Alerji nedir, nasıl oluşur ve alerjiden nasıl korunur?
Alerji, vücudumuzun bağışıklık sisteminin çevremizde bulunan ve zararlı olmayan bazı maddelere karşı (alerjenler) aşırı şekilde ve anormal bir reaksiyon vermesidir. Alerjenlere karşı verilen bu reaksiyonda anne ve babadan gelen alerjik hastalıklara kalıtsal yatkınlığın önemi büyüktür. Alerjik hastalık gelişme riski; ebeveyninden biri alerjik olan bebeklerde %29 iken, her ikisi de alerjik olan bebeklerde %49’dur. Ailesinde alerji öyküsü olmayan bebeklerde ise alerjik hastalık gelişme riski %13’e düşmektedir.
Alerjik hastalıkların sıklığı son yıllarda belirgin bir şekilde artmaktadır. Toplumda her beş kişiden birinin alerjik bünyeli, 10–20 kişiden birinin astımlı olduğu bilinmektedir. Bronşiyal astım, alerjik nezle, alerjik göz hastalıkları, ürtiker (kurdeşen), anjiyoödem (daha çok göz kapakları ve dudakları etkileyen şişlik), besin alerjisi, gastrointestinal alerji, atopik dermatit (egzama), diğer alerjik deri hastalıkları ve anafilaksi (pek çok organı etkileyen ve ölümcül olabilen ciddi reaksiyon) alerjik hastalıkların en önemlilerindendir. Alerjik hastalıkların sıklığında görülen bu artış, çevresel etkenlerin önemini ortaya koymaktadır.
Alerjik hastalıkların gelişiminde yaşamın ilk yılları oldukça kritik bir dönem oluşturmaktadır. Bu nedenle yaşamın ilk yıllarında çevresel alerjen temasının azaltılması bu hastalıkların gelişiminin önlenmesi açısından önemlidir. Alerjik hastalıkların gelişimini önlemeye yönelik önlemleri kapsayan birincil korunma, alerjik hastalık gelişmesi açısından yüksek risk taşıyan yani ebeveyninden biri veya ikisi de alerjik olan yenidoğanın alerjen temasından korunarak hastalık gelişmesinin önlenmesini amaçlamaktadır.
Birincil korunmada alerji açısından yüksek risk altındaki bebek belirlendikten sonra uygulanacak olan stratejiler üç temel alana yönlendirilmektedir.
BESİNSEL ALERJENLERDEN KORUNMA
Alerji gelişimi açısından risk altındaki bebekler besinsel alerjenlerle daha anne karnında iken karşılaşabilirler. Sonrasında anne sütü, mamalar veya katı gıdalar ile de bu alerjenleri alabilirler.
Gebelikte alerjiye neden olabilen gıdaların kısıtlanması annenin beslenmesi ve bebeğin gelişimi için olumsuz etki yaratabilir, bu nedenle önerilmemektedir. Emzirme döneminde annenin alerjenik gıdalardan kaçınması inek sütü alerjisi ve egzama gelişimini önleme açısından yararlı olabilir. Fakat sadece yüksek riskli bebekler için önerilmeli ve bu annelerin beslenmeleri yakın takip edilmelidir.
Anne sütü ile en az 4–6 ay beslemenin, erken çocukluk döneminde egzama, inek sütü alerjisi ve hışıltılı solunum gibi bazı alerjik hastalıkların gelişimine karşı koruyucu olabileceği gösterilmiştir. Anne sütünü erken kesip katı gıdalara 4-6 aydan önce başlamanın da alerjik hastalıkları arttırabileceği saptanmıştır. Bu konuda anne sütünün lehine veya aleyhine sonuçlanmış çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Anne sütünün besinsel, immünolojik ve psikolojik üstünlüğü ve yararları göz önünde tutulduğunda, alerjik hastalıklar açısından koruyuculuğu kısmen tartışmalı da olsa her çocuğa ilk 4–6 ay yalnız anne sütü önerilmelidir.
Çalışmalar alerji gelişim riski yüksek olan ve anne sütü alamayan bebeklere alerjenik özelikleri azaltılmış mamaların verilmesi ile bebeklik döneminde inek sütü alerjisi ve egzama gelişiminin azaltılabildiğini göstermektedir. Ancak bu mamalarının dezavantajı pahalı olmaları ve tatlarının iyi olmamasıdır.
SOLUNUMSAL ALERJENLERDEN KORUNMA
Alerjik hastalıklara neden olan başlıca solunumsal alerjenler; ev tozu akarları denen küçük böcekler, hamamböceği, polenler, küf mantarları, hayvan tüyü ve artıklarına karşı gelişen alerjenleri içermektedir. Akar alerjen düzeyini azaltma açısından en etkin yöntemler alerjen geçirmez yatak ve yastık kılıfları ve yatak takımlarının sıcak su ile yıkanmasıdır. Yoğun ilaçlama ve temizlik ile apartmanlarda hamamböceği alerjen miktarlarında anlamlı azalma sağlanabildiği sonucuna varılmıştır. Kedi köpek gibi tüylü hayvanların evden uzaklaştırılması da etkili olabilen önlemlerdendir. Ancak çalışmalar tek başına bu alerjenlere yönelik önlemlerin alerjik hastalık gelişimini önleyici etki bakımından yeterli olmadıklarını göstermektedir. Besinsel alerjenlere yönelik önlemlerle solunumsal alerjenlere yönelik önlemlerin birlikte uygulanması ile erken çocukluk döneminde astım ve egzama riskinde azalma olabileceği bildirilmektedir.
Astım özellikle çocuklarda görülen ve allerjik immünolojik temelleri olan bir hastalıktır. Tedavisinde hastalığın şekli ve hastanın semptomlarına göre tekli veya çoklu ilaç tedavisi önerilir. Tedavide kullanılan ajanları atak ilaçları Astım tedavisinde temel köşe taşı ilaç kısa etkili beta2 agonist ilaç Salbutamoldür. Etken maddesi salbutamol olan ilaçlar;
Diğer bir ilaç grubu inhaler steroid ilaçlardır.Bu grup ilaçlar, atak sıklığının azaltılmasında, astıma bağlı mortaliteyi azaltmakta ve yaşam kalitesini yükseltmekte etkilidir. En sık kullanılan ilaç Budesonid etken maddesidir
Aynı zamanda sistemik steroidler dediğimiz ilaçlarda allerjik astım tedavisinde kullanılabilir. Oral veya IV olarak kullanılabilir. Prednizolon için en sık kullanılan preperatlar
PASİF SİGARA DUMANINA MARUZ KALMA BAŞTA OLMAK ÜZERE ÖZGÜL OLMAYAN ÇEVRESEL İRRİTANLARDAN KORUNMA
Anne karnında ve bebeklik döneminde sigara dumanına maruz kalanlar çocuklarda alerjik hastalıkların, özellikle de astımın gelişimini arttırdığı bildirilmektedir. Bu bakımdan kesinlikle önlenmelidir. Ev içi ve ev dışı hava kirliliğinin de alerjik hastalıkların gelişimini arttırabildiği bilinmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ısınma ya da yemek pişirmede kullanılan katı yakıtların astıma neden olabildiği gösterilmiştir. Egzoz gazına maruz kalmanın da alerjik hastalık gelişimini arttırabildiği bilinmektedir.
Modern yaşamın birçok hastalıkla birlikte alerjik hastalıkların sıklığını arttırdığı bilinen bir gerçektir. Bugüne kadar bunun nedenini en iyi açıklayan görüş hijyen hipotezi olmuştur. Aşırı hijyen koşulları çocuğun doğumdan itibaren bağışıklık sisteminin asıl uğraşacağı mikrobik etkenlerle buluşmasını bir anlamda engeller. Bu da bağışıklık sisteminde alerjik bir eğilim varsa çevredeki alerjenlere yanıt vermesine neden olur. Bu nedenle bilinçli bir ölçüde aşırı hijyenden sakınmak iyi olacaktır. Benzeri bir neden sık antibiyotik kullanımı ile de oluşur. Her enfeksiyonda gereksiz antibiyotik kullanımı yine bağışıklık sisteminin asıl uğraşacağı mikrobik etkenlerle buluşmasını bir anlamda engeller. Bu da alerjiye eğilim yaratır.
Birincil koruyucu önlemler büyük kitleler tarafından kolay uygulanabilir, güvenli, ekonomik ve düşük riskli topluma da yararlı ise, riskli grupta alerjiyi önlediğini gösteren kuvvetli bulgular olmasa da tüm topluma uygulanabilir. Örneğin anne sütü ile beslenme ve sigaranın içilmemesi tüm topluma önerilebilir. Ancak hamilelikte tüm anneleri süt, yumurta gibi temel gıdalardan alerji potansiyeli yüksek olmaları nedeni ile mahrum etme anne ve çocuk sağlığı açısından güvenli değildir. Bu gibi önlemler için sadece yüksek riskli bebeklere ve bilimsel bulgular destekliyorsa önerilebilir. Şu an için alerji gelişiminin önlenmesi yani birincil korunma adına önerilen yaklaşımlar henüz netlik kazanmamıştır. Bunun için daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.
Allerji İlaçları
Allerjik hastalıkların semptomlarına karşı hastaları korumak için antihistaminik ilaçlar çokça reçete edilmektedir. Bu ilaçlar etkilerini histamini etkisiz hale getirerek gösterdikleri için antihistaminik ilaçlar olarak adlandırılırlar. Bu ilaçlar oral yoldan veya lokal olarak kullanılabilir. En sık kullanılan oral antihistaminik ilaçlar aşağıda listelenmiştir.
Etken Madde Hastalıklar Doz
Setrizin | Alerjik Rinit
Kronik Ürtiker |
Çocuklarda
· 6-12 ay: 1x 2.5 mg/gün · 1-2 yaş:1 ya da 2 x2.5 mg/gün · 6-11 yaş:1 x 5 ya da 10 mg · >12 yaş 1×5 ya da 10mg
|
Etken maddesi setrizin olan ilaçlar
Desloratadin |
|
|
Etken maddesi Desloratadin olan ilaçlar
Levosetirizin | Mevsimsel Alerjik Rinit
Perennial Alerjik Rinit Kronik Ürtiker |
6 ay-5 yaş: 1×1.25mg†
6-11 yaş: 1×2.5 mg >12 yaş: 1x 5mg |
Etken maddesi Levosetirizin olan ilaçlar
Loratadin | Alerjik Rinit
Kronik Ürtiker |
· 2-5 yaş: 1×5 mg
· >6 yaş: 1×10 mg |
HISTADIN
Diphenhydramine | Mevsimsel Alerjik Rinit
Ürtiker Taşıt tutması Uykusuzluk |
· 2-6 yaş arası hekim gözetiminde
· 6-12 yaş 4-6×12.5-25 mg/gün · >12 yaş 4-6×25-50 mg/gün |
Yazının bir kısmı Doç. Dr. Duygu ERGE tarafından yazılmış ve Koruyucu Sağlık Rehberi Bölüm 40’da yayınlanmıştır. İlgili yayın editörünün izini ile sitemizde paylaşılmıştır. İlaçlar ve dozlar TÜRK TORAKS DERNEĞİ ASTIM TANI VE TEDAVİ REHBERİ ve Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği'nin güncel tedavi kılavuzlarından alınarak hazırlanmıştır.
KAYNAKLAR
1. Muche-Borowski C, Kopp M, Reese I, Sitter H, Werfel T, Schäfer T; German Society for Allergology and Clinical Immunology (DGAKI); Society of German Allergologists (ADA); German Society for Pediatric and Adolescent Medicine (DGKJ); German Society of Dermatology (DDG); German Society of Pediatric Allergology (GPA). Allergy prevention. J Dtsch Dermatol Ges. 2010;8(9):718-24.
2. Greer FR, Sicherer SH, Burks AW; American Academy of Pediatrics Committee on Nutrition; American Academy of Pediatrics Section on Allergy and Immunology. Effects of early nutritional interventions on the development of atopic disease in infants and children: the role of maternal dietary restriction, breastfeeding, timing of introduction of complementary foods, and hydrolyzed formulas. Pediatrics. 2008;121(1):183-91.
3. Høst A, Halken S, Muraro A, Dreborg S, Niggemann B, Aalberse R, et al. Dietary prevention of allergic diseases in infants and small children. Pediatr Allergy Immunol. 2008;19(1):1-4.
4. Hamelmann E, Herz U, Holt P, Host A, Lauener RP, Matricardi PM, et al. New visions for basic research and primary prevention of pediatric allergy: an iPAC summary and future trends. Pediatr Allergy Immunol. 2008;19 Suppl 19:4-16.
5. Mungan D. Alerjik hastalıklarda korunma. Türk Toraks Derneği 10. Yıllık Kongresi Mezuniyet Sonrası Eğitim Kursları, 25-29 Mayıs 2007.
6. Tamay Z. Astım ve alerjik hastalıklardan korunma. Güncel Çocuk Sağlığı 2007;1(2):1-8.