Çocuk İstismarı ve İhmalinden Korunma

İstismar ve ihmal çocuğun sağlıklı gelişimini engelleyen, çocuğa bedensel ve ruhsal zararlar veren önemli bir sorundur. Tıbbi, sosyal ve hukuki yönleri bulunmaktadır. En basit tanımıyla “istismar” bir çocuğa yapılmaması gerekeni yapma, “ihmal” ise yapılması gerekenleri yapmamaktır. Çocuklara yönelik istismar duygusal, fiziksel, cinsel, ekonomik gibi farklı şekillerde gerçekleştirilebilir. Sık görülen ve önemli bir sağlık sorunu olmasına karşın, tanısında ve ilgili uzmanlık dallarıyla işbirliğinde çoğu kez yetersizliklerle karşılaşılmaktadır. Kanıtların eksikliği, yanlış bilgiler, kültürel ve geleneksel değerler istismarın göz ardı edilmesine yol açabilmektedir.

Çocukları istismardan korumak için öncelikle bu konunun ülkemiz için de, diğer birçok ülkede olduğu gibi, önemli bir sorun olduğunun farkına varılması, çocukla ilgili mesleklerde çalışan profesyonellerin bilgi birikimlerinin geliştirilmesi ve toplumda bu konuda farkındalık ve duyarlılık yaratılması gerekmektedir.

Çocuk İstismarından Korunmak

İstismardan korunmak için hangi aile ve çocukların daha çok risk taşıdığı bilinmeli ve riskli çocuklar belirlenmelidir. Fiziksel ve duygusal istismar için işsizlik, ekonomik sıkıntılar, eğitimsizlik, çocuk sayısının fazla olması, üvey ebeveyn, küçük anne-baba yaşı, alkol ve/veya uyuşturucu bağımlısı ebeveyn, psikiyatrik sorunlu ebeveyn, aile içi geçimsizlik ve şiddet aileye ilişkin riskler olarak sıralanabilir. Buna ek olarak çocuğa ilişkin bazı riskler de önemlidir. Örneğin istenmeyen bir gebelik sonrası dünyaya gelen çocuklar, özürlü çocuklar, hastalıkları nedeniyle özel bakım gerektiren ya da hiperaktivite sorunu olan çocuklar diğer çocuklara oranla daha çok fiziksel istismara uğrama riski taşırlar. Evden kaçmış, sokakta yaşayan veya çalışan çocuklar, anne babaları ile birlikte yaşamayan çocuklar da hem fiziksel hem de cinsel istismar açısından risklidir.

Ailede annenin olmaması ya da pasif olması, babanın işsiz olması, evde fuhuş ortamının olması, çocuğun zihinsel engelli ya da sessiz içe kapanık, özgüveninin gelişmemiş olması cinsel istismar açısından riski artıran diğer etmenler olarak sayılabilir. Bu riskleri taşıyan bir çocuk ya da ailenin farkına varılması ve erken müdahale edilmesi çocuğu istismar istismar henüz gerçekleşmeden koruyacağı için öncelikli olarak ele alınması gereken bir konudur.

Bu konuda çocuğu erken dönemlerde görüp izleyebilecek her meslek grubuna ve toplumun her bireyine bir sorumluluk düşmektedir. Hatta risk taşısın taşımasın tüm ailelerin sosyoekonomik durumlarının düzeltilmesi, eğitim düzeylerinin artırılması, iyi bakabilecekleri kadar çocuğa sahip olmaları konusunda bilinçlendirilip tıbbi danışmanlık verilmesi, yeni doğmuş bir bebeğin tıbbi bakımı yapılırken ailenin sosyal riskler açısından da değerlendirilmesi ile çocuk istismarının önlenmesi mümkün olabilir.

Çocuğun henüz istismara uğramadan korunmasının mümkün olamadığı durumlarda da istismara uğrayan çocuğun farkedilmesi ve istismarın sürmesinin önlenmesi için sistemin devreye sokulması da önemli bir koruma tarzıdır. Yaralanma sonucu sağlık kuruluşuna başvuran bir çocukta; kaza öyküsünün yaralanma düzeyine ve çocuğun gelişimsel durumuna uygun olmaması, ailenin tutarsız öyküler vermesi, başvuru ile kaza arasında uzun bir süre geçmiş olması, çocuğun vücudunda çok sayıda farklı zamanlara ait ekimozlar, sırt, karın, kol ve bacakların iç yüzleri gibi korunaklı bölgelerde yaralar olması, yaraların sopa, kemer, kırbaç gibi bir cisimle yapılmış olduğundan kuşkulanılması, akla fiziksel istismar olasılığını getirmelidir.

Cinsel istismardan şüphelendirecek belirtiler

Cinsel istismardan şüphelendirecek belirtiler ise şöyle sıralanabilir: Kendi yaş ve gelişim düzeyine uygun olmayan cinsel bilgiye sahip olması, resimlerinde, oyunlarında ve davranışlarında cinsel içerikli temaların olması, yalnız kalmak istememe, uyku sorunları, enürezis, enkoprezis ve diğer regresif tepkiler, kendini yaralayıcı ya da risk alıcı davranışlar, dürtüsellik, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon güçlüğü, istismarcı ile aynı cinsiyetteki tanıdıklarından korku, cinsel yolla bulaşan hastalıkların bulgusunun saptanması.

İstismar ve ihmali önlemek üzere yapılan planlamaların çoğu yetişkinlere yöneliktir. Çocuk kendi kendini geliştirme, yöneltme, yönetme ve koruma bağlamında yetişkin desteğine gereksinim duyan birey olarak düşünülmektedir. Bu düşünce biçimi bir oranda doğru olmasına rağmen, bu anlayışla yapılan çalışmalar çocuk istismarını azaltmamıştır.

Bu sonuç bize çok yönlü çalışmalar yapılması için uyarı niteliği taşımalıdır. Asıl olan hedef kitlenin, kendi hakları konusunda bilinç geliştirmesine yardımcı olarak sömürülmesinin, taciz edilmesinin önlenmesidir. Bu anlayışla yapılacak çalışmaların; uzun vadeli olarak, sistematik bir şekilde ve sürekliliği sağlanarak planlanması ve uygulanması gerekir. Çocuğa öncelikle bir birey olarak yaklaşılmalı, hakları ve sorumlulukları öğretilmeli, istismar ve ihmalin ne olduğu ve kendini korumak için neler yapması gerektiği, istismara uğradığı durumda da nereden yardım isteyebileceği öğretilmelidir. Bu öğretim ile kendini korumayı öğrenen çocuk için her an bir yetişkin gözetimi gereksinimi duyulmaz. Özgüveni iyi ve kendini korumayı öğrenmiş bir çocuğa da istismar amacı taşıyan bir yetişkinin yaklaşması kolay olmaz ve yetişkinde bu çocuğu rahatlıkla istismar edebileceği fikri oluşmaz.

Eğer eylem sonrası cezalandırma girişimleri olumlu sonuç vermiş olsaydı, yeryüzünde hiçbir suç türünün kalmaması gerekirdi. Ancak, yaşananlar bu beklentinin tam aksini göstermektedir. Bu nedenle, çocuk istismarının önlenmesinde yalnızca cezalandırıcı yaklaşımların geliştirilmesi yerine farklı bakış açısıyla desenlenmiş girişimlerin uygulamaya konması gerekmektedir. Bunlardan biri, çocuklara küçük yaşlardan başlayarak başkasını taciz etmeme ve kendine yapılan istismar girişimleriyle başa çıkmayı öğretmektir. Cinsel gelişim alanı birey için diğer gelişim alanları kadar önemlidir.

Bireyin fiziksel gelişimiyle paralellik gösteren bu alan, zihin gelişimiyle etkileşerek sosyal gelişim alanına tetikleyici bir etki yapar. Çocuklara her gelişim alanına yönelik bilgi, beceri ya da deneyim kazandırmak için yaptığımız etkileşimler öğretim süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreçte aktarılan bilgi ve becerinin, hedef bireyin anlayacağı biçimde ve dil düzeyinde uyarlaması gerekir. Bir diğer yaklaşım aileleri “anne babalık” konusunda eğitmektir. Dayak ve azarlama gibi şiddet içeren disiplin yöntemlerinin yerine olumlu disiplin yöntemlerinin ve çocukla uygun iletişimin öğretilmesi, yeni nesillerin şiddetsiz ortamlarda yetiştirilmesi, toplumun şiddet kültüründen uzaklaştırılması istismarın önlenmesinde önlenmesinde etkili olduğu gösterilen yöntemlerdir.

Tıbbi, hukuki ve sosyal yönleri

Tıbbi, hukuki ve sosyal yönleri bulunan çocuk istismarı konusunun önlenmesi için de bu üç disiplinin işbirliği ve eşgüdüm içinde çalışması şarttır. Sağlık alanında hastane temelli çocuk koruma merkezlerinin kurulması, bu merkezlerde çocuk hekimi, adli tıp uzmanı, çocuk ruh sağlığı uzmanı gibi farklı branş uzmanlarının ekip çalışması yapması, bu ekibin içinde sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve hemşire gibi hekim dışı sağlık çalışanlarının da olması son yıllarda ülkemizde de uygulanan önemli bir gelişmedir. Bu ekiplerin sosyal hizmet çalışanları ve hukukçularla yapacağı işbirliği, çocukların korunması yolunda yapılacak en önemli adımlardan olacaktır.

KAYNAKLAR

Dr. Nazan Poyraz ve Prof. Dr. Figen Şahin tarafından yazılmış ve Koruyucu Sağlık Rehberi Bölüm 53'te yayınlanmıştır. İlgili yayın editörünün izini ile sitemizde paylaşılmıştır.

1. Child abuse and neglect by parents and other caregivers. In: Krug EG, Dahlberg LL, Mercy JA, Zwi AB, Lozano R (eds) World Report on Violence and Health. World Health Organization Geneva, 2002 pp: 59-86.
2. Mc Donald KC. Child abuse: approach and management. Am Fam Physician 2007; 75: 221-228.
3. Kellogg ND, and the Committee on Child Abuse and Neglect. Evaluation of suspected child physical abuse. Pediatrics 2007; 119: 1232-1241.
4. Preventing child maltreatment: a guide taking action and generating evidence. WHO & ISPCAN guideline. WHO Pres, Cenevre 2006.
5. Krugman SD, Lane WG, Walsh CM. Update on child abuse prevention. Curr Opin Pediatr. 2007 Dec;19 (6): 711-718.
6. Üniversiteler için hastane temelli Çocuk Koruma Merkezleri el kitabı.Dağlı T, İnanıcı MA. (yayına hazırlayanlar) UNICEF


Yorumlar