boğaz temizleme hareketi, sık üst solunum yolu enfeksiyonu (farenjit, larenjit, bademcik iltihabı, kulak iltihabı), kronik akciğer hastalığı hatta hayatı tehdit eden olay gibi bulgulara yol açabilir.
Bahsedilen yakınmaları olan bebeklerin başlarının yüksek yatırılması, beslendikten hemen sonra yatırılmaması, mümkünse sol yan yatmaları, kabızlıkları varsa önlenmesi veya tedavi edilmesi, beli çok dar giysilerin giydirilmemesi, sık ve az miktarlarda beslenmeleri önerilmektedir. Ek gıdalara başlandıktan sonra ve büyük çocuklarda ise reflüye neden olan kafein, yağlı gıdalar, kızartmalar, çikolata, nane, kola, kahvenin diyetten çıkarılması, kabızlı- ğın önlenmesi başlıca tavsiyelerdir.
Çocuklarda Gastrit
Çocukluk çağında önemli bir karın ağrısı nedeni de gastrittir. Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde gastrit olgularının büyük kısmı “Helicobacter pylori” adı verilen bir mikroorganizma sonucu oluşmaktadır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda çocukların 2 yaşından önce bu mikroorganizma ile tanıştığı gösterilmiştir. Bu mikroorganizma aile içi yakın temas, aynı bardak, kaşık, çatal gibi eşyaların kullanımı ile kişiden kişiye bulaşmaktadır. Yine kalabalık ev ortamı, musluk suyu tüketimi, anne veya kardeşlerle birlikte uyuyan çocuklarda bu mikroorganizmanın daha sık görüldüğü gösterilmiştir. Bu bilgilerin ışığında mutfak aletleri ve kişisel eşyaların temizliği, uygun su tüketimi gibi konularda gerekli özenin gösterilmesinin gereği açıktır.
Beslenme ile gastrit veya ülser arasında ilişki var mıdır? Batılı gelişmiş ülkelerde bitkisel yağ tüketiminin artmasına bağlı olarak erişkinlerde peptik ülser sıklığının azaldığı bildirilmiştir. Lifli gıdaların ülser gelişimini engellediği, az lifli gıdalarla beslenen peptik ülserlilerde tekrarlama olasılığının daha fazla olduğu gösterilmiştir. Diyette acılı, baharatlı gıdaların fazla olması ise ülser gelişmesini kolaylaştırdığı söylenmektedir.
Her türlü gıda maddesine ulaşımın bu kadar kolay olduğu günümüzde aileler çocuklarını her şeyin en iyisi ile beslenmek istemektedirler. Ancak nadir de olsa çocuklarda gıda alerjisi denen durum ortaya çıkmaktadır. Bu durum kilo alamama, kusma, ishal, kabızlık, dışkıda kan bulunması şeklinde ortaya çıkabilir.
Çocuk beslenmesinde en önemli konu anne sütünün ilk altı ay tek besin kaynağı olarak verilmesidir. altı aydan sonra ek gıdalar geçişte öncelikle patates, kabak, havuç gibi gıdaların bebeğe sunulması, sonrasında da bebek için ayrı olarak hazırlanan gıdaların verilmesi gereklidir. İlk 1 yaşta alerjik olduğu bilinen soya, fındık, fıstık, deniz ürünleri, domates, kivi, çilek, patlıcan gibi besinlerin başlanmamasında fayda vardır.
Bebeklerin 4-7 ay arasında unlu gıdalarla (ekmek, bebeğe özel pişirilmiş kek veya çörekler) tanıştırılmasının çocukları çölyak hastalığı ve diyabetten koruduğu bilinmektedir.
Çocuklarda Akut İshaller
Çocukluk çağında görülen akut ishaller mikrobik kaynaklıdır. Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde bakteriyel etkenler daha sık ishale neden olabilmektedir. Bu nedenle çocuklara içme suyu olarak mümkünse musluk suyunun kaynatılıp verilmesi veya hazır su içirilmesi, çocuklara tuvaletten sonra el yıkama alışkanlığının kazandırılması ishalli hastalıklardan korunmada en önemli faktörlerdir.
Yine son yıllarda giderek önem kazanan ve sıklığı artan obezite çocuklar için de tehlikeli bir durum olabilir. Obezite hazır gıdaların, abur cubur gibi kalorisi yüksek ancak besin değeri düşük gıdaların fazla miktarda tüketilmesi, hayat tarzının daha çok masa başı ve ya az hareketli olması sonucu gelişmektedir ve bu durum bir beslenme bozukluğudur. Obeziteye bağlı olarak sindirim sisteminde reflü, kabızlık, karaciğer yağlanması gibi hastalıklar gelişebilir. Kaliteli ve sağlıklı beslenip, yeterli egzersiz ile hem normal vücut ağırlığı korunup hem de bahsedilen hastalıklardan korunmak mümkündür.
Sonuç olarak temiz, sağlıklı beslenmek, kazalar açısından bilinçli ve dikkatli olmak iyi genetik altyapıya sahip çocuklarda bazı sindirim sistemi hastalıklarından korunmak açısından önemlidir.
Yrd. Doç. Dr. Meltem UĞRAŞ tarafından yazılmış ve Koruyucu Sağlık Rehberi Bölüm 28’de yayınlanmıştır. İlgili yayın editörünün izini ile sitemizde paylaşılmıştır.
KAYNAKLAR
1. Erkan T. Çocuklarda gastrit ve peptik ülser. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Sempozyumu 11–12 Ocak 2001, İstanbul, s. 179–189.
2. Hugh TB, Kelly MB. Corrosive ingestion and the surgeon. J Am Coll Surg 1999;189:508–522.
3. Kardon E. Toxicity, Caustic Ingestions. www.emedicine. com/emerg/topic86.htm 18,2005.
4. Millar AJW. Caustic Strictures of the Esophagus. In Pediatric Surgery Ed O’neill JA. 1998, Mosby, Missouri: 969- 995.
5. Goldman LP, Weigert JM. Corrosive substance ingestion: a review. Am J Gastroenterol. 1984;79: 85–90.
6. Tutar E, Ertem D. Kotiloglu Karaa E, Pehlivanoglu E. Endoscopic and histopathologic findings associated with H. pylori infection in very young children. Dig Dis Sci. 2009 Jan;54(1):111–7.
7. Agostoni C, Decsi T, Fewtrell M et al. ESPGHAN Committee on Nutrition: Complementary feeding: a commentary by the ESPGHAN Committee on Nutrition. J Pediatr Gastroenterol Nutr. 2008;46(1):99-110.