Kullanma Talimatı | Nedir Ne İçin Kullanılır |
Nasıl Kullanılır | Yan Etkileri |
Eş Değerleri | Dikkat Edilmesi Gerekenler |
Kısa Ürün Bilgisi | Prospektus |
Lütfen PDF Dosyasına bakınız.
Enterik kaplı tablet.
Turuncu renkte, yuvarlak, bikonveks enterik tabletler.
Anstabil anjina pektoriste standart tedavinin bir parçası olarak,
Akut miyokard infarktüsünde standart tedavinin bir parçası olarak,
- Reinfarktüs profılaksisinde,
Arteriyel kan damarları ile ilgili operasyon ve diğer girişimleri takiben [Perkütan translüminal koroner anjiyoplasti (PTKA), koroner arter by-pass grefti (KABG)]
- Riskli hasta gruplarında geçici iskemik ataklar ve serebral infarktüsün önlenmesinde,
- Kawasaki hastalığında;
o Ateşli dönemde inflamasyonu azaltmak için,
o Koroner anevrizmada trombosit agregasyonunun önlenmesinde profılaktik olarak kullanılır.
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi
Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde:
Akut miyokard infarktüsünde standart tedavinin bir parçası olarak 1-3X1 tablet Reinfarktüs profılaksisi ve anstabil anjina pektoriste: 1-3x1 tablet/gün Arteriyel kan damarları ile ilgili operasyon ve diğer girişimleri takiben [Perkütan translüminal koroner anjiyoplasti (PTKA), koroner arter by-pass grefti (KABG)] tromboz profılaksisinde: 1x1 tablet/gün
Riskli hasta gruplarında geçici iskemik ataklar ve serebral infarktüsün önlenmesinde: 1-3x1 tablet/gün
Kawasaki hastalığında; hekim önerisine göre kullanılmalıdır.
ECOPİRİN PRO uzun süreli kullanım için tasarlanmıştır. Tedavi süresine hekim tarafından karar verilmelidir.
Uygulama şekli
Oral kullanım içindir. Tabletler bir miktar suyla birlikte (örneğin bir bardak su), tercihen yemeklerden önce bir bütün olarak yutulmalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Pediyatrik popülasyon:
ECOPİRİN PROnun 18 yaş altı çocuklarda güvenlilik ve etkililiği kanıtlanmamıştır. Bu yaş grubu için veri yoktur. Bu nedenle, 18 yaş altı çocuklarda ECOPİRİN PRO kullanımı önerilmez.
Geriatrik popülasyon:
Yaşlı hastalar özellikle asetil şali silik asit dahil, non-steroidal antiinflamatuvar ilaçların (NSAİİ) olumsuz etkilerine karşı özellikle hassastır. Gastrointestinal kanama ve ölümcül olabilen perforasyona neden olabilir. Uzun süreli tedavi gerektiği durumlarda, hastalar düzenli olarak kontrol edilmelidir.
4.3 Kontrendikasyonlar
ECOPİRİN PRO aşağıda belirtilen durumlarda kullanılmamalıdır:
Asetil şali silik aside, diğer salisilatlara veya ilacın herhangi bir bileşenine karşı aşırı duyarlılık (Bkz. 6.1 Yardımcı maddelerin listesi)
Salisilatların veya benzer etkiye sahip maddelerin, özellikle de non-steroid antiinflamatuvar ilaçların kullanımıyla tetiklenen astım öyküsü varlığında
Akut gastrointestinal ülserler
Kanama diyatezi (hemofili veya diğer hemorajik bozukluklar)
Şiddetli böbrek yetmezliği
Şiddetli karaciğer yetmezliği
Şiddetli kardiyak yetmezlik
15 mg/hafta veya daha yüksek dozda metotreksat ile kombine kullanım
Gut hastalığı
ECOPİRİN PRO aşağıdaki durumlarda özel bir dikkat gösterilerek kullanılmalıdır:
Analjeziklere/antiinflamatuvar ajanlara/antiromatizmallere karşı aşırı duyarlılık durumunda ve diğer alerjilerin varlığında. (Bkz. bölüm 6.1).
Kronik ve tekrarlayan ülser hastalığı da dahil olmak üzere gastrointestinal ülser öyküsü ya da gastrointestinal kanama öyküsü varlığında gerekli olursa geçici olarak tedavi kesilebilir.
Adet kanamasını artırabileceğinden dolayı menoraji sırasında tavsiye edilmez.
Asetil şali silik asit kullanımı ile Stevens Johnson sendromu gibi ciddi deri reaksiyonları, nadir de olsa bildirilmiştir (Bkz. bölüm 4.8). Ciltte döküntü, mukoza lezyonları ya da aşırı duyarlılık reaksiyonu işareti olan herhangi bir durum görülmesiyle birlikte asetilsalisik asit kesilmelidir.
Yaşlı hastalar özellikle asetil şali silik asit dahil, NSAİİların olumsuz etkilerine karşı özellikle hassastır, gastrointestinal kanama ve ölümcül olabilen perforasyona neden olabilir (Bkz. bölüm 4.2). Uzun süreli tedavi gereken durumlarda, hastalar düzenli olarak gözden geçirilmelidir.
Antikoagülanlarla eşzamanlı tedavi söz konusu olduğunda (Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim türleri kısmına bakınız).
Renal fonksiyonun ya da kardiyovasküler dolaşımın bozulmuş olduğu hastalarda (örn, renal vasküler hastalık, konjestif kalp yetmezliği, hacim deplesyonu, majör cerrahi, sepsis ya da majör hemorajik olaylar); keza asetil şali silik asit, böbrek yetmezliği ve akut renal yetmezlik riskini daha da arttırabilir.
Şiddetli glikoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) eksikliği olan hastalarda asetil şali silik asit hemolizi veya hemolitik anemiyi indükleyebilir. Hemoliz riskini arttıran faktörler yüksek doz, ateş ve akut enfeksiyonlardır.
Bozulmuş karaciğer fonksiyonu varlığında.
İbuprofen, asetil şali silik asidin platelet agregasyonu üzerindeki inhibitör etkisini etkiler. Asetil şali silik asit kullanıp, ağrı için de ibuprofen alan hastalar doktorlarına danışmalıdır (Bkz. 4.5 Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim türleri).
Asetil şali silik asit bronkospazm gelişimini, astım ataklarını ya da diğer aşırı duyarlılık reaksiyonlarını tetikleyebilir. Risk faktörleri arasında önceden var olan astım, saman nezlesi, nazal polipler ya da kronik solunum yolu hastalıkları yer alır. Aynı durum diğer maddelere karşı alerjik reaksiyon (deri reaksiyonları, kaşıntı, ürtiker gibi) sergileyen hastalar için de geçerlidir.
Uygulama sonrasında trombosit agregasyonu üzerinde birkaç gün süreyle devam eden inhibitör etkisine bağlı olarak, asetil şali silik asit, cerrahi müdahaleler (diş çekimi gibi küçük operasyonlar dahil) sırasında ya da sonrasında kanama eğiliminde artışa yol açabilir.
Düşük dozlarda, asetil şali silik asit ürik asit atıhmım azaltır. Bu durum, yatkınlığı olan kişilerde gut ataklarını tetikleyebilir.
Asetil şali silik asit içeren ürünler çocuklarda ve ergenlerde görülen, ateşli veya ateşsiz seyreden viral enfeksiyonlarda bir doktora danışılmadan kullanılmamalıdır. Bazı viral hastalıklarda, özellikle de influenza A, influenza B ve varisella enfeksiyonlarında, çok seyrek görülen ancak acil tıbbi müdahale gerektiren Reye sendromu riski söz konusudur. Eşzamanlı olarak asetil şali silik asit kullanıldığında bu risk artabilir; bununla birlikte herhangi bir nedensellik ilişkisi gösterilmemiştir. Bu hastalıklarda gözlenen sürekli kusma Reye sendromunun bir işareti olabilir. Çocuklarda doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. 16 yaş altında spesifik bir endikasyon olmadıkça kullanımı önerilmez (Kawasaki hastalığı gibi).
Kardiyovasküler ya da serebrovasküler hastalıkların tedavisi için uzun süreli ECOPİRİN PRO tedavisine başlamadan önce her bir hasta için bireysel yarar risk değerlendirmesi yapılmalıdır.
Yeterli olarak kontrol edilmemiş hipertansiyon hastaları dikkatlice izlenmelidir.
Sülfonilüreler ve insülin kullanımı ile ortaya çıkan hipoglisemi riski, 81 mg üzerindeki yüksek asetil şali silik asit dozları ile artabilir (Bkz bölüm 4.5).
Gebeliğin son trimesterinde ve laktasyon sırasında kullanımından kaçınılmalıdır (Bkz. bölüm 4.6.)
ECOPİRİN PRO yardımcı madde olarak sunset yellow (günbatımı sarısı) (El 10) içermektedir. Günbatımı sarısı alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.
Eşzamanlı kullanımı kontrendike olan ilaçlar:
15 mg/hafta ya da daha yüksek dozlarda kullanılan metotreksat:
Metotreksatın hemotolojik toksisitesinde artış (genel olarak antiinflamatuvar ilaçlar
metotreksatın renal klirensini azaltırlar ve salisilatlar metotreksatın plazma proteinlerine bağlanmasını inhibe ederler; bakınız 4.3 Kontrendikasyonlar).
Kullanım önlemleri gerektiren kombinasyonlar:
15 mg/haftadan daha düşük dozda kullanılan metotreksat:
Metotreksatın hematolojik toksi sitesinde artış (genel olarak antiinflamatuvar ilaçlar
metotreksatın renal klirensini azaltırlar ve salisilatlar metotreksatın plazma proteinlerine bağlanmasını inhibe ederler). Metotreksat ile kombine kullanımı halinde haftalık kan sayımı yapılmalıdır. Hafif böbrek yetmezliği varlığında ve yaşlı hastalarda takip artırılmalıdır.
İbuprofen:
İbuprofenin eşzamanlı kullanımı, asetil şali silik asit tarafından indüklenen geri dönüşümsüz platelet inhibisyonunu antagonize eder. Yüksek kardiyovasküler risk taşıyan hastalarda ibuprofen tedavisi, asetil şali silik asidin kardiyovasküler koruyucu özelliklerini sınırlayabilir.
Antikoagülanlar (kumarin,heparin, varfarin ve fenindion vb):
Kanama zamanı uzayabilir. Asetil şali silik asitin trombolitiklerden önce alınması kanama riskini arttırabilir. Kanama zamanı monitorize edilmelidir (Bkz. bölüm 4.4).
Antiplatelet ilaçlar (dipiridamol, klopidogrel vb.)
Gastrointestinal kanama riskini artırabilir (Bkz. bölüm 4.4).
Diğer non-steroid antiinflamatuvar ilaçlar ile birlikte salisilat kullanımı:
Sineıjistik etkiye bağlı olarak ülser ve gastrointestinal kanama riski artabilir.
Selektif Serotonin Re-uptake İnhibitörleri (SSRI):
Sineıjik etkiye bağlı olarak ülser ve üst gastrointestinal kanama riskini arttırabilir.
Digoksin ve lityum:
Renal atılmamdaki azalmaya bağlı olarak, digoksin ve lityumun plazma konsantrasyonu yükselebilir. Asetil şali silik asitle tedavi başlangıcında ve bitiminde digoksin ve lityum plazma konsantrasyonlarının takip edilmesi tavsiye edilir.
Antidiyabetikler, örn: İnsülin, sülfonilüre:
Yüksek asetil şali silik asit dozları, asetil şali silik asidin hipoglisemik etkisi ve sülfonilüre grubu oral antidiyabetiklerin plazma proteinine bağlanma yerinden uzaklaştırılması ile hipoglisemik etkiyi arttırabilir.
Diüretikler ve antihipertansiflerin asetil şali silik asit ile kombinasyonu:
NSAİİlar, diüretik ve diğer anthipertansif ajanların antihipertansif etkilerini azaltabilir. Diğer NSAİİlarda olduğu gibi ACE-inhibitörleriyle birlikte kullanımı akut böbrek yetmezliği riskini artırabilir.
Diüretikler: Azalmış renal prostaglandin sentezine bağlı olarak glomerüler fıltrasyonda azalma sonucu akut böbrek yetmezliği riski ortaya çıkabilir. Tedavinin başlangıcında böbrek fonksiyonunun izlenmesi tavsiye edilir.
Sistemik kortikosteroidler:
Asetil şali silik asit ve kortikosteroidler birlikte kullanıldıklarında gastrointestinal ülser ya da kanama riskinde artış olabilir. (Bkz bölüm 4.4.)
Karbonik anhidraz enzimleri (Asetazolamid):
Şiddetli asidoz ve artmış sinir sistemi toksisitesiyle sonuçlanabilir.
Valproik asit:
Valproik asidi proteinlere bağlanma yerinden uzaklaştırarak valproik asit toksisitesine yol açabilir.
Fenitoin (Antiepileptik): Salisilat, fenitoinin plazma albuminine bağlanmasını azaltır. Bu durum plazmada total fenitoin düzeyinde artışa, diğer yandan serbest fenitoin düzeyinde artışa yol açabilir. Bağlanmamış konsantrasyonu ve dolayısıyla terapötik etki, önemli ölçüde değişmemiş görülmektedir.
Siklosporin, takrolismus:
NSAİİTarın siklosporin veya takrolismus ile eş zamanlı kullanımı, siklosporin ve takrolismusun nefrotoksik etkilerini artırabilir. Asetil şali silik asitin bu ajanlarla kullanımı halinde böbrek fonksiyonları monitorize edilmelidir.
Alkol:
Asetil şali silik asidin ve alkolün aditif etkisine bağlı olarak gastrointestinal mukoza hasarında artış ve kanama süresinde uzama olabilir.
Antiasitler salisilik asitin etkisini azaltacaktır. Demir tuzlan, karbonatlar ve alkali hidroksitlerle uyumsuzluk gösterir.
Sülfınpirazon, benzbromaron, probenesid gibi ürikozürikler:
ataklarına sebep nedenle birlikte
Ürikozürik etki azalır (renal tübüler ürik asit eliminasyon çekişmesi). Gut olabileceğinden, yatkınlığı olan kişilerde gut ataklarını tetikleyebilir. Bu kullanımı önerilmemektedir.
ECOPİRİN PRO, aşağıdaki ilaçlann etkisini arttırabilir:
İbritumomab, omacetaksin, tositumomab
Aşağıdaki ilaçlar, ECOPİRİN PROnun etkisini arttırabilir:
Kalsiyum kanal blokerleri, dasatinib, glukosamin, ketorolak (nazal/sistemik), multivitaminler, omega-3 yağlı asitleri, polisülfat sodyum, potasyum fosfat, vitamin E, amonyum klorür, tipranavir, treprostinil
ECOPİRİN PRO, aşağıdaki ilaçlann etkisini azaltabilir:
Hiyaluronidaz, Multivitaminler (ADEK, folat), tiludronat
Aşağıdaki ilaçlar, ECOPİRİN PROnun etkisini azaltabilir:
Ketorolak (nazal/sistemik)
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Özel popülasyona ilişkin etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Böbrek/ Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer ve böbrek yetmezliğinde etkileşim çalışmasına ait bir veri bulunmamaktadır.
4.6 Gebelik ve laktasyon
Genel tavsiye: Gebelik kategorisi, gebeliğin son trimesteri için D; birinci ve ikinci trimesteri için Cdir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Düşük doz asetilsalisilikasitin kontraseptif metodlarla klinik olarak ilişkili etkileşimini gösteren klinik ve klinik öncesi çalışma mevcut değildir. Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar, uygun bir doğum kontrol yöntemi kullanmalıdır.
Gebelik dönemi
Hayvan çalışmalannda reprodüktif toksisite gösterilmiştir (Bkz. 5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri).
Asetil şali silik asit birinci ve ikinci trimesterde açıkça zorunlu olmadığı müddetçe kullanılmamalıdır. Hamile kalmayı düşünen ya da gebeliğin ilk ve ikinci trimesterindeki kadınlar tarafından asetilsalisilik asit içeren ilaçlar kullanılıyorsa, doz mümkün olduğunca düşük ve tedavi süresi de mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır.
Gebeliğin üçüncü trimesterinde ise asetilsalisilik asit kullanımı kontrendikedir (Bkz. 4.3 Kontrendikasy onl ar).
Prostaglandin sentezinin inhibisyonu, gebelik ve/veya embriyonal/fetal gelişimi istenmeyen şekilde etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalar erken gebelik döneminde prostaglandin sentezini inhibe eden ilaçların kullanılmasının düşük ve malformasyon riskini arttırabileceğini düşündürür. Riskin doz ve tedavi süresine göre artış gösterdiği düşünülmektedir. (Eldeki veriler asetilsalisilik asit alımı ile düşük riskini arttığına dair ilişkiyi destekler nitelikte değildir). Asetilsalisilik asit için malformasyona yönelik epidemiyolojik çalışma verileri tutarlı olmamakla birlikte, artan gastroşizis (karın duvarının doğuştan yarık şeklinde açık olması) riski göz ardı edilmemelidir. 14.800 anne ve çocuğunda yapılan prospektif çalışmalarda erken gebelikte (1. ve 4. aylar) kullanımının malformasyon oranında artış ile ilişkisi bulunmamıştır.
Gebeliğin üçüncü trimesterinde kullanıldığında, tüm prostaglandin sentezi inhibitörleri fetüste aşağıdaki etkilere neden olabilir:
- Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriosusun erken kapanması ve pulmoner hipertansiyon)
- Oligohidramniozun eşlik ettiği renal yetmezliğe kadar varabilen renal fonksiyon bozukluğu
Anne ve yeni doğan üzerinde ise aşağıdaki etkilere neden olabilir:
- Kanama zamanının uzamasına ve düşük dozlarda dahi antiagregan etkiye neden olabilir.
- Rahim kasılmalarının inhibisyonuna, böylece de geç ya da uzun doğuma neden olabilir.
Sonuç olarak gebeliğin üçüncü trimesterinde asetilsalisilik asit kullanımı kontrendikedir. Laktasyon dönemi
Düşük miktarda salisilatlar ve onların metabolitleri anne sütüne geçer.
Bugüne kadar yeni doğanda advers etki görülmediğinden, önerilen dozun kısa dönem kullanımında süt vermenin kesilmesi gerekli değildir. Bununla birlikte uzun dönem ve/veya yüksek dozlarda kullanım durumunda emzirmeye devam edilmemelidir.
Üreme yeteneği / Fertilite
İnsanlarda fertilite üzerine bir etkisini gösteren çalışma yoktur.
Salisilatların çeşitli hayvan türlerinde teratojenik etkileri olduğu bulunmuştur. Prenatal maruziyet sonucunda, implantasyon bozuklukları, embriyotoksik ve fetotoksik etkiler ve öğrenme kapasitesinde bozukluklar bildirilmiştir.
Araç ve makine kullanma becerisi üzerinde hiçbir etki gözlemlenmemiştir.
İstenmeyen etkiler sıklık ve sistem organ sınıfı açısından aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır: Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Yaygın: Artmış kanama eğilimi
Seyrek: Trombositopeni, granülositoz, aplastik anemi
Bilinmiyor: Burun kanaması, diş eti kanaması gibi kanama süresinin uzadığı kanamalar. Asetil şali silik asidin kesilmesinden sonra 4-8 gün süreyle semptomlar devam edebilir. Sonuç olarak cerrahi işlemler sırasında kanama riski artabilir. Varolan mevcut (hematemez, melena) veya gizli gastrointestinal kanamalar demir eksikliği anemisine (yüksek dozlarda daha sık rastlanan) sebep olabilir.
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Seyrek: Aşırı duyarlılık reaksiyonları, anjioödem, allerjik ödem, şoku da içeren anaflaktik reaksiyonlar
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Bilinmiyor: Hiperürisemi.
Sinir sistemi hastalıkları:
Seyrek: İntrakranial kanama
Bilinmiyor: Baş ağrısı, baş dönmesi, vertigo
Kulak ve iç kulak hastalıkları:
Bilinmiyor: Azalmış duyma yeteneği, kulak çınlaması
Vasküler hastalıkları:
Seyrek: Hemorajik vaskülitler
Solunum, Göğüs ve mediastinal hastalıklar:
Yaygın olmayan: Rinit,dispne Seyrek: Bronkospazm, astım atakları
Üreme sistemi hastalıkları
Seyrek: Menoraji
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Hazımsızlık
Seyrek: Şiddetli gastrointestinal kanama, bulantı, kusma Bilinmiyor: Gastrik veya duodenal ülser ve perforasyon, diyare
Hepato-biliyer hastalıklar
Bilinmiyor: Karaciğer yetmezliği
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Yaygın olmayan: Ürtiker
Seyrek: Stevens-Johnson sendromu, Lyells sendromu, purpura, eriteme nodozum, eritema multiforme
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Bilinmiyor: Bozulmuş böbrek fonksiyonu, su ve tuz birikimi
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: O 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
Salisilat toksisitesi (2 gün süreyle >100 mg/kg/günlük doz toksisite oluşturabilir) kronik, terapötik olarak kazanılmış intoksikasyondan ve çocukların ilacı kazara yutması ya da rastlantısal intoksikasyonlar da dahil olmak üzere potansiyel olarak yaşamı tehdit edebilecek akut intoksikasyonlardan (doz aşımı) kaynaklanabilir.
Belirti ve semptomların özgül olmaması nedeniyle kronik salisilat zehirlenmesi sinsi seyredebilir. Hafif kronik salisilat toksisitesi ya da salisilizm genel olarak yalnızca yüksek dozların tekrarlayan kullanımlarından sonra oluşur. Semptomları; baş dönmesi, vertigo, kulak çınlaması, sağırlık, terleme, bulantı ve kusma, baş ağrısı ve konfüzyondur; bunlar dozun düşürülmesiyle kontrol edilebilir. Kulak çınlaması, 150 ila 300 mikrogram/ml düzeyindeki plazma konsantrasyonlarında oluşabilir. Daha ciddi advers olaylar 300 mikrogram/mlnin üzerindeki konsantrasyonlarda gözlenir.
Akut intoksikasyonun temel özelliği asit-baz dengesinde yaşa ve intoksikasyonun şiddetine göre değişebilecek şiddetli bozulmadır. Çocuklardaki en yaygın görünüm metabolik asidozdur. Zehirlenmenin şiddeti tek başına plazma konsantrasyonlarından kestirilemez. Asetil şali silik asidin emilimi gastrik boşalmanın azalmasına, midede konkresyon oluşumuna bağlı olarak ya da enterik preparatların alımı sonucu gecikebilir.
Asetilsalisik asit zehirlenmesinde çok yaygın olmayan hematemez, hiperpireksi, hipoglisemi, hipokalemi, trombositopeni, artmış INR/PTR, intravasküler koagülasyon, böbrek yetmezliği ve non kardiyak pulmoner ödem gözlenebilir.
Konfüzyon, oryantasyon bozukluğu, koma ve konvülsiyonlar erişkinlerde çocuklara göre daha azdır. Asetil şali silik asit intoksikasyonunun yönetimi, durumun düzeyi, evresi ve klinik semptomları göz önünde bulundurularak ve standart zehirlenme yönetimi tekniklerine uygun olarak belirlenir. Öncelikli olarak yapılması gerekenler ilacın atıhmının hızlandırılması ile elektrolit ve asit- baz metabolizmasının düzeltilmesi olmalıdır. Plazma salisilat
konsantrasyonu ölçülmelidir. Üriner alkalizasyon sağlanarak salisilat atılımı artırılmalıdır. İdrar pHsı kontrol edilmelidir. Salisilat atılımı artırılmadan zorlu diürez yapılmamalıdır.
Salisilat zehirlenmesinin karmaşık patofızyolojik etkilerine bağlı olarak belirti ve semptomlar/tetkiklere ilişkin bulgular aşağıdakileri kapsayabilir:
Belirti ve semptomlar |
Tetkiklere ilişkin bulgular |
Terapötik önlemler |
HAFİF VE ORTA ŞİDDETLİ İNTOKSİKASYON |
Gastrik lavaj, tekrarlayan aktif kömür uygulaması, zorlu alkali diürez |
|
Taşipne, hiperventilasyon, solunumsal alkaloz |
Alkalemi, alkalüri |
Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması |
Diyaforez |
||
Bulantı, kusma |
||
ORTA VE ŞİDDETLİ İNTOKSİKASYON |
Gastrik lavaj, tekrarlayan aktif kömür uygulaması, zorlu alkalin diürez, şiddetli olgularda hemodiyaliz |
|
Kompansatuvar metabolik asidozun eşlik ettiği solunumsal alkaloz |
Asidemi, asidüri |
Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması |
Hiperpireksi |
Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması |
|
Solunumsal: hiperventilasyon, non-kardiyoj enik pulmoner ödemden solunum durması, asfıksiye kadar değişir |
||
Kardiyovasküler: disaritmiler, hipotansiyondan kardiyovasküler areste kadar değişir |
Kan basıncında, EKGde değişiklikler gibi |
|
Sıvı ve elektrolit kaybı; dehidratasyon, oligüri ila böbrek yetmezliği |
Hipokalemi, hipematremi, hiponatremi, böbrek fonksiyonunda değişiklikler gibi |
Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması |
Glukoz metabolizmasında bozulma, ketoz |
Hiperglisemi, hipoglisemi (özellikle çocuklarda) |
Keton düzeylerinde artış |
||
Kulak çınlaması, sağırlık |
||
Gastrointestinal kanama |
||
Hematolojik: trombosit inhibisyonundan koagülopatiye kadar değişir |
Örnek; PTde uzama, hipoprotrombinemi |
|
Nörolojik: letaıji, konfüzyondan koma ve nöbetlere uzanan bir aralıkta klinik görünümlerle seyreden toksik ensefalopati ve MS S baskılanması |
Tedavisi:
Yetişkin bir kişi bir saat içinde 250 mg/kgdan fazla asetil şali silik asit kullanırsa aktif kömür verilmelidir. Plazma salisilat konsantrasyonu ölçülmelidir, ancak zehirlenme şiddeti bununla tek başına belirlenemez ve klinik ve biyokimyasal özellikler dikkate alınmalıdır. Atılım, % 1.26 sodyum bikarbonatın uygulanmasıyla elde edilen üriner alkalinizasyon yoluyla arttırılır.
İdrar pHsı izlenmelidir. Metabolik asidoz intravenöz % 8.4 sodyum bikarbonat ile düzeltilir (önce serum potasyumunu kontrol edilmelidir). Salisilat atılımmı arttırmadığı için ve pulmoner ödeme neden olabileceğinden zorlu diürez kullanılmamalıdır. Hemodiyaliz şiddetli zehirlenme için tercih edilen tedavi olup plazma salisilat konsantrasyonları > 700 mg / L (5.1 mmol / L) olan hastalarda veya ciddi klinik veya metabolik özelliklerle ilişkili daha düşük konsantrasyonlarda düşünülmelidir. 10 yaşın altındaki veya 70 yaşın üzerindeki hastalarda salisilat toksisitesi riski artar ve daha erken bir aşamada diyalize ihtiyaç duyulabilir.
Farmakoterapötik grup: Trombosit agregasyon inhibitörü (Heparin hariç)
ATC kodu: B01AC06
Etki mekanizması
Asetil şali silik asit trombosit agregasyonunu inhibe eder.
Deneysel veriler, ibuprofen ile birlikte kullanıldığında ibuprofenin düşük doz asetil şali silik asitin trombosit agregasyonu üzerindeki etkisini inhibe edebileceğini göstermektedir. Bir çalışmada, tek doz 400 mg ibuprofenin asetil şali silik asit (81 mg) alımından önce 8 saat içinde veya alimim takiben 30 dakika içinde alındığında asetil şali silik asitin tromboksan oluşumu veya trombosit agregasyonu üzerindeki etkisinde azalma oluşturduğu gözlenmiştir. Fakat, bu verilerdeki kısıtlamalar ve klinik durumun eks vivo ekstrapolasyonu ile ilgili belirsizlikler, ibuprofenin düzenli kullanımı konusunda kesin bir sonuca varmak mümkün değildir ve arasıra ibuprofen kullanımı için klinik olarak ilgili etkinin ihtimal dahilinde olmadığı düşünülmektedir.
Emilim:
Asetil şali silik asit oral uygulama sonrası, gastrointestinal kanaldan hızla ve tamamen emilir. Hızlı salimli dozaj formlarının alımından sonra maksimum plazma düzeylerine, asetil şali silik asit için 10-20 dakika ve salisilik asit için 0,3 - 2 saat sonra ulaşılır. ECOPİRİN PRO enterik kaplı tabletlerin aside karşı dirençli lak kaplaması nedeniyle, etkin madde mide yerine bağırsağın alkalin ortamında salıverilir. Bu nedenle, enterik kaplı tabletlerin absorpsiyonu düz tabletlere kıyasla, uygulamadan sonra 3-6 saat gecikir.
Dağılım:
Asetil şali silik asit ve salisilik asit, plazma proteinlerine geniş ölçüde bağlanır ve hızla vücuda dağılır.
Salisilik asit anne sütüne geçer ve plasenta bariyerini geçer.
Biyotransformasvon:
Asetil şali silik asit, absorpsiyon sırasında ve sonrasında, ana etkin metaboliti olan salisilik aside dönüşür.
Salisilik asit, ağırlıklı olarak hepatik metabolizma tarafından elimine edilir. Metabolitleri, salisilurik asit, salisilfenil glukuronid, salisilasetil glukuronid, gentisik asit ve gentisurik asittir.
Eliminasvon:
Salisilik asidin metabolizması karaciğer enzimi kapasitesi ile sınırlı olduğundan eliminasyon kinetiği doza bağlıdır. Eliminasyon yarı ömrü, bu nedenle, düşük dozlar sonrasında 2-3 saat arasında değişir ve yüksek dozlar sonrasında yaklaşık 15 saate çıkar. Salisilik asit ve metabolitleri, esas olarak böbrek yoluyla atılır.
Doğrusallık / Doğrusal olmayan durum:
Asetil şali silik asit kinetiği ilk geçiş sürecini takip eder. Bu sebeple, terapotik dozlarda farmakokinetiği doğrusaldır.
Asetil şali silik asidin klinik öncesi güvenlilik profili iyi belgelenmiştir.
Hayvan çalışmalarında salisilatların, yüksek dozlarda böbrek hasarı dışında, başka bir organik hasara neden olmadığı gösterilmiştir.
Asetil şali silik asit, mutajenik potansiyeline bağlı olarak, in vitro ve in vivo olarak mutajenisite yönünden ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Genel bulgular, mutajenik etkiye ilişkin herhangi bir kanıt ortaya çıkarmamıştır. Aynı durum karsinoj enisite çalışmaları açısından da geçerlidir.
Salisilatlar, hayvan çalışmalarındaki birkaç hayvan numunesinde, teratojenik etkiler göstermiştir. Doğum öncesi maruz kalma sonrasında, implantasyon bozuklukları, embriyotoksik ve fetotoksik etkiler ve yavrularda öğrenme yeteneği bozukluğu tanımlanmıştır.
Salisilatların veya benzer etkiye sahip maddelerin, özellikle de non-steroid antiinflamatuvar ilaçların kullanımıyla tetiklenen astım öyküsü varlığında
Akut gastrointestinal ülserler
Kanama diyatezi (hemofili veya diğer hemorajik bozukluklar)
Şiddetli böbrek yetmezliği
Şiddetli karaciğer yetmezliği
Şiddetli kardiyak yetmezlik
15 mg/hafta veya daha yüksek dozda metotreksat ile kombine kullanım
Gebeliğin son trimesteri (Bkz. 4.6 Gebelik ve laktasyon)
Gut hastalığı
4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
ECOPİRİN PRO aşağıdaki durumlarda özel bir dikkat gösterilerek kullanılmalıdır:
Analjeziklere/antiinflamatuvar ajanlara/antiromatizmallere karşı aşırı duyarlılık durumunda ve diğer alerjilerin varlığında. (Bkz. bölüm 6.1).
Kronik ve tekrarlayan ülser hastalığı da dahil olmak üzere gastrointestinal ülser öyküsü ya da gastrointestinal kanama öyküsü varlığında gerekli olursa geçici olarak tedavi kesilebilir.
Adet kanamasını artırabileceğinden dolayı menoraji sırasında tavsiye edilmez.
Asetil şali silik asit kullanımı ile Stevens Johnson sendromu gibi ciddi deri reaksiyonları, nadir de olsa bildirilmiştir (Bkz. bölüm 4.8). Ciltte döküntü, mukoza lezyonları ya da aşırı duyarlılık reaksiyonu işareti olan herhangi bir durum görülmesiyle birlikte asetilsalisik asit kesilmelidir.
Yaşlı hastalar özellikle asetil şali silik asit dahil, NSAİİların olumsuz etkilerine karşı özellikle hassastır, gastrointestinal kanama ve ölümcül olabilen perforasyona neden olabilir (Bkz. bölüm 4.2). Uzun süreli tedavi gereken durumlarda, hastalar düzenli olarak gözden geçirilmelidir.
Antikoagülanlarla eşzamanlı tedavi söz konusu olduğunda (Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim türleri kısmına bakınız).
Renal fonksiyonun ya da kardiyovasküler dolaşımın bozulmuş olduğu hastalarda (örn, renal vasküler hastalık, konjestif kalp yetmezliği, hacim deplesyonu, majör cerrahi, sepsis ya da majör hemorajik olaylar); keza asetil şali silik asit, böbrek yetmezliği ve akut renal yetmezlik riskini daha da arttırabilir.
Şiddetli glikoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) eksikliği olan hastalarda asetil şali silik asit hemolizi veya hemolitik anemiyi indükleyebilir. Hemoliz riskini arttıran faktörler yüksek doz, ateş ve akut enfeksiyonlardır.
Bozulmuş karaciğer fonksiyonu varlığında.
İbuprofen, asetil şali silik asidin platelet agregasyonu üzerindeki inhibitör etkisini etkiler. Asetil şali silik asit kullanıp, ağrı için de ibuprofen alan hastalar doktorlarına danışmalıdır (Bkz. 4.5 Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim türleri).
Asetil şali silik asit bronkospazm gelişimini, astım ataklarını ya da diğer aşırı duyarlılık reaksiyonlarını tetikleyebilir. Risk faktörleri arasında önceden var olan astım, saman nezlesi, nazal polipler ya da kronik solunum yolu hastalıkları yer alır. Aynı durum diğer maddelere karşı alerjik reaksiyon (deri reaksiyonları, kaşıntı, ürtiker gibi) sergileyen hastalar için de geçerlidir.
Uygulama sonrasında trombosit agregasyonu üzerinde birkaç gün süreyle devam eden inhibitör etkisine bağlı olarak, asetil şali silik asit, cerrahi müdahaleler (diş çekimi gibi küçük operasyonlar dahil) sırasında ya da sonrasında kanama eğiliminde artışa yol açabilir.
Düşük dozlarda, asetil şali silik asit ürik asit atıhmım azaltır. Bu durum, yatkınlığı olan kişilerde gut ataklarını tetikleyebilir.
Asetil şali silik asit içeren ürünler çocuklarda ve ergenlerde görülen, ateşli veya ateşsiz seyreden viral enfeksiyonlarda bir doktora danışılmadan kullanılmamalıdır. Bazı viral hastalıklarda, özellikle de influenza A, influenza B ve varisella enfeksiyonlarında, çok seyrek görülen ancak acil tıbbi müdahale gerektiren Reye sendromu riski söz konusudur. Eşzamanlı olarak asetil şali silik asit kullanıldığında bu risk artabilir; bununla birlikte herhangi bir nedensellik ilişkisi gösterilmemiştir. Bu hastalıklarda gözlenen sürekli kusma Reye sendromunun bir işareti olabilir. Çocuklarda doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. 16 yaş altında spesifik bir endikasyon olmadıkça kullanımı önerilmez (Kawasaki hastalığı gibi).
Kardiyovasküler ya da serebrovasküler hastalıkların tedavisi için uzun süreli ECOPİRİN PRO tedavisine başlamadan önce her bir hasta için bireysel yarar risk değerlendirmesi yapılmalıdır.
Yeterli olarak kontrol edilmemiş hipertansiyon hastaları dikkatlice izlenmelidir.
Sülfonilüreler ve insülin kullanımı ile ortaya çıkan hipoglisemi riski, 81 mg üzerindeki yüksek asetil şali silik asit dozları ile artabilir (Bkz bölüm 4.5).
Gebeliğin son trimesterinde ve laktasyon sırasında kullanımından kaçınılmalıdır (Bkz. bölüm 4.6.)
ECOPİRİN PRO yardımcı madde olarak sunset yellow (günbatımı sarısı) (El 10) içermektedir. Günbatımı sarısı alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.
4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Eşzamanlı kullanımı kontrendike olan ilaçlar:
15 mg/hafta ya da daha yüksek dozlarda kullanılan metotreksat:
Metotreksatın hemotolojik toksisitesinde artış (genel olarak antiinflamatuvar ilaçlar
metotreksatın renal klirensini azaltırlar ve salisilatlar metotreksatın plazma proteinlerine bağlanmasını inhibe ederler; bakınız 4.3 Kontrendikasyonlar).
Kullanım önlemleri gerektiren kombinasyonlar:
15 mg/haftadan daha düşük dozda kullanılan metotreksat:
Metotreksatın hematolojik toksi sitesinde artış (genel olarak antiinflamatuvar ilaçlar
metotreksatın renal klirensini azaltırlar ve salisilatlar metotreksatın plazma proteinlerine bağlanmasını inhibe ederler). Metotreksat ile kombine kullanımı halinde haftalık kan sayımı yapılmalıdır. Hafif böbrek yetmezliği varlığında ve yaşlı hastalarda takip artırılmalıdır.
İbuprofen:
İbuprofenin eşzamanlı kullanımı, asetil şali silik asit tarafından indüklenen geri dönüşümsüz platelet inhibisyonunu antagonize eder. Yüksek kardiyovasküler risk taşıyan hastalarda ibuprofen tedavisi, asetil şali silik asidin kardiyovasküler koruyucu özelliklerini sınırlayabilir.
Antikoagülanlar (kumarin,heparin, varfarin ve fenindion vb):
Kanama zamanı uzayabilir. Asetil şali silik asitin trombolitiklerden önce alınması kanama riskini arttırabilir. Kanama zamanı monitorize edilmelidir (Bkz. bölüm 4.4).
Antiplatelet ilaçlar (dipiridamol, klopidogrel vb.)
Gastrointestinal kanama riskini artırabilir (Bkz. bölüm 4.4).
Diğer non-steroid antiinflamatuvar ilaçlar ile birlikte salisilat kullanımı:
Sineıjistik etkiye bağlı olarak ülser ve gastrointestinal kanama riski artabilir.
Selektif Serotonin Re-uptake İnhibitörleri (SSRI):
Sineıjik etkiye bağlı olarak ülser ve üst gastrointestinal kanama riskini arttırabilir.
Digoksin ve lityum:
Renal atılmamdaki azalmaya bağlı olarak, digoksin ve lityumun plazma konsantrasyonu yükselebilir. Asetil şali silik asitle tedavi başlangıcında ve bitiminde digoksin ve lityum plazma konsantrasyonlarının takip edilmesi tavsiye edilir.
Antidiyabetikler, örn: İnsülin, sülfonilüre:
Yüksek asetil şali silik asit dozları, asetil şali silik asidin hipoglisemik etkisi ve sülfonilüre grubu oral antidiyabetiklerin plazma proteinine bağlanma yerinden uzaklaştırılması ile hipoglisemik etkiyi arttırabilir.
Diüretikler ve antihipertansiflerin asetil şali silik asit ile kombinasyonu:
NSAİİlar, diüretik ve diğer anthipertansif ajanların antihipertansif etkilerini azaltabilir. Diğer NSAİİlarda olduğu gibi ACE-inhibitörleriyle birlikte kullanımı akut böbrek yetmezliği riskini artırabilir.
Diüretikler: Azalmış renal prostaglandin sentezine bağlı olarak glomerüler fıltrasyonda azalma sonucu akut böbrek yetmezliği riski ortaya çıkabilir. Tedavinin başlangıcında böbrek fonksiyonunun izlenmesi tavsiye edilir.
Sistemik kortikosteroidler:
Asetil şali silik asit ve kortikosteroidler birlikte kullanıldıklarında gastrointestinal ülser ya da kanama riskinde artış olabilir. (Bkz bölüm 4.4.)
Karbonik anhidraz enzimleri (Asetazolamid):
Şiddetli asidoz ve artmış sinir sistemi toksisitesiyle sonuçlanabilir.
Valproik asit:
Valproik asidi proteinlere bağlanma yerinden uzaklaştırarak valproik asit toksisitesine yol açabilir.
Fenitoin (Antiepileptik): Salisilat, fenitoinin plazma albuminine bağlanmasını azaltır. Bu durum plazmada total fenitoin düzeyinde artışa, diğer yandan serbest fenitoin düzeyinde artışa yol açabilir. Bağlanmamış konsantrasyonu ve dolayısıyla terapötik etki, önemli ölçüde değişmemiş görülmektedir.
Siklosporin, takrolismus:
NSAİİTarın siklosporin veya takrolismus ile eş zamanlı kullanımı, siklosporin ve takrolismusun nefrotoksik etkilerini artırabilir. Asetil şali silik asitin bu ajanlarla kullanımı halinde böbrek fonksiyonları monitorize edilmelidir.
Alkol:
Asetil şali silik asidin ve alkolün aditif etkisine bağlı olarak gastrointestinal mukoza hasarında artış ve kanama süresinde uzama olabilir.
Antiasitler salisilik asitin etkisini azaltacaktır. Demir tuzlan, karbonatlar ve alkali hidroksitlerle uyumsuzluk gösterir.
Sülfınpirazon, benzbromaron, probenesid gibi ürikozürikler:
ataklarına sebep nedenle birlikte
Ürikozürik etki azalır (renal tübüler ürik asit eliminasyon çekişmesi). Gut olabileceğinden, yatkınlığı olan kişilerde gut ataklarını tetikleyebilir. Bu kullanımı önerilmemektedir.
ECOPİRİN PRO, aşağıdaki ilaçlann etkisini arttırabilir:
İbritumomab, omacetaksin, tositumomab
Aşağıdaki ilaçlar, ECOPİRİN PROnun etkisini arttırabilir:
Kalsiyum kanal blokerleri, dasatinib, glukosamin, ketorolak (nazal/sistemik), multivitaminler, omega-3 yağlı asitleri, polisülfat sodyum, potasyum fosfat, vitamin E, amonyum klorür, tipranavir, treprostinil
ECOPİRİN PRO, aşağıdaki ilaçlann etkisini azaltabilir:
Hiyaluronidaz, Multivitaminler (ADEK, folat), tiludronat
Aşağıdaki ilaçlar, ECOPİRİN PROnun etkisini azaltabilir:
Ketorolak (nazal/sistemik)
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Özel popülasyona ilişkin etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Böbrek/ Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer ve böbrek yetmezliğinde etkileşim çalışmasına ait bir veri bulunmamaktadır.
4.6 Gebelik ve laktasyon
Genel tavsiye: Gebelik kategorisi, gebeliğin son trimesteri için D; birinci ve ikinci trimesteri için Cdir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Düşük doz asetilsalisilikasitin kontraseptif metodlarla klinik olarak ilişkili etkileşimini gösteren klinik ve klinik öncesi çalışma mevcut değildir. Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar, uygun bir doğum kontrol yöntemi kullanmalıdır.
Gebelik dönemi
Hayvan çalışmalannda reprodüktif toksisite gösterilmiştir (Bkz. 5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri).
Asetil şali silik asit birinci ve ikinci trimesterde açıkça zorunlu olmadığı müddetçe kullanılmamalıdır. Hamile kalmayı düşünen ya da gebeliğin ilk ve ikinci trimesterindeki kadınlar tarafından asetilsalisilik asit içeren ilaçlar kullanılıyorsa, doz mümkün olduğunca düşük ve tedavi süresi de mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır.
Gebeliğin üçüncü trimesterinde ise asetilsalisilik asit kullanımı kontrendikedir (Bkz. 4.3 Kontrendikasy onl ar).
Prostaglandin sentezinin inhibisyonu, gebelik ve/veya embriyonal/fetal gelişimi istenmeyen şekilde etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalar erken gebelik döneminde prostaglandin sentezini inhibe eden ilaçların kullanılmasının düşük ve malformasyon riskini arttırabileceğini düşündürür. Riskin doz ve tedavi süresine göre artış gösterdiği düşünülmektedir. (Eldeki veriler asetilsalisilik asit alımı ile düşük riskini arttığına dair ilişkiyi destekler nitelikte değildir). Asetilsalisilik asit için malformasyona yönelik epidemiyolojik çalışma verileri tutarlı olmamakla birlikte, artan gastroşizis (karın duvarının doğuştan yarık şeklinde açık olması) riski göz ardı edilmemelidir. 14.800 anne ve çocuğunda yapılan prospektif çalışmalarda erken gebelikte (1. ve 4. aylar) kullanımının malformasyon oranında artış ile ilişkisi bulunmamıştır.
Gebeliğin üçüncü trimesterinde kullanıldığında, tüm prostaglandin sentezi inhibitörleri fetüste aşağıdaki etkilere neden olabilir:
- Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriosusun erken kapanması ve pulmoner hipertansiyon)
- Oligohidramniozun eşlik ettiği renal yetmezliğe kadar varabilen renal fonksiyon bozukluğu
Anne ve yeni doğan üzerinde ise aşağıdaki etkilere neden olabilir:
- Kanama zamanının uzamasına ve düşük dozlarda dahi antiagregan etkiye neden olabilir.
- Rahim kasılmalarının inhibisyonuna, böylece de geç ya da uzun doğuma neden olabilir.
Sonuç olarak gebeliğin üçüncü trimesterinde asetilsalisilik asit kullanımı kontrendikedir. Laktasyon dönemi
Düşük miktarda salisilatlar ve onların metabolitleri anne sütüne geçer.
Bugüne kadar yeni doğanda advers etki görülmediğinden, önerilen dozun kısa dönem kullanımında süt vermenin kesilmesi gerekli değildir. Bununla birlikte uzun dönem ve/veya yüksek dozlarda kullanım durumunda emzirmeye devam edilmemelidir.
Üreme yeteneği / Fertilite
İnsanlarda fertilite üzerine bir etkisini gösteren çalışma yoktur.
Salisilatların çeşitli hayvan türlerinde teratojenik etkileri olduğu bulunmuştur. Prenatal maruziyet sonucunda, implantasyon bozuklukları, embriyotoksik ve fetotoksik etkiler ve öğrenme kapasitesinde bozukluklar bildirilmiştir.
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Araç ve makine kullanma becerisi üzerinde hiçbir etki gözlemlenmemiştir.
4.8 İstenmeyen etkiler
İstenmeyen etkiler sıklık ve sistem organ sınıfı açısından aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır: Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Yaygın: Artmış kanama eğilimi
Seyrek: Trombositopeni, granülositoz, aplastik anemi
Bilinmiyor: Burun kanaması, diş eti kanaması gibi kanama süresinin uzadığı kanamalar. Asetil şali silik asidin kesilmesinden sonra 4-8 gün süreyle semptomlar devam edebilir. Sonuç olarak cerrahi işlemler sırasında kanama riski artabilir. Varolan mevcut (hematemez, melena) veya gizli gastrointestinal kanamalar demir eksikliği anemisine (yüksek dozlarda daha sık rastlanan) sebep olabilir.
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Seyrek: Aşırı duyarlılık reaksiyonları, anjioödem, allerjik ödem