Kullanma Talimatı | Nedir Ne İçin Kullanılır |
Nasıl Kullanılır | Yan Etkileri |
Eş Değerleri | Dikkat Edilmesi Gerekenler |
Kısa Ürün Bilgisi | Prospektus |
DARKİN 25 mg ağızda dağılan tablet
Deksketoprofen trometamol (25.0 mg deksketoprofene eşdeğer) 36.90 mg
Sodyum stearil fumarat 7.00 mg
Yardımcı maddeler için 6.1.e bakınız.
Yardımcı maddeler için 6.1.e bakınız.
Ağızda dağılan tablet Beyaz renkli, yuvarlak tabletler
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Oral kullanım içindir.
Genel popülasyon
Ağrının cinsine ve şiddetine göre önerilen doz genellikle her 4-6 saatte bir 12.5 mg veya 8 saatte bir 25 mgdır. Günlük toplam doz 75 mgı geçmemelidir.
Semptomlan kontrol etmede gerekli olan en kısa süre için etkili olan en düşük dozu kullanarak istenmeyen etkiler en aza indirilebilir (bkz. Bölüm 4.4).
DARKİN uzun süreli kullanım için düşünülmemelidir ve tedavi semptomatik dönem ile sınırlandırılmalıdır.
Uygulama şekli:
Tüm NSAİİTer gibi DARKİN tercihen yemekle birlikte ya da yemekten sonra alınmalıdır. Ancak, yiyeceklerle birlikte uygulama ilacm absorpsiyon hızını geciktirdiği için (bakınız Farmakokinetik özellikler), akut ağrı durumunda yemeklerden en az 30 dakika önce alınması önerilir.
Ağızda dağılan tablet, blister ambalajından çıkarıldıktan hemen sonra alınmalıdır. Tablet ağız içine yerleştirildikten sonra tükrük içerisinde kısa sürede dağılır. Bunun ardından tercihen bir miktar su ile veya susuz olarak yutulabilir.
Böbrek yetmezliği:
Hafif böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda başlangıç dozu 50 mg günlük toplam doza indirilmelidir. DARKİN orta ve şiddetli böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kullanılmamalıdır.
Karaciğer yetmezliği:
Hafif veya orta derecede karaciğer fonksiyon bozukluğu bulunan hastalar tedaviye düşük dozlarda (50 mg toplam günlük doz) başlamalı ve yakından izlenmelidir. DARKİN şiddetli karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kullanılmamalıdır.
Pediyatrik popülasyon:
Deksketoprofenin çocuklarda ve adölesanlarda yapılmış çalışmaları bulunmamaktadır. Bu nedenle güvenilirliği ve etkinliği kanıtlanmamıştır. 18 yaşından küçüklerde kullanılmamalıdır.
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlı hastalarda tedaviye dozaj aralığının en düşüğünden (50 mg toplam günlük doz) başlanması önerilmektedir. İyi tolerans gösterdikleri doğrulandıktan sonra dozaj genel popülasyon için önerilen miktarlara yükseltilebilir.
DARKİN aşağıdaki durumlarda uygulanmamalıdır:
Deksketoprofene, diğer NSAİİlere veya üründeki herhangi bir yardımcı maddeye karşı duyarlılığı olan hastalar,
Daha önce ibuprofene, asetilsalisilik aside ya da diğer non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlara aşırı duyarlılık reaksiyonları (örneğin astım, rinit, anjiyoödem veya ürtiker) göstermiş olan hastalarda NSAİİler kontrendikedir.
Aktif veya şüpheli peptik ülseri/kanaması olan hastalarda veya tekrarlayan peptik ülser/kanama (kanıtlanmış ülserleşme veya kanamanın iki veya daha fazla farklı episodu) veya kronik dispepsi öyküsü olan hastalar,
Bir önceki NSAİİ tedavisi ile ilgili olarak gastrointestinal kanama veya delinme öyküsü olan hastalar,
Gastrointestinal kanama veya diğer aktif kanamaları veya kanama bozukluğu olan hastalar,
Crohn hastalığı veya ülseratif koliti olan hastalar,
Bronşiyal astım öyküsü olan hastalar,
Şiddetli kalp yetersizliği olan hastalar,
Orta veya şiddetli böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalar,
Şiddetli karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalar,
Hemorajik diatezi veya diğer pıhtılaşma bozukluğu olan hastalar,
Gebeliğin üçüncü trimesteri boyunca ve laktasyon döneminde (bkz. Bölüm 4.6).
Koroner arter bypass greft (KABG) ameliyatı durumunda postoperatif ağrı tedavisinde kontrendikedir.
Kardiyovasküler risk
NSAİİler, ölümcül olabilen ciddi kardiyovasküler trombotik olaylar, miyokard enfarktüsü ve inme riskinde bir artışa neden olabilir. Bu risk kullanım süreciyle artabilir. Kardiyovasküler hastalığı olan hastalar veya kardiyovasküler hastalık için risk faktörleri daha büyük risk altında olabilir.
Deksketoprofen koroner arter bypass greft (KABG) ameliyatı durumunda peri-operatif ağrı tedavisinde kontrendikedir.
Gastrointestinal risk
NSAİİler, ölümcül olabilen mide veya bağırsak kanaması, ülserasyonu ve perforasyonu dahil olmak üzere ciddi gastrointestinal advers etkilerin riskinde bir artışa neden olur. Bu olaylar uyarı semptomları olmadan ve kullanım sırasında herhangi bir zamanda oluşabilir. Yaşlı hastalar ciddi gastrointestinal olaylar açısmdan daha büyük risk altındadır.
Çocuklarda ve adölesanlarda kullanım güvenirliliği tespit edilmemiştir.
Aleıjik durum hikayesi olan hastalarda kullanılırken dikkatli olunmalıdır.
DARKİNin, siklooksijenaz-2 seçici inhibitör dahil diğer NSAİİler ile eşzamanlı olarak kullanımından kaçınılmalıdır.
Semptomlan kontrol etmekte gerekli olan en kısa süre için etkili olan en düşük dozu kullanılarak istenmeyen etkiler en aza indirilebilir (bkz. Bölüm 4.2 ve aşağıda bulunan gastrointestinal ve kardiyovasküler riskler).
Uyancı semptomlar veya ciddi GI olay öyküsü olsun veya olmasın, tedavinin herhangi bir aşamasında, ölümcül olabilen GI kanama, ülserasyon veya perforasyon, tüm NSAİİler ile bildirilmiştir. DARKİN alan hastalarda gastrointestinal kanama ya da ülserasyon ortaya çıktığında tedavi kesilmelidir.
Özellikle kanama ya da delinme ile komplike olmuş (bkz. Bölüm 4.3) ülser geçmişi olan hastalarda ve yaşlılarda, NSAİİ dozu arttıkça gastrointestinal kanama, ülserasyon ya da perforasyon riski de artar.
Yaşlılar: Yaşlılarda, NSAİİlerin, özellikle ölümcül olabilen gastrointestinal kanama ve perforasyon gibi advers reaksiyonların sıklığında bir artış görülmektedir (bkz. Bölüm 4.2). Bu hastalar mümkün olan en düşük dozda tedaviye başlamalıdır.
Bütün NSAİİlerde olduğu gibi deksketoprofen trometamol tedavisine başlamadan önce tamamen iyileşme olduğundan emin olmak için herhangi bir özofajit, gastrit ve/veya peptik ülser geçmişi araştırılmalıdır. Gastrointestinal semptomlar veya gastrointestinal hastalık öyküsü olan hastalar sindirim bozuklukları, özellikle de gastrointestinal kanama açısmdan izlenmelidir.
NSAİİler, gastrointestinal hastalık öyküsü (ülseratif kolit, Crohn hastalığı) olan hastalara, hastalıklarının şiddetini artırabileceğinden (bkz. Bölüm 4.8) dikkatli bir şekilde verilmelidir.
Koruyucu ajanlar ile birlikte tedavi (ör. misoprostol veya proton pompası inhibitörü) bu hastalarda ve aynı zamanda eşzamanlı düşük doz asetilsalisilik asit kullanımını gerektiren veya gastrointestinal riski artırması muhtemel diğer ilaçlarm kullanımını gerektiren hastalarda göz önünde bulundurulmalıdır (aşağıya ve Bölüm 4.5e bakın).
Gastrointestinal toksisite öyküsü olan hastalar, özellikle de yaşlılar, normal olmayan abdominal semptomlan (özellikle gastrointestinal kanamayı) özellikle tedavinin başlangıç evresinde bildirmelidir.
Ülserasyon veya kanama riskini artırabilecek oral kortikosteroidler, varfarin gibi antikoagülanlar, seçici serotonin geri alım inhibitörleri veya asetilsalisilik asit gibi antitrombositleri eşzamanlı alan hastalarda dikkatli olunması tavsiye edilmiştir (bkz. Bölüm 4.5).
Tüm non-selektif NSAİİTer trombosit agregasyonunu inhibe edebilir ve prostaglandin sentezinin inhibisyonu yoluyla kanama zamanını uzatabilir. Bu nedenle, hemostazı etkileyen varfarin ya da diğer kumarinler veya heparinler ile tedavi uygulanan hastalann deksketoprofen trometamol kullanması önerilmez.
Bütün NSAİİTerde olduğu gibi, plazma üre nitrojenini ve kreatinini artırabilir.
Kardiyovasküler, renal ve hepatik bozukluk:
Bir NSAİİnin verilmesi prostaglandin oluşumunda doza bağımlı bir azalmaya yol açabilir ve renal yetersizliği tetikleyebilir. Bu reaksiyonun yüksek riski altmdaki hastalar, böbrek fonksiyon bozukluğu, kalp yetmezliği, karaciğer fonksiyon bozukluğu olanlar, diüretik alanlar ve yaşlılardır. Bu hastalarda renal fonksiyon izlenmelidir (bakınız ayrıca Bölüm 4.3).
Tüm diğer NSAİİTer gibi, bazı karaciğer parametrelerinde geçici küçük artışlara ve SGOT ve SGPTde anlamlı artışlara neden olabilir. Bu gibi parametrelerde ilaçla ilişkili artışlar olduğunda, tedavi sona erdirilmelidir.
DARKİN hematopoetik bozukluklar, sistemik lupus eritematozus veya karışık bağ dokusu hastalığı olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Diğer NSAİİTer gibi, deksketoprofen infeksiyöz hastalıkların semptomlarını maskeleyebilir.
Hipertansiyon ve/veya kalp yetmezliği hikayesi olan hastalarda olduğu gibi hepatik ve/veya renal fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Bu hastalarda, NSAİİTerin kullanılması renal fonksiyon bozukluğu, sıvı tutulumu ve ödem ile sonuçlanabilir. Nefrotoksisite riskinde bir artış olduğu için diüretik tedavisi gören hastalarda veya hipovolemi gelişenlerde de dikkatli olunması gerekir. Kalp yetmezliğini tetikleme riskinde bir artış nedeniyle kardiyak hastalık hikayesi olan hastalarda, özellikle önceden kalp yetmezliği epizodları olanlarda dikkatli olunmalıdır.
Yaşlı hastalarda, böbrek, kardiyovasküler veya karaciğer fonksiyon bozukluğu ortaya çıkması daha olasıdır (bkz. Bölüm 4.2).
SLE (sistemik lupus eritematozus) hastalığı ve karışık bağ dokusu hastalığı: SLE ve karışık bağ dokusu bozukluklan olan hastalarda, aseptik menenjit riskinde bir artış söz konusu olabilir (bkz. Bölüm 4.8).
Eksfolyatif dermatit, Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz dahil, bazıları ölümcül olabilen ciddi deri reaksiyonları, NSAİİ kullanımı ile ilişkili olarak çok nadir bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.8). Tedavinin başlangıcında hastalarm bu reaksiyonlar bakımından en yüksek risk altında olduğu görülmüştür, vakalann pek çoğunda reaksiyonun başlaması, tedavinin ilk ayı içerisinde meydana gelmiştir. Cilt kaşıntısı, mukozal lezyonlar veya diğer aşırı duyarlılık belirtileri ilk görüldüğü anda DARKİN derhal kesilmelidir.
Diğer NSAİİTer gibi, deksketoprofen trometamol dişi fertilitesini bozabilir ve gebe kalmayı deneyen kadınlarda tavsiye edilmez. Gebe kalma zorluğu olan veya infertilite araştırması yapılan kadınlarda, deksketoprofen trometamolün kesilmesi düşünülmelidir. Deksketoprofen gerekli olmadıkça gebeliğin birinci ve ikinci trimesteri sırasında kullanılmamalıdır.
Hipertansiyon ve/veya hafıf-orta konjestif kalp yetmezliği öyküsü olan hastalarda NSAİİ tedavisi ile ilişkili olarak sıvı tutulumu ve ödem bildirildiği için uygun izlem ve öneriler gereklidir.
Klinik çalışmalar ve epidemiyolojik veriler bazı NSAİİTerin kullanımının (özellikle yüksek dozlarda ve uzun süreli tedavide) arteryel trombotik olayların (özellikle miyokard enfarktüsü veya inme) riskinde küçük bir artış ile ilişkilendirilebileceğini düşündürmektedir. Deksketoprofen trometamol için böyle bir riski hariç tutmak için veriler yetersizdir.
Kontrol altında olmayan hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, tanı konmuş iskemik kalp hastalığı, periferal arter hastalığı ve/veya serebrovasküler hastalığı olan hastalar dikkatli bir şekilde değerlendirildikten sonra deksketoprofen trometamol ile tedavi edilmelidir. Kardiyovasküler risk faktörleri taşıyan hastalarda uzun süreli tedaviye başlamadan önce de aynı şekilde dikkat edilmelidir (ör. Hipertansiyon, hiperlipidemi, diabetes mellitus, sigara kullanımı).
Bu tıbbi ürün her dozunda 23 mgdan daha az sodyum ihtiva eder; bu dozda sodyuma bağlı herhangi bir yan etki beklenmemektedir.
Aşağıdaki etkileşmeler genelde tüm non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlar (NSAİİ) için geçerlidir:
Önerilmeyen kombinasyonlar:
İki ya da daha çok NSAİİnin (asetilsalisilik asit dahil) eşzamanlı
kullanılmasından, advers olay riskini artırabileceği için, kaçınılmalıdır (bkz. Bölüm 4.4).
Antikoagülanlar: NSAİİTer, varfarin (bkz. Bölüm 4.4) gibi antikoagülanların
etkilerini, deksketoprofenin yüksek plazma proteini bağlanması, trombosit
fonksiyonu inhibisyonu ve gastroduodenal mukoza hasarı nedeniyle artırabilir. Eğer bu kombinasyondan kaçmılamıyorsa, yakın klinik gözlem yapılmalı ve laboratuvar değerleri takip edilmelidir.
Heparinler: Hemoraji riski artar (trombosit fonksiyonu inhibisyonu ve gastroduodenal mokoza hasarına bağlı olarak). Eğer kombinasyondan kaçmılamıyorsa, yakın klinik gözlem yapılmalı ve laboratuvar değerleri takip edilmelidir.
Kortikosteroidler: Gastrointestinal ülserasyon veya kanama riski artışı vardır (bkz. Bölüm 4.4).
Lityum (birçok NSAİtlerle tanımlanmıştır): NSAİİler kan lityum düzeylerini (lityumun böbreklerde atılımını azaltarak) artırırlar ve toksik düzeylere ulaşmasına neden olabilirler. Dolayısıyla, bu parametre, deksketoprofen ile tedavinin başlangıcı, doz ayarlanması ve kesilmesi sırasında takip edilmelidir.
Metotreksat, 15 mg/hafta veya daha yüksek dozlarda kullanılması: Genelde antiinflamatuvar ajanlarla metotreksatm renal klerensinin azalmasına bağlı olarak hematolojik toksisitesinde artış.
Hidantoinler ve sulfonamidler: Bu bileşiklerin toksik etkileri artabilir.
Dikkat gerektiren kombinasyonlar:
Diüretikler, ADE inhibitörleri, antibakteriyel aminoglikozidler ve anjiyotensin II reseptör antagonistleri: Deksketoprofen, diüretiklerin ve antihipertansif ürünlerin etkisini azaltabilir. Kompromize böbrek fonksiyonlu bazı hastalarda (örneğin dehidrate hastalar ya da kompromize böbrek fonksiyonlu yaşlı hastalar) siklooksijenazı inhibe eden ajanlar ve ADE inhibitörleri, anjiyotensin II reseptör antagonistleri ya da antibakteriyel aminoglikozidlerin birlikte kullanılması, böbrek fonksiyonunun genellikle geri dönüşümlü olacak şekilde daha da bozulmasına neden olabilir. Deksketoprofen ile bir diüretiğin birlikte reçetelendirildiği durumlarda, diüretikler NSAİİlerin nefrotoksisite riskini artırabileceğinden hastalann yeterli düzeyde hidrate olduklanndan emin olunmalı ve tedavinin başlangıcında renal fonksiyonlar izlenmelidir.
Metotraksatın 15 mg/haftadan daha düşük dozlarda kullanılması: Genellikle antiinflamatuvar bileşiklerle renal klerensinin azaltılmasına bağlı olarak metotreksatm hematolojik toksisitesi artar. Kombinasyonun ilk haftalannda kan sayımı haftalık olarak izlenmelidir. Renal fonksiyonların hafifçe bozulmuş olduğu durumlarda ve aynı zamanda yaşlılarda da izlem artırılmalıdır.
Pentoksifılin: Kanama riskinde artış. Klinik izleme artırılmalı ve kanama zamanı daha sık kontrol edilmelidir.
Zidovudin: NSAİİ alımına başladıktan bir hafta sonra oluşan şiddetli anemi ile retikülositler üzerindeki etkiyle kırmızı hücre toksisitesinde artma riski. NSAİİler ile tedaviye başladıktan bir iki hafta sonra tam kan sayımı ve retikülosit sayısı kontrol edilmelidir.
Sulfonilüreler: NSAİİler, sulfonilüreleri plazma proteinlerine bağlanma yerlerinden uzaklaştırarak hipoglisemik etkilerini artırabilirler.
Göz önünde bulundurulması ser eken kombinasyonlar:
Beta-blokerler: Bir NSAİİ ile tedavi, prostaglandin sentezinde inhibisyon ile antihipertansif etkilerini azaltabilir.
Siklosporin ve takrolimus: NSAİİlerin renal prostaglandin aracılı etkileriyle nefrotoksisite artabilir. Kombinasyon tedavisi süresince renal fonksiyonlar hesaplanmalıdır.
Trombolitikler: Kanama riskinde artma.
Antitrombosit ajanlar ve seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRIlar): Gastrointestinal kanama riskinde artış (bkz. Bölüm 4.4).
Probenesid: Deksketoprofenin plazma konsantrasyonlan artabilir; bu etkileşme, renal tübüler sekresyon bölgesindeki inhibitör bir mekanizmaya ve glukuronokonjugasyona bağlı olabilir ve deksketoprofen dozunun ayarlanmasını gerektirir.
Kardiyak glikozidler: NSAİİler kalp yetmezliğini kötüleştirebilir, glomerüler fıltrasyon hızını (GFR) düşürebilir ve plazma glikozit seviyelerini artırabilir.
Mifepriston: Prostaglandin sentetaz inhibitörlerinin, teorik olarak mifepristonun etkinliğini değiştirmesi riski taşıdığından, NSAİİler mifepriston alımından sonraki 8-12 gün içinde kullanılmamalıdır.
Kinolon antibiyotikler: Hayvan çalışmaları ile elde edilen veriler, NSAİİler ile birlikte yüksek dozda kinolon aliminin, konvülsiyon gelişme riskini artırabileceğini göstermektedir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Pediyatrik popülasyon:
Deksketoprofenin çocuklarda ve adölesanlarda yapılmış çalışmaları bulunmamaktadır. Bu nedenle güvenilirliği ve etkinliği kanıtlanmamıştır. 18 yaşından küçüklerde kullanılmamalıdır.
Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Prostaglandin sentezi inhibisyonu, gebeliği ve/veya embriyo/fetüs gelişimini ters yönden etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen veriler, gebeliğin erken dönemlerinde prostaglandin sentez inhibitörünün kullanımından sonra düşük ve kalp malformasyonları ve gastroşizis riskinde artış konusunda endişeleri artırmıştır. Kardiyovasküler malformasyonlar için mutlak risk % lden az bir oranda yaklaşık olarak % 1.5e yükselmiştir. Riskin doz ve tedavi süresi ile birlikte arttığına inanılmaktadır. Hayvanlarda, prostaglandin sentez inhibitörü uygulamasının, implantasyon öncesi ve sonrası kayıp ve embriyo fetal ölümde artışa neden olduğu gösterilmiştir. İlave olarak, organogenetik dönemde prostaglandin sentez inhibitörü verilmiş hayvanlarda kardiyovasküler dahil olmak üzere çeşitli malformasyonların insidansının artışı bildirilmiştir. Gene de, deksketoprofen trometamol ile yapılan hayvan çalışmaları reprodüktif toksisite göstermemiştir (bkz. Bölüm 5.3).
Gebelik dönemi
DARKİN gebeliğin üçüncü trimesterinde kontrendikedir.
Gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde, deksketoprofen trometamol açık bir şekilde gerekli olmadığı takdirde verilmemelidir. Eğer deksketoprofen trometamol, gebe kalmaya çalışan veya gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde olan bir kadın tarafmdan kullanılıyorsa, doz olabildiğince düşük tutulmalı ve tedavi süresi mümkün olduğu kadar kısa olmalıdır.
Gebeliğin üçüncü trimesteri süresince, bütün prostaglandin sentez inhibitörleri fetüste aşağıdaki etkileri yapabilir:
Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriyozusun prematüre kapanması ve pulmoner hipertansiyon);
Oligohidroamniyoz ile böbrek yetmezliğine neden olabilecek böbrek disfonksiyonu;
Gebeliğin sonunda anne ve yenidoğan:
Kanama zamanının uzama olasılığı, çok düşük dozlarda bile meydana gelebilecek bir antiagregan etki;
Gecikmiş veya uzamış doğum eylemine neden olabilen uterus kontraksiyonu inhibisyonu.
Laktasyon dönemi
DARKİN emzirme esnasında kontrendikedir.
Bugüne kadar yapılan sınırlı çalışmalarda, anne sütünde çok düşük konsantrasyonlarda NSAİİler görülebilmekle birlikte, deksketoprofenin anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir.
Üreme yeteneği /Fertilite
Diğer NSAİİler ile birlikte, deksketoprofen trometamol kullanımı fertiliteyi etkileyebilir ve gebe kalmaya çalışan kadınlarda önerilmemektedir. Gebe kalmakta zorlanan veya infertilite açısından araştırılan kadınlarda deksketoprofen trometamolün kesilmesi düşünülmelidir. Açıkça zorunlu olmadığı sürece gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde deksketoprofen trometamol kullanılmamalıdır.
NSAİİler alındıktan sonra sersemlik, baş dönmesi, halsizlik ve görme bozuklukları gibi istenmeyen etkiler olabilir. Etkilenmesi halinde, hastalar araç veya makine kullanmamalıdır.
Klinik araştırmalarda deksketoprofen trometamol ile en azından olası ilişkili olabileceği bildirilen istenmeyen etkilerle, deksketoprofenin pazara verilmesinden sonra bildirilmiş olan istenmeyen etkiler aşağıda tabloda verilmiş, sistem organ sınıfı ve görülme sıklığı olarak sınıflandırılmıştır:
SİSTEM ORGAN SINIFI |
Yaygm (>1/100 - <1/10) |
Yaygm olmayan (>1/1000 -<1/100) |
Seyrek (>1/10000 - <1/100) |
Çok seyrek izole bildirimler (<1/10000) |
Kan ve lenfatik sistem bozukluklan |
nötropeni trombositopeni |
|||
Bağışıklık sistemi bozukluklan |
Larinks ödemi |
anafılaktik şok dahil anafılaktik reaksiyon |
||
Metabolizma ve beslenme bozukluklan |
anoreksi |
|||
Psikiyatrik bozukluklar |
insomnia anksiyete |
|||
Sinir sistemi bozuklukları |
başağrısı, sersemlik, somnolans |
parestezi, senkop |
||
Göz bozuklukları |
bulanık görme |
|||
Kulak ve labirent bozuklukları |
vertigo |
tinnitus |
||
Kardiyak bozukluklar |
palpitasyonlar |
taşikardi |
||
Vasküler bozukluklar |
yüz kızarması |
hipertansiyon |
hipotansiyon |
|
Solunum, torasik ve mediastinal bozukluklar |
bradipne |
bronkospazm, dispne |
||
Gastrointestinal bozukluklar |
bulantı ve/veya kusma, abdominal ağn, diyare, dispepsi |
gastrit, konstipasyon ağız kuruluğu, flatulans |
peptik ülser, peptik ülser kanaması veya perforasyonu (bkz. Bölüm 4.4) |
pankreatit |
Hepatobiliyer bozukluklar |
Hepatit |
hepatoselüler hasar |
||
Cilt ve subkütan doku bozuklukları |
cilt döküntüleri |
ürtiker, akne, terlemede artma |
Stevens Johnson sendromu, toksik epidermal nekroliz (Lyell sendromu), anjiyonörotik ödem, yüzde ödem, fotosensitivite reaksiyonları, kaşıntı |
|
Musküloskeletal bozukluklar ve bağ dokusu bozuklukları |
sırt ağrısı |
|||
Renal ve üriner bozukluklar |
Akut böbrek yetmezliği poliüri |
nefrit veya nefrotik sendrom |
||
Üreme sistemi ve meme hastalıkları |
menstrüel bozukluklar; Prostatik bozukluklar |
|||
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesi durumları |
yorgunluk, ağn, asteni, rigor, kırgınlık |
periferal ödem |
||
İncelemeler |
karaciğer fonksiyon testi anormalliği |
Gastrointestinal: En yaygın gözlenen advers olaylar, gastrointestinal olanlardır. Bazen ölümcül peptik ülser, perforasyon veya gastrointestinal kanama, özellikle yaşlılarda meydana gelebilir (bkz. Bölüm 4.4). Bulantı, kusma, ishal, flatulans, konstipasyon, dispepsi, karın ağrısı, melena, hematemez, ülseratif stomatit, kolit ve Crohn hastalığında şiddetlenme (bkz. Bölüm 4.4 Özel uyarılar ve kullanım önlemleri) uygulama sonrasında bildirilmiştir. Daha az sıklıkta, gastrit gözlenmiştir. Pankreatit çok nadir olarak bildirilmiştir.
NSAİİlerle tedavi sonrasında aşırı duyarlılık reaksiyonlan bildirilmiştir. Bunlar (a) spesifik olmayan aleıjik reaksiyon ve anafilaksi, (b) astım, şiddetli astım, bronkospazm veya dispneyi içeren solunum yolu reaktivitesi ya da (c) değişik türde döküntüler, ürtiker, purpura, yüz ödemi ve daha seyrek görülen eksfolyatif büllöz dermatoz (epidermal nekroliz ve eritema multiform dahil) gibi çeşitli cilt bozukluklarını içerebilir.
Ödem, hipertansiyon ve kalp yetmezliği NSAİİ tedavisi ile ilişkili olarak bildirilmiştir.
Diğer NSAİİler ile olduğu gibi, aşağıdaki istenmeyen etkiler görülebilir:
Sistemik lupus eritematozus veya kanşık bağ dokusu hastalığı olanlarda özellikle daha fazla görülebilen aseptik menenjit; hematolojik reaksiyonlar (purpura, aplastik ve hemolitik anemi ve nadir olarak agranülositoz ve medüller hipoplazi).
Steven Johnson Sendromu ve Toksik Epidermal Nekroliz dahil bülloz reaksiyonlar (çok nadir). Fotosensivite.
Klinik çalışma ve epidemiyolojik veriler, bazı NSAİİTerin kullanımının (özellikle yüksek dozlarda ve uzun süreli tedavide) arteryel trombotik olayların (özellikle miyokard infarktüsü veya inme) riskinde küçük bir artış ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir, (bkz. Bölüm 4.4).
Daha nadir rapor edilen diğer advers reaksiyonlar şunlardır:
Renal: İnterstisyel nefrit, nefrotik sendrom ve böbrek yetmezliği gibi çeşitli biçimlerde nefrotoksisite.
Karaciğer: Anormal karaciğer fonksiyonu, hepatit ve sarılık.
Nöroloji ve duyu organları: Görme bozukluklan, optik nörit, baş ağnları, parestezi, aseptik menenjit semptomları (özellikle, sistemik lupus eritematozus, kanşık bağ dokusu hastalığı gibi mevcut otoimmün bozukluklan olan hastalarda), ense sertliği, baş ağrısı, bulantı, kusma, ateş ya da dezoryantasyon (bkz. Bölüm 4.4), depresyon, konfüzyon, halüsinasyonlar, tinnitus, vertigo, sersemlik, kırgınlık, halsizlik ve baş dönmesi.
Hematolojik olaylar: Trombositopeni, nötropeni, agranülositoz, aplastik anemi ve hemolitik anemi.
Dermatolojik olaylar: Steven Johnson Sendromu ve Toksik Epidermal Nekroliz dahil bülloz reaksiyonlar (çok nadir). Fotosensivite.
Deksketoprofen trometamolün aşırı doz semptomlan bilinmemektedir. NSAİİlerle ilişkili olarak şunlar gözlemlenmiştir:
Semptomlar
Baş ağnsı, bulantı, kusma, epigastrik ağn, gastrointestinal kanama, nadiren ishal, dezoryantasyon, eksitasyon, koma, baş dönmesi, sersemlik, tinnitus, baygınlık, zaman zaman konvülsiyonlar. Belirgin zehirlenme durumlarında, akut renal yetersizlik ve karaciğer haşan olasıdır.
Terapötik önlemler
Yanlışlıkla alınması veya aşırı kullanım durumunda, derhal, hastanm klinik durumuna göre semptomatik tedavi uygulanmalıdır. Bir yetişkin ya da bir çocuk tarafmdan 5 mg/kgdan daha fazla alındığında bir saat içinde, aktif kömür uygulanması düşünülmelidir.
Alternatif olarak, yetişkinlerde, potansiyel hayati tehlike oluşturan bir aşın doz alımı durumunda bir saat içinde gastrik lavaj düşünülmelidir. İyi idrar çıkımı sağlanmalıdır. Renal ve karaciğer fonksiyonu yakından izlenmelidir.
Hastalar, potansiyel toksik miktarlarda alımdan sonra en az dört saat gözlenmelidir.
Sık ya da uzamış konvülsiyonlar intravenöz diazepam ile tedavi edilmelidir.
Hastanm klinik durumuna göre, başka tedbirler alınması gerekebilir.
Deksketoprofen trometamol vücuttan diyalizle uzaklaştınlabilir.
Farmakoterapötik grup: Propiyonik asit türevleri ATC kodu: M01AE17
Deksketoprofen trometamol S-(+)-2-(3-benzoilfenil)propiyonik asidin trometamin tuzu, non-steroid antiinflamatuvar ilaç grubuna (M01A) dahil analjezik, antiinflamatuvar ve antipiretik bir ilaçtır.
Non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlann etki mekanizması, siklooksijenaz yolağının inhibisyonuyla prostaglandin sentezinin azaltılmasıyla ilgilidir. Özellikle, prostaglandinler PGEı, PGE2, PGF2<x, ve PGD2 ve aynı zamanda prostasiklin PGI2 ve tromboksanlan (TxA2 ve TxB2) oluşturan, araşidonik asidin siklik endoperoksitlere, PGG2 ve PGH2, transformasyonunun inhibisyonu söz konusudur. Aynca, prostaglandin sentezinin inhibisyonu, kinin gibi diğer inflamasyon medyatörlerini de etkileyerek, direkt etkiye ilaveten indirekt bir etkiye de neden olur.
Deksketoprofenin hayvan ve insanlar üzerindeki deneylerde COX-l ve COX-2 aktivitelerinin inhibitörü olduğu gösterilmiştir.
Genel özellikler
Emilim:
Deksketoprofen trometamolün insanlara oral uygulamasından 30 dakika sonra (aralık 1560 dakika) Cnıaksa ulaşır. Yiyeceklerle birlikte uygulandığında, EAA (eğri altında kalan alan) değişmemekte, buna karşın deksketoprofen trometamolün Cmaksı düşmekte ve absorpsiyon hızı gecikmektedir (artmış tmaks)-
Dağılım:
Deksketoprofen trometamolün dağılım yarılanma-ömrü 0.35 saattir. Plazma proteinlerine yüksek bağlanma (%99) gösteren diğer ilaçlarda olduğu gibi dağılım hacminin ortalama değeri 0.25 L/kgdan düşüktür.
Biyotransformasyon:
Deksketoprofen trometamolün uygulanmasından sonra idrarda sedece S-(+) enantiomerin elde edilmesi, insanlarda R-(-) enantiomere dönüşüm olmadığını göstermektedir. Çok dozlu farmakokinetik çalışmalarda, son uygulamadan sonraki EAAnın tek doz uygulamadan sonra elde edilenden farklı olmadığının gözlenmesi, ilaç birikiminin oluşmadığına işaret etmektedir.
Eliminasyon:
Deksketoprofen trometamolün eliminasyon yarı-ömrü değeri 1.65 saattir. Deksketoprofenin başhca eliminasyon yolu glukuronid konjugasyonunu izleyen renal atılımdır.
Doğrusallık / Doğrusal olmayan durum:
Deksketoprofen trometamol, oral dozu takiben sistemik maruziyet sırasında doza bağlı bir artış ile doğrusal farmakokinetik gösterir.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Yaslılar:
25 mg deksketoprofen trometamolün oral yolla verilmesinin ardından, genç gönüllülerle karşılaştırdığında, yaşlı gönüllülerin EAA ve yarı ömür değerlerinde yaklaşık %50lik bir artış görülmüştür ve tek veya tekrar eden dozlardan sonra, klerenste %40lık bir düşüş görülmüştür; Tmaks ve Cmaksda bir değişim meydana gelmemiştir. Tekrar eden dozlan takiben plazmada önemli oranda ilaç birikimi gözlenmese de yaşlı hastalardaki böbrek yetersizliğinde, bu popülasyon için dikkatli bir doz ayarlaması gerekmektedir (bkz. Bölüm 4.2).
Böbrek yetmezliği:
Hafıf-orta şiddette böbrek bozukluğu olan gönüllülerde, 12.5 mg deksketoprofen trometamolün tek dozunun alınmasının ardından, sağlıklı gönüllülerle karşılaştırdığında sadece Cmaksta sırasıyla %22 ve %37 oramnda artışlar gözlenmiştir. Genel olarak, böbrek yetersizliği olan hastalarda deksketoprofen için doz ayarlaması önerilmektedir (bkz. Bölüm 4.2).
Karaciğer yetmezliği:
Preklinik veriler, güvenlilik farmakolojisi, tekrarlanan doz toksisitesi, genotoksisite, üreme toksisitesi ve immunofarmakolojinin klasik çalışmalarına dayanarak insanlar için özel bir tehlike göstermemiştir. Fareler ve maymunlar üzerinde yürütülen kronik toksisite çalışmalarında, Advers Etki Gözlemlenmemiş Düzey (No Observed Adverse Effect Level (NOAEL)) 3 mg/kg/gün olarak tespit edilmiştir. Yüksek dozlarda gözlenen başlıca istenmeyen etki doz-bağımlı olarak gelişen gastrointestinal erozyonlar ve ülserlerdir.
Geçerli değildir.
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ve Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliklerine uygun olarak imha edilmelidir.