Çocuklarda obeziteyi önlemek için yapmamız gerekenler aslında oldukça basitken yaşamış olduğumuz çağ ve şartlar bu durumu oldukça zorlaştırıyor. Size bunu anlatmak için 2 adet öykü üzerinden gideceğiz işte öykülerimiz;
Öykü 1 Esra 13 yaşında, boyu 157 cm, ağırlığı 72 kg’dı. Son 3–4 yılda yaklaşık 10 kg almıştı ve diyet ve egzersiz yapmasına rağmen kilolarını veremiyordu. Sabah okul servisine yetişmek için kahvaltı yapmıyor, öğleyin kola ile pizza veya hamburger yiyordu. Akşam yemeğinde genellikle evdeydi. Tansiyon ölçümleri yaşına göre yüksekti. Annesi fazla kilolarını veremeyen Esra’yı bir endokrinoloğa götürdü. Yapılan tetkiklerinde tiroit hormonları, kortizol düzeyi normaldi. Ancak insülin düzeyi kan şekerine göre yüksekti, yani insülin direnci vardı. Anneannesi de tip 2 diyabet olan Esra’ya doktoru yaşam tarzını düzenleyerek kilo vermesi gerektiğini, tip 2 diyabet gelişimi için aday olduğunu ifade etti. Obezlerde insülin direnci varlığı tip 2 diyabet, kalp-damar hastalığı ve yüksek tansiyon gelişme riskini artırmaktadır.
Öykü 2 Esin Hanım 4 aylık oğlu Emrecan’ı aşırı kilo alımı ve pişik nedeniyle doktora götürdü. Son 2 aydır alması gereken ağırlık artışının iki katına ulaşmıştı. Muayenesinde obez görünümlü idi. Hafif kıllanması ve pişikleri vardı. Hikaye derinleştirilince Esin Hanım’ın arkadaşlarının önerisiyle pişik için kortizon içeren krem kullandığı anlaşıldı. Yapılan tahlillerinde kortizon düzeyi pişik kremine bağlı olarak yüksek saptandı. İlaç kesildikten 2 ay sonra Emrecan normale döndü. Esin Hanım steroit içeren krem ve pomatların çok masum ilaçlar olmadıklarını hiç düşünmemişti. Uzun süreli, kontrolsüz kullanıldıklarında ciltten emilen miktarın bile Cushing tablosuna neden olabileceğini kötü bir deneyimle öğrenmişti.
Obezite vücutta aşırı yağ depolanması ile ortaya çıkan enerji metabolizması bozukluğudur. Çocuk ve ergenlerdeki beslenme alışkanlıklarının değişmesi, sağlıksız olması ve hareketsiz yaşamın artması nedeniyle sıklığı giderek artmaktadır. Çünkü çocuklar artık okula servisle gitmekte, beden eğitimi derslerine katılmamakta, merdiven çıkmamakta ve günlerinin büyük bölümünü masa başında, televizyon-bilgisayar karşısında geçirmekte ve bu esnada abur cubur tüketmekte, fast food tarzı beslenmektedir.
Bir çocuğun obez olup olmadığını anlamak için boy ve ağırlığı ölçülür ve aynı yaş ve cinsiyetteki sağlıklı çocukların verileri ile karşılaştırmak gerekir. Bu amaçla boya göre ağırlık ve vücut kitle indeksine bakılır. Vücut kitle indeksi ağırlığın metre olarak boyun karesine bölünmesiyle elde edilir. Erişkinlerde 30’un üzeri değerler obeziteyi gösterir, ancak çocuklarda yaş ve cinsiyete göre farklılık göstermesi nedeniyle tablolara göre yorumlanması gerekir. Yaş ve cinsiyete göre düzenlenmiş çizelgelerde %85–95 değerleri fazla tartılı (kilolu), %95 üzeri değerler ise obezite olarak adlandırılır. Boya göre ağırlıkta ise çocuğun ağırlığı aynı boyda olması gereken ağırlığa bölünüp 100 ile çarpılarak elde edilir. %110–120 arası değerler fazla tartılı, %120’nin üzerindeki değerler obezite olarak kabul edilir. Unutulmamalıdır ki “fazla tartılı olma” şişmanlıktan önceki dönemi yansıtmaktadır ve her şişman çocuk önce kilolu sonra şişman olmaktadır. Dolayısıyla bu dönem, obezitenin önlenmesi için tedbirlerin alınması gereken bir dönemdir.
Çocuk ve Ergenlerde Obezite
Obez çocukların 1/3’ü, obez ergenlerin %80’i erişkin yaşlarında da obez kalmaktadır. Diğer taraftan erişkin obezlerin %30’u çocukluk döneminde de obez bireyler olmaktadır. Gerek obezitenin beraberinde getirdiği sorunlar nedeniyle gerekse obezitenin tedavisinin zorluğu nedeniyle obezitenin erken tanımlanması ve önlenmesi daha da önem arz etmektedir.
Obezite çocukluk ve ergenlik döneminde nadiren bir hastalığa bağlı ortaya çıkar, genellikle alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması sonucu gelişir. Ancak obez bir çocukta bu sonuca varmak için araştırma yapmak gerekir. Çünkü hormonal hastalıklar (böbrek üstü bezinin fazla çalışması, tiroit bezinin yetersiz çalışması gibi, insülin direnci), belli bir gende bozukluk olması, çeşitli ilaçların kullanılması (steroitler, depresyon ilaçları gibi) da obeziteye neden olacaktır.
Obez çocuklarda erişkinlerde olduğu gibi ciddi yan problemler ve ruhsal bozukluklar saptanabilir. Erkek çocuklarda şişmanlığa bağlı gömük penis görülebilir. Ergenlik erken başlayabilir. Ağır obez çocuklarda uykuda solunum problemleri, diz-kalça ağrıları, bacaklarda eğilme gibi bozukluklar gelişebilir. Ayrıca obez çocuklarda ergenlik öncesi dönemde bile şeker metabolizması bozulabilir, karaciğer yağlanması, kan basıncı yüksekliği, kan yağlarında yükselme görülebilir. Hatta obez çocuklarda damar ve kalp problemlerinin temeli de çocukluk yaş döneminde atılmaktadır.
Tedavisi zor olan obezitenin önlenmesinde alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki dengenin iyi kurulması gerekmektedir. Gereksiz ve sağlıksız kalori alımı önlenmelidir. Çocukların görsel medyanın reklamlarından etkilendiği düşünülürse aşırı kalori içeren yiyecek ve içecek reklamlarının kısıtlanması ve denetlenmesi gerekmektedir. Okul kantinlerinde satılan yiyecek ve içeceklerin denetlenmesi de yine önemlidir. Hazır yiyecekler ve fast food olarak tanımlanan yiyecekler, yağda kızarmış yiyecekler, asitli içecekler, gazozlar ve hazır meyve suları kısıtlanmalıdır. Öğün atlayan özellikle kahvaltı yapmayan çocuklarda obezite sıklığının daha yüksek olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla düzenli öğünlerle beslenmek, kahvaltı yapmak ve öğün atlamamak dikkat edilmesi gereken diğer özelliklerdir.
Harcanan enerjinin artırılması için hem günlük aktiviteler artırılmalı hem de egzersiz yapılmalıdır. Çocuğun yaptığı egzersizin şeklinin, süresinin ve yoğunluğunun kendisine bırakılması devamlılık açısından önemlidir. Haftada en az 3 gün 30 dakikalık aktiviteler genellikle uygundur. Günlük aktivitenin artırılması için çocukların hareketten hoşlanmaları ve bunu yaşam boyu sürecek alışkanlıklara dönüştürmeleri, yani doğal olarak aktif olmaları önemlidir. Bunlar arasında asansör yerine merdivenleri kullanmak, okula yürüyerek gitmek, araçlardan bir durak önce inmek veya binmek, arkadaşlarla yürüyüş yapmak, bireysel işlerini kendilerinin yapması (oda toplamak, ev-bahçe işlerine yardım etmek) sayılabilir. Televizyon izleme ve bilgisayar kullanımı günde 2 saati geçmemelidir. Sonuç olarak, obezitenin önlenmesi için en uygun yaklaşım çocuklara doğru ve güzel yemek alışkanlığı kazandırmak ve mümkün olduğunca aktivitelerini desteklemektir. Bunun için de ailenin iyi bir örnek model olması devamlılık açısından önemlidir.
KAYNAKLAR
1. Olcay N, Hülya G, Andrzej F. ve ark. Türk çocuklarında vücut ağırlığı, boy uzunluğu, baş çevresi ve vücut kitle indeksi referans değerleri. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2008; 51: 1–14.
2. Nettle H, Sprogis E. Pediatric exercise: truth and/or consequences. Sports Med Arthrosc Relr, v 2011; 19: 75-80.
3. Spruijt-Metz D. Etiology, treatment and prevention of obesity in childhood and adolescence: a decade in review. J Res Adolesc 2011; 21: 129-152
Prof. Dr. Zerrin ORBAK tarafından yazılmış ve Koruyucu Sağlık Rehberi Bölüm 38’de yayınlanmıştır. İlgili yayın editörünün izini ile sitemizde paylaşılmıştır.