Kullanma Talimatı | Nedir Ne İçin Kullanılır |
Nasıl Kullanılır | Yan Etkileri |
Eş Değerleri | Dikkat Edilmesi Gerekenler |
Kısa Ürün Bilgisi | Prospektus |
CALDOLON 100 mg/mL IV İnfüzyonluk çözelti içeren Flakon Steril- apirojen
Her bir flakon (4 mL) 400 mg ibuprofen içerir.
Sodyum hidroksit (pH ayarlaması için, gerektiğinde kullanılır)
Yardımcı maddeler için 6.1.e bakınız.
Yardımcı maddeler için 6.1.e bakınız.
İnfüzy onluk çözelti içeren flakon Renksiz, berrak, steril çözelti.
CALDOLON,
- Hafif ve orta dereceli ağrı tedavisinde,
- Opioid analjeziklerle beraber orta ve ileri dereceli ağrı tedavisinde,
Pozoloji/ uygulama sıklığı ve süresi:
CALDOLON, en kısa sürede en düşük etkili dozda kullanılmalıdır Başlangıç tedavisine cevap alındıktan sonra, doz ve sıklık hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre ayarlanmalıdır. Toplam günlük doz 3200 mgı geçmemelidir.
Böbreklerdeki yan etki riskini azaltmak için, CALDOLON uygulamadan önce hastaların yeteri kadar hidrate olması sağlanmalıdır.
Ağrı tedavisinde:
Gereksinime göre, 6 saatte bir 400 mg ila 800 mg arasındaki dozlarda uygulanmalıdır. İnfüzyon süresi minimum 30 dakika olmalıdır.
Ateş tedavisinde:
400 mglık uygulamayı takiben, gereksinime göre her 4-6 saatte bir 400 mg veya her 4 saatte bir 100-200 mg uygulanmalıdır. İnfüzyon süresi minimum 30 dakika olmalıdır.
Uygulama şekli:
CALDOLON, ancak uygun bir çözelti ile seyreltildikten sonra intravenöz infüzyon olarak uygulanmalıdır. Muhtemel geçimsizlikleri önlemek için CALDOLON sadece, % 0.9 sodyum klorür çözeltisi, %5 glukoz çözeltisi veya laktat ringer çözeltisi ile seyreltilmelidir (bkz. 6.2 geçimsizlikler).
Seyreltilen çözelti 4 mg/mL veya daha düşük nihai konsantrasyonda olmalıdır.
İnfüzyon süresi minimum 30 dakika olmalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler :
Böbrek/karaciğer yetmezliği:
Böbrek veya karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kullanılmamalıdır.
Pediyatrik popülasyon
17 yaşın altındaki pediyatrik popülasyonda etkinlik ve güvenilirliğine dair yeterli veri bulunmadığından, bu yaş grubunda kullanılmamalıdır.
Geriyatrik popülasyon
CALDOLON aşağıdaki durumlarda kontrendikedir,
ibuprofen, diğer non steroid antiinflamatuvar (NSAİ) ilaçlara veya CALDOLON içeriğindeki bileşenlerden herhangi birine aşırı duyarlılığı olanlarda,
Aspirin (asetilsalisilik asit) veya diğer NSAİ ilaç kullanımı sonrası astım, ürtiker veya
alleıjik tip reaksiyon öyküsü olanlarda. Bu tür hastalarda NSAİİlere karşı ciddi, nadiren
ölümcül olabilen anafılaktik benzeri reaksiyonlar rapor edilmiştir.
Koroner arter by-pass graft cerrahisi peri-operatif ağrı tedavisinde
Gebeliğin son trimesteri
Şiddetli kalp yetmezliği durumunda
Şiddetli karaciğer yetmezliği durumunda
Kardiyovasküler risk:
-NSAİİler ölümcül olabilecek kardiyovasküler trombotik olaylar, miyokard infarktüsü ve inme riskinde artışa neden olabilir. Bu risk kullanım süresine bağlı olarak artabilir. Kardiyovasküler hastalığı olan veya kardiyovasküler hastalık risk faktörlerini taşıyan hastalarda risk daha yüksek olabilir.
-CALDOLON koroner arter by-pass graft cerrahisi perioperatif ağrı tedavisinde kontrendikedir.
Gastrointestinal (GI) risk:
NSAİİler kanama, ülserasyon, mide veya bağırsak perforasyonu gibi ölümcül olabilecek ciddi GI advers etkilere yol açarlar. Bu advers olaylar herhangi bir zamanda, önceden uyarıcı bir semptom vererek veya vermeksizin ortaya çıkabilirler. Yaşlı hastalar ciddi GI etkiler bakımından daha yüksek risk taşımaktadırlar.
Kardiyovasküler trombotik olaylar:
Üç yıla kadar süreli çeşitli COX-2 selektif ve selektif olmayan NSAİ ilaçlara ait klinik çalışmalar, ölümcül olabilen ciddi kardiyovasküler trombotik olay, miyokard infarktüsü ve inme riskinde artma göstermiştir. Cox-2 selektif veya selektif olmayan tüm NSAİ ilaçların benzer riski olabilir. Kardiyovasküler hastalığı ya da kardiyovasküler hastalık risk faktörleri olduğu bilinen hastalar daha yüksek risk altında olabilirler. NSAİİlarle tedavi edilen hastalarda kardiyovasküler advers olay riskini en aza indirmek için, en düşük etkili doz en kısa sürede kullanılmalıdır. Önceden kardiyovasküler semptomlar görülmemiş olsa bile, doktor ve hastalar bu tür olayların gelişimine karşı hazırlıklı olmalıdırlar. Hastalar ciddi kardiyovasküler belirti ve/veya semptomlar ve ciddi kardiyovasküler olaylar gerçekleştiğinde yapılacaklar hakkında bilgilendirilmelidir.
NSAİİlann kullanımıyla artan ciddi kardiyovasküler trombotik olayların riskinin, aspirin kullanımı ile azalacağına dair tutarlı bir kanıt bulunmamaktadır. Aspirin ve NSAİİm beraber kullanılması, ciddi gastrointestinal olay riskini arttırır.
Hipertansiyon:
İbuprofen dahil NSAİİlar yeni hipertansiyon gelişimine veya var olan hipertansiyonun kötüleşmesine yol açabilirler. Her iki durumda da kardiyovasküler olayların oluşma sıklığının artmasına katkıda bulunabilir. İbuprofen dahil NSAİİlar hipertansiyonlu hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. NSAİİ tedavisinin başlangıcında ve tedavi süresince kan basıncı yakından takip edilmelidir.
NSAİİ alımına bağlı olarak ADE inhibitörleri, tiyazid ya da kıvrım diüretikleri alan hastalarda, bu tedavilere yetersiz yanıt gelişebilir.
Konjestif kalp yetmezliği ve ödem:
NSAİİ kullanan bazı hastalarda sıvı retansiyonu ve ödem gözlenmiştir. CALDOLON sıvı retansiyonu ya da kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Gastrointestinal (Gİ) etkiler, ülserasyon. kanama ve perforasyon riski:
ibuprofen dahil NSAİİlar mide, ince bağırsak veya kalın bağırsak inflamasyonu, kanaması, ülserasyonu ve perforasyonu gibi ölümcül olabilen ciddi gastrointestinal advers olaylara yol açabilirler. Bu ciddi advers olaylar NSAİİlar ile tedavi edilen hastalarda herhangi bir zamanda, önceden uyarıcı bir semptom vererek ya da herhangi bir semptom vermeksizin ortaya çıkabilir. NSAİİ tedavisinde ciddi üst gastrointestinal advers etki gelişen beş hastadan sadece biri semptomatiktir. NSAİİlann neden olduğu üst gastrointestinal ülser, büyük kanama ya da perforasyon, 3-6 ay süreyle tedavi gören hastalann yaklaşık %1inde, bir yıl süreyle tedavi gören hastaların ise %2-4ünde ortaya çıkmaktadır. Daha uzun süreli kullanımda bu eğilim devam ederken, tedavi süresince herhangi bir zamanda ciddi gastrointestinal advers olay gelişme olasılığı artar. Ancak kısa süreli tedavi bile risksiz değildir. Önceden ülser hastalığı ya da gastrointestinal kanama hikayesi olan hastalara ibuprofen dahil NSAİİlar önerilirken çok dikkatli olunmalıdır. Önceden peptik ülser hastalığı ve/veya gastrointestinal kanama hikayesi olan NSAİİ kullanan hastalarda gastrointestinal kanama görülme riski, bu risk faktörlerinden hiçbirine sahip olmayan hastalara göre 10 kattan daha fazladır. NSAİİlar ile tedavi edilen hastalarda gastrointestinal kanama riskini arttıran diğer faktörler, beraberinde oral kortikosteroid ya da antikoagülan kullanımı, daha uzun süreli NSAİİ tedavisi, sigara içimi, alkol kullanımı, ileri yaş, genel sağlık durumunun zayıf olmasıdır. Ani ölümcül gastrointestinal olaylar en çok yaşlı veya bakıma ihtiyaç duyan hastalarda görüldüğünden, bu hasta popülasyonunun tedavisinde özellikle dikkatli olunmalıdır. NSAİİ ilaçlar ile tedavi edilen hastalarda olası bir gastrointestinal advers olay riskini en aza indirmek için, en düşük etkin doz olası en kısa sürede kullanılmalıdır. Hastalar ve doktorlar NSAİİ tedavisi boyunca, gastrointestinal ülserasyon ve kanama belirti ve semptomlarına karşı hazırlıklı olmalı ve herhangi bir gastrointestinal advers olay şüphesi durumunda derhal değerlendirme ve tedaviyi başlatmalıdırlar. Ciddi gastrointestinal advers olay olasılığı ortadan kalkana kadar, NSAİİ tedavisinin sonlandırılması da alınacak tedbirler arasındadır. Yüksek riskli hastalarda NSAİİ içermeyen alternatif tedaviler düşünülmelidir.
Aspirin ve diğer NSAİİlann birlikte kullanımı ciddi gastrointestinal advers olay riskini artırmaktadır. Gastrointestinal hastalık öyküsü olan hastalar, özelliklede yaşlı olan hastalar, tedavinin başlangıç dönemlerinde, olağandışı herhangi bir abdominal semptomu (özellikle gastrointestinal kanama) bildirmelidir.
İbuprofen alan hastalarda gastrointestinal kanama veya ülserasyon gelişirse tedavi kesilmelidir.
Yaşlı hastalarda NSAİİ ilaçlara karşı artan sıklıkta advers reaksiyon (özellikle ölümcül olabilen gastrointestinal kanama ve perforasyon mevcuttur.
Ciddi deri reaksiyonları:
İbuprofen dahil NSAİİlar, eksfolyatif dermatit, Stevens-Johnson Sendromu (SJS) ve toksik epidermal nekroliz (TEN) gibi ölümcül olabilen ciddi deri reaksiyonlarına neden olabilir. Bu ciddi etkiler herhangi bir uyarıcı semptom olmaksızın ortaya çıkabilir. Hastalar deri üzerinde ciddi belirtilerin işaret ve semptomları hakkında bilgilendirilmeli, deri döküntüsü veya başka bir aşırı duyarlılık belirtisi görüldüğü anda, CALDOLON tedavisi sonlandırılmalıdır.
Astımlı hastalar:
Astımlı hastalarda aspirine duyarlı astım olabilir. Aspirin-duyarlı astımı olan hastalarda aspirin kullanımı, ölümcül olabilen ciddi bronkospazmla ilişkilendirilmiştir. Bu tür aspirin-duyarlı hastalarda aspirin ve NSAİİlar arasında bronkospazm dahil çapraz reksiyonlar rapor edildiğinden, CALDOLON aspirin duyarlı hastalarda kontrendikedir.
İbuprofenin bu tip hastalarda bronkospazma neden olduğu rapor edildiğinden, bronşiyal astımlı ya da bronşiyal astım hikayesi olan hastalara ibuprofen uygularken dikkatli olunmalıdır.
Oftalmolojik Etkiler:
Çalışmalarda, ibuprofen uygulamasına dayandırılabilecek oküler değişiklikler gösterilmemiştir. Nadir olgularda, papillit, retrobulbar optik nörit ve papillödem gibi istenmeyen oküler bozukluklar, ibuprofen dahil olmak üzere NSAİ ilaç kullananlar tarafından bildirilmiştir, ancak nedensel ve etki ilişkisi saptanmamıştır; dolayısıyla ibuprofen tedavisi sırasında görme bozukluğu gelişen hastalara oftalmolojik muayene yapılmalıdır.
Karaciğer üzerindeki etkiler:
İbuprofen dahil NSAİİlan kullanan hastalann %15inde, bir veya daha fazla karaciğer testinde sınırda yükselmeler görülebilir. Bu laboratuvar anormallikleri, devam eden tedavi ile ilerleyebilir, değişmeden kalabilir veya geçici olabilir. Hastalarda NSAİİlarla yapılan klinik çalışmalann yaklaşık %1inde, kayda değer ALT, AST yükselmeleri (normal üst değerlerin yaklaşık 3 veya daha fazla katı) rapor edilmiştir. Ek olarak sarılık, fulminant hepatit, karaciğer nekrozu, karaciğer yetmezlik gibi, bazılan ölümle sonuçlanan nadir ciddi karaciğer reaksiyonları bildirilmiştir, ibuprofen tedavi sindeyken, hastada karaciğer fonksiyonunun bozulduğuna dair belirti ve/veya semptomlar oluşmuşsa veya karaciğer testleri anormalse, daha ciddi karaciğer reaksiyonlarının gelişimine yönelik değerlendirme yapılmalıdır. Eğer karaciğer hastalığı gelişimi ile uyumlu klinik belirti ve semptomlar veya sistemik belirtiler (eozinofıli, deri döküntüsü vb.) ortaya çıkarsa, ibuprofen tedavisi kesilmelidir.
Böbrekler üzerindeki etkiler:
Dehidrate olmuş hastalarda CALDOLON ile tedaviye başlarken dikkatli olunmalıdır.
NSAİİTarın uzun süre kullanımı papiller nekroz ve diğer böbrek hasarları ile sonuçlanmaktadır. Böbrek toksisitesi, böbrek perfüzyonunun sağlanmasında prostaglandinlerin telafi edici etkinliği olan hastalarda görülmüştür. Bu hastalarda NSAİİ uygulaması prostaglandin oluşumunda doza bağlı bir azalmaya ve ikincil olarak böbrek yetmezliğini hızlandırabilen böbrek kan akımında azalmaya neden olabilir. Böbrek fonksiyonları bozukluğu, kalp yetmezliği ve karaciğer bozukluğu olanlar, diüretik ve ADE inhibitörleri alanlar ve yaşlılarda, bu reaksiyonun gelişme riski daha fazladır.
NSAİİ tedavisinin kesilmesi ile genellikle tedavi öncesi duruma geri dönülmektedir.
İleri böbrek yetmezliği :
Kontrollü klinik çalışmalardan ibuprofenin ilerlemiş böbrek yetmezliği olan hastalarda kullanımına dair herhangi bir bilgi mevcut değildir. Dolayısı ile ileri böbrek yetmezliği olan hastalarda CALDOLON kullanılması önerilmez. Ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda CALDOLON ile tedavi gerekmekteyse, hastanın böbrek fonksiyonları yakından izlenmelidir.
Aseptik Menenjit:
Oral ibuprofen tedavisi gören hastalarda ateş ve koma ile seyreden aseptik menenjit gözlenmiştir. Bu durum daha çok sistemik lupus eritematozis ve ilgili bağ dokusu hastalıkları olan hastalarda görülse de, altta yatan kronik hastalığı olmayan hastalarda da rapor edilmiştir. İbuprofen kullanan bir hastada menenjit belirti ve semptomları gelişirse, bu belirti ve semptomların ibuprofen tedavisi ile ilişkili olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Hematolojik Etkiler:
İbuprofen dahil NSAİİ alan hastalarda anemi gelişebilir. Bu durum, sıvı tutulması, gizli veya aşikar gastrointestinal kan kaybı, veya eritropoez üzerinde tam tanımlanmamış bir etkiden kaynaklanabilir. İbuprofen dahil NSAİİlarla uzun süreli tedavideki hastalarda, anemi veya kan kaybı belirtisi veya semptomu varsa, hemoglobin veya hematokrit değerleri kontrol edilmelidir.
NSAİİlar trombosit agregasyonunu inhibe ederler ve bazı hastalarda kanama süresini uzattıkları gösterilmiştir. Aspirinden farklı olarak, trombosit fonksiyonu üzerine etkileri kantitatif olarak daha az, daha kısa süreli ve geri dönüşümlüdür. Koagülasyon bozukluğu olan veya antikoagülan kullanan hastalar gibi, trombosit fonksiyonundaki değişikliklerden olumsuz etkilenebilecek hastalar dikkatlice izlenmelidir.
İnflamasvonun ve Ateşin maskelenmesi:
Ateşin ve inflamasyonun düşürülmesinde ibuprofenin farmakolojik aktivitesi, bu belirtilerin nonenfeksiyöz ve ağrılı durumların komplikasyonlarının saptanmasındaki tamlayıcı özelliklerini azaltabilir.
Anafılaktoid reaksiyonlar:
Monitörizasyon:
Ciddi gastrointestinal ülserasyonları ve kanamalar belirti ve bulgu olmaksızın da gelişebildiği için doktorlar gastrointestinal kanama belirti ve semptomlarını izlemelidir. Uzun süreli NSAİİ tedavisi gören hastaların tam kan sayımı ve biyokimya testleri periyodik olarak kontrol edilmelidir. Klinik belirti ve semptomlar karaciğer ve böbrek hastalığı gelişimi ile uyumlu ise, sistemik belirtiler meydana geldiyse (eozinofıli, döküntü gibi) veya anormal karaciğer değerleri devam ediyor veya daha da kötüleşiyorsa CALDOLON kullanımı sonlandırılmalıdır.
Antiplatelet ajanlar ve selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSGAİ): Gastrointestinal kanama riskini arttırırlar.
Aminoglikozitler: NSAİİlar aminoglikozitlerin atıhmım azaltabilir.
Kortikosteroidler: NSAİİlar ile kullanıldığında kanama ve gastrointestinal ülsarasyon riski artar. Hastalığın şiddetlenmesi veya böbrek yetmezliğinden kaçınmak için, uzuyan kortikosterid tedavisindeki hastalar, tedavi programlarına ibuprofen eklendiğinde, kortikosteroid tedavilerini aniden kesmek yerine yavaşça azaltmalıdırlar.
Bitkisel ekstreler: Gingko biloba (Japon eriği) NSAİİlerle kullanıldığında kanama riskini arttırabilir.
Siklosporin veya takrolismus: NSAİİlarla kullanıldığında nefrotoksisite riski artar.
Kardiyak glikozidleri: NSAİİlar kalp yetmezliğini şiddetiendirebilir, glomeriler fıltrasyon hızını azaltır ve plazma kalp glikozid seviyelerini arttırır. Kalp glikozidleri ile tedavi edilen hastalarda dikkatli olunmalıdır.
Mifepriston: NSAİİlar mifepristonun etkilerini azaltabileceğinden, mifepriston uygulanmamdan sonraki 8-12 gün boyunca NSAİİlar kullanılmamalıdır.
Kinolon türevi antibiyotikler: Hayvan verileri, NSAİİlann, kinolon antibiyotikleriyle ilişkili konvülsiyon riskini artırabileceğine işaret etmektedir. NSAİİ ve kinolonları birlikte alan hastalarda konvülsiyon gelişme riski artabilir.Etkileşim çalışmalan sadece yetişkinlerde yapılmıştır.
Zidovudin: NSAİİlar zidovudin ile birlikte kullanıldığında hematolojik toksisite riski artar. Eş zamanlı zidovudin ve ibuprofen tedavisi alan HIV (+) hemofili hastalannda hematoma ve hemartroz riskinde artışa dair belirti bulunmaktadır.
Aspirin: İbuprofen ve aspirin birlikte kullanıldıklannda, her ne kadar serbest ibuprofen klerensi değişmese de, ibuprofenin proteinlere bağlanımı azalır, Bu etkileşmenin klinik önemi bilinmemektedir. Bununla beraber, diğer NSAİİlar ile olduğu gibi CALDOLON ve aspirinin birlikte uygulanımı yan etkilerde artışa neden olabileceği için önerilmemektedir.
Varfarin ve Antikoagülanlar
Varfarin ve NSAİİların gastrointestinal kanama üzerine etkileri sinerjiktir. Bu ilaçları beraber kullanan hastalarda gastrointestinal kanama riski, bu ilaçlan tek başına kullanan hastalara göre daha yüksektir, (bkz. 4.4 Özel kullanım uyarılan ve önlemler). NSAİİlann varfarin ile birlikte kullanımı ciddi bazen ölümcül kanama ile ilişkilendirilmiştir. Bu etkileşimin mekanizması bilinmemektedir ancak NSAİİ kullanımın uyardığı gastrointestinal ülserasyon veya varfarinin antikoagülan etkisi ile trombosit fonksiyonun inhibisyonuna NSAİİcın arttıncı etkisinin bu duruma neden olabileceği düşünülmektedir.
Tiklodipin, klapidogrel: NSAİİler, trombosit fonksiyonunun inhibisyonundan dolayı klapidogrel, tiklodipin ile kombinasyon halinde kullanılmamalıdır
Metotreksat
NSAİİlann tavşan böbrek kesitlerinde metotreksat birikmesini yarışmalı olarak inhibe ettiği bildirilmiştir. Bu durum, NSAİİlann metotreksat toksisitesini arttırabileceğini göstermektedir. Metotreksat ve NSAİİlar birlikte kullanıldıklarında dikkatli olunmalıdır.
H2 Antagonistleri
İnsan gönüllülerde yapılan çalışmalarda, simetidin veya ranitidinin ibuprofen ile birlikte uygulanımı ibuprofen serum konsantrasyonları üzerine önemli bir etki oluşturmamıştır.
ADE İnhibitörleri ve Diüretikler
Anti-hipertansifler (ADE inhibitörleri, anjiyötensin reseptör blokerleri, beta-blokerler, diüretikler ve pulmoner hipertansiyonda kullanılan ilaçlar (endotelin reseptör antagonistleri, bosentan)): NSAİİler, antihipertansif etkiyi azaltabilir. Seçici COX-2 inhibitörleri dahil olmak üzere NSAİİler ile aynı zamanda ADE inhibitörleri ve anjiyotensin-II antagonistleri uygulandığında, böbrek yetmezliği olan hastalarda (örn. dehidrate veya yaşlı hastalar) genellikle reversibl olmak üzere akut böbrek yetmezliği için artan bir risk söz konusudur. Bu nedenle özellikle yaşlı hastalar olmak üzere böbrek yetmezliği olan hastalara bu kombinasyon dikkatle uygulanmalıdır. Kombinasyon tedavisi başladıktan sonra ve tedavi sırasında düzenli aralıklarla hastalar yeterli şekilde hidrate edilmeli ve böbrek fonksiyonu kontrol edilmelidir.
Diüretikler (tiyazid, tiyazid benzeri diüretikler ve kıvrım diüretikleri) aynen, NSAİİlerin nefrotoksisite riskini arttırabilir. NSAİİler, muhtemelen prostaglandin sentezinin inhibisyonundan dolayı furosemid ve bumetanidin diüretik etkisini giderebilmektedir. Ayrıca tiyazidlerin antihipertansif etkisini de azaltabilmektedir.
Kaptopril: Deneysel çalışmalar, ibuprofenin, kaptoprilin sodyum atılımına olan etkisine ters yönde etki ettiğini göstermektedir.
Lityum:
NSAİİler, plazma lityum seviyesinde yükselme ve böbrek lityum klerensinde azalmaya neden olurlar. Ortalama minimum lityum konsantrasyonu %15 artar ve lityum böbrek klerensi %20 azalır. Bu etki, NSAİİlann böbrek prostaglandin sentezini inhibe etmeleri ile ilişkilendirilmiştir. Bu sebeple, NSAİİlar ve lityum birlikte kullanıldıklarında hastalar lityum toksisitesi belirtileri için izlenmelidir.
Alkol: Kanama gibi önemli gastrointestinal yan etki riskleri artabileceğinden dolayı ibuprofen ve alkolün birlikte kullanımından kaçınılmalıdır.
Sülfonilüre: NSAİİler sülfonilüre grubu ilaçların etkilerini potansiyalize edebilirler. Süfonilüre tedavisi görmekte olan hastalarda ibuprofen kullanımı ile çok seyrek hipoglisemi rapor edilmiştir.
10
Selektif serotonin geri-alım inhibitörleri, SSRI (öm: paroksetin, fluoksetin, sertralin): SSRITer ve NSAİİlerin her ikisi de, örneğin gastrointestinal kanaldan kaynaklanan, kanama riskinde artışa neden olmaktadır. Bu risk kombinasyon tedavi durumunda artmaktadır. Söz konusu mekanizma muhtemelen, serotonin trombositlerdeki geri alımın azalması ile ilişkilendirilebilir.
Kolestiramin: İbuprofen ile kolestiraminin eşzamanlı uygulaması, ibuprofen absorpsiyonunu geciktirmekte ve azaltmaktadır (% 25 oranında). Bu ilaçlar en az 2 saat arayla alınmalıdır.
Takrolimus: NSAİİTer tarkrolimus ile beraber verildiğinde nefrotoksisite riskinde olası bir artış beklenebilir. Prostasiklinin böbrekteki azalan senezinden dolayı, NSAİİTer ve takrolimusun eşzamanlı uygulamasının artan nefrotoksisite riskine neden olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle, böbrek fonksiyonu kombinasyon tedavisi durumunda yakın şekilde izlenmelidir.
Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: C (3. trimesterde Ddir)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Gebe kalmayı düşünen kadınlarda veya gebeliğinin birinci veya ikinci trimestrinde olan kadınlarda ibuprofen kullanılması durumunda, uygulanacak dozun mümkün olduğunca düşük ve tedavi süresinin mümkün olduğunca kısa tutulması gerekmektedir.
Gebelik dönemi
Prostoglandin sentezinin inhibisyonu, gebeliği ve/veya embriyo/fetal gelişimi olumsuz etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen veriler, gebeliğin erken döneminde prostaglandin sentez inhibitörü kullanımından sonra düşük ve kardiyak malformasyon gastroşizis riskinde bir artışı göstermektedir. Kardiyovasküler malformasyonun mutlak riski %1den daha düşük düzeylerden yaklaşık olarak %1,5e yükselmiştir. Riskin tedavi dozu ve süresi ile yükseldiğine inanılmaktadır. Hayvanlarda, prostaglandin sentez inhibitörü uygulanmasının pre ve post-implantasyon kayıplarında artış ve embriyo/fetal ölümlerle sonuçlandığı gösterilmiştir. Ayrıca, organogenez döneminde prostaglandin sentez inhibitörü verilen hayvanlarda kardiyovasküler malformasyonlar da dahil olmak üzere çeşitli malformasyonların sıklığında artışlar bildirilmiştir. Gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde, kesin olarak gerekli olmadıkça ibuprofen verilmemelidir. CALDOLON, gebe kalmaya çalışan veya gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde bulunan bir kadına verilirse, doz mümkün olduğu kadar düşük ve tedavi süresi mümkün olduğu kadar kısa tutulmalıdır.
Üçüncü trimester esnasında bütün prostaglandin sentez inhibitörleri fetüsü aşağıdakilere maruz bırakabilir:
- Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriozusun erken kapanması ve pulmoner hipertansiyon),
- Oligohidramniyoz ile birlikte böbrek yetmezliğine ilerleyebilecek böbrek disfonksiyonu
Anne ve yenidoğanda gebeliğin sonunda aşağıdakilere neden olabilir:
- Kanama zamanında uzama
- Doğumun gecikmesine ve uzun süremesine neden olan uterus kontraksiyonlannın inhibisyonu
Sonuç olarak, CALDOLON gebeliğin son trimesterinde kontrendikedir.
Laktasyon dönemi
Bu ilacın anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Birçok ilacın anne sütüne geçmesi ve emzirilen bebek için olası ciddi advers etki potansiyeli nedeniyle, ilacın anne için önemi dikkate alınarak emzirmenin ya da ilacın kesilmesine karar verilmelidir.
Üreme yeteneği / Fertilite
Rapor edilen istenmeyen etkiler aşağıdaki sıklık derecesine göre listelenmiştir:
Çok yaygın (>1/10), Yaygın (>1/100 ile < 1/10), Yaygın olmayan (>1/1.000 ile < 1/100), Seyrek (>1/10.000 ile < 1/1.000), Çok Seyrek (<1/10.000) ve bilinmeyen (mevcut veri ile sıklığı hesaplanamayan).___
Sistem Organ Sınıfı |
Sıklık |
İstenmeyen Etki |
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar |
Yaygın |
Rinit |
Seyrek |
Aseptik menenjit (özellikle sistemik lupus eritematozus ve karma bağ dokusu hastalığı gibi otoimmün hastalığı olan hastalarda) boyun sertliği, baş ağrısı, bulantı, kusma, ateş, yön duygusunu yitirme gibi semptomlarla birlikte |
|
Kan ve lenf sistemi hastalıkları |
Yaygın |
Anemi; kanama, hemoglobin düşüşü, hipokalemi, hipoproteinemi, nötropeni, kanda üre artışı, hipernatremi, ezonofıli, hipoalbuminemi, LDH artışı, trombositemi, yarada kanama |
Yaygın Olmayan |
Lökopeni, trombositopeni, agranülositoz, aplastik anemi ve hemolitik anemi |
|
Bağışıklık sistemi hastalıkları |
Seyrek |
Anaflaktik reaksiyon |
Psikiyatrik hastalıklar |
Yaygın |
İnsomnia, anksiyete |
Seyrek |
Depresyon, konfüzyonal durum, halüsinasyon |
|
Sinir sistemi hastalıkları |
Çok yaygın |
Baş ağrısı |
Yaygın |
Baş dönmesi |
|
Yaygın Olmayan |
Parestezi, somnolans |
|
Seyrek |
Optik nevrit |
|
Göz hastalıkları |
Yaygın Olmayan |
Görme bozukluğu |
Seyrek |
Toksik optik nöropati |
|
Kulak ve iç kulak hastalıkları |
Yaygın Olmayan |
Duyma bozukluğu |
Seyrek |
Tinnitus, vertigo |
|
Vasküler hastalıkları |
Yaygın |
Hipertansiyon, hipotansiyon |
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar |
Yaygın |
Öksürük, bakteriyel pnömoni |
Yaygın Olmayan |
Astım, bronkospazm, dispne |
|
Gastrointestinal Sistem hastalıkları |
Çok yaygın |
Mide bulantısı, kusma, flatulans, diyare |
Yaygın |
Dispepsi, konstipasyon, melana, hematemez, gastrointestinal hemoraj i |
|
Yaygın olmayan |
Gastrit, duodenal ülser, gastrik ülser, oral ülserasyon, gastrointestinal perforasyon |
Çok seyrek |
Pankreatit |
|
Bilinmeyen |
Kolit ve Chron hastalığı |
|
Hepato-biliyer hastalıklar |
Yaygın olmayan |
Hepatit, sarılık, hepatik fonksiyon bozukluğu |
Seyrek |
Hepatik hasar |
|
Çok seyrek |
Hepatik yetmezlik |
|
Deri ve deri altı doku hastalıkları |
Yaygın |
Döküntü |
Yaygın olmayan |
Ürtiker, purpura, anjiyoödem, ışığa duyarlı reaksiyon |
|
Seyrek |
Steven-Johnson sendromu dahil büllöz deri iltihabı, toksik epidermal nekroliz ve eritema multiforme |
|
Böbrek ve idrar hastalıkları |
Yaygın |
Üriner retensiyon |
Yaygın olmayan |
Tubulo interstisyel nefrit, nefrotik sendrom ve renal yetmezlik |
|
Diğer |
Yaygın |
Abdominal ağrı, periferik ödem, yorgunluk |
Yetişkinlerde oral ibuprofene bağlı doz aşımı sonrası oluşan belirti ve semptomlar, karın ağrısı, bulantı, kusma, uyuşukluk ve sersemliktir. CALDOLON ile doz aşımının tedavisi için özel bir önlem bulunmamaktadır. İbuprofenin bilinen bir antidotu yoktur. Doz aşımı durumunda Caldolonun kesilmesi ve bir sağlık merkezine başvurulması gerekir.
Farmakoterapötik grup: Antiinflamatuvar ve antiromatizmal ürünler (non-steroid)
ATC kodu: M01AE01
Diğer NSAİİler gibi ibuprofenin de etki mekanizması tam olarak anlaşılamamışsa da, prostaglandin sentezi inhibisyonu ile ilişkili olabililir. İbuprofen antiinflamatuar, analjezik ve antipiretik etkiye sahiptir.
İbuprofenin farmakokinetik parametrelerini gösteren gönüllüler ile yapılmış çalışmasına ait veriler aşağıdaki tabloda sunulmuştur.
İntravenöz ibuprofenin farmakokinetik parametreleri |
||
400 mg* Caldolon Ortalama (%CV) |
800 mg* Caldolon Ortalama (%CV) |
|
Hasta sayısı |
12 |
12 |
AUC (mcg.sa/ml) |
109.3 (26.4) |
192.8 (18.5) |
Cmax (mcg/mL) |
39.2 (15.5) |
72.6 (13.2) |
KEL (1/sa) |
0.32 (17.9) |
0.29 (12.8) |
Tl/2 (sa) |
2.22 (20.1) |
2.44 (12.9) |
AUC = Eğri altında kalan alan
Cmax = Pik plazma konsantrasyonu
CV = Varyasyon katsayısı
KEL = Birinci derece eliminasyon hız sabiti
Tl/2 = Eliminasyon yan ömrü
*= 60 dak. infüzyon süresi
Emilim:
CALDOLON uygulama yeri nedeniyle (intravenöz) direkt kana karışır.
Dağılım:
Bir çok NSAİİ gibi ibuprofen; plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanır (20 mcg/mLde >%99 bağlanma). Protein bağlanması doyurulabilirdir ve > 20 mcg/mL konsantrasyonlarda bağlanma doğrusal değildir. Oral dozlama verilerine göre, ibuprofen dağılım hacmi yaş ve ateşe bağlı olarak değişebilmektedir.
Bivotransformasvon
İbuprofenin yaklaşık %90ı iki asıl metabolite (metabolit A ve metabolit B) metabolize olur. Bu metaboliti erin antiinflamatuvar ve analjezik etkileri bulunmamaktadır.
Metabolit A : (+) 2-4-(2 hidroksi-2-metilpropilfenil) propiyonik asit Metabolit B: (+) 2-4-(2 karboksipropilfenil) propiyonik asit Eliminasyon:
İbuprofen atılımında asıl yol böbreklerdir. 500 mglık oral doz uygulamasını takiben 24 saat içerisinde ibuprofenin %95i idrarla atılır: % 35i metabolit A (%15 serbest, %20 konjugat), % 51 i metabolit B (%42 serbest, %9 konjuge), %9 ibuprofen (%1 serbest, %8 konjuge). Doğrusallık/doğrusal olmayan durum:
>20 mcg/mL konsantrasyonlarda plazma proteinlerine bağlanımı doğrusal değildir.
Klinik Çalışmalar
Analjezik (Ağrı)
Akut ağrıda ibuprofenin etkisi iki çok merkezli, randomize, çift kör, plasebo kontrollü çalışmada değerlendirilmiştir.
Abdominal histeroktemi geçirmiş bayanlarla yapılan çalışmada, 319 hasta rastgele seçilmiştir ve her 6 saatte bir uygulanan (operasyon sırasında başlatılan) 800 mg İbuprofen yada plasebo ile tedavi edilmişlerdir, gerektiğinde morfin uygulanmıştır. İbuprofen uygulanan hastalarda plasebo uygulananlara göre (47 mg ve 56 mg, sırasıyla) 24 saatlik uygulama içinde istatistiksel olarak önemli derecede morfin ihtiyacının azaldığı etkinlik verisi olarak elde edilmiştir. Bu bulgunun klinik olarak uygunluğu; ibuprofen ile 24 saatten fazla tedavi edilen hastalardaki ağrı yoğunluğunda azalma olmasıyla desteklenmiştir.
Abdominal ya da ortopedik ameliyat geçirmiş hastalarla yapılan çalışmada, 406 hasta (87 erkek, 319 bayan) randomize edilerek her 6 saatte bir uygulanan ibuprofen 400 mg, ibuprofen 800 mg, ya da plasebo verilmiştir ve gerektiğinde morfin uygulanmıştır. Bu çalışmada etkin tedaviler lehine eğilimler olmasına rağmen, ibuprofen 800 mg yada 400 mg yada plasebo alan hastalar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gösterilememiştir.
Antipiretik (Ateş)
Ateş üzerinde ibuprofenin etkisi iki çok merkezli, çift kör çalışmada değerlendirilmiştir.
Çok merkezli çalışmada, vücut sıcaklığı 38.3 °C veya üzerinde olan hastanede yatan 120 hastaya (88 erkek, 32 kadın) randomize olarak İbuprofen 400mg, 200 mg, 100 mg ya da plasebo, 24 saat içinde 4 saatte bir uygulanmıştır. Her bir ibuprofen dozu, 100 mg, 200 mg, ve 400 mg, plasebo ile karşılaştırıldığında (% 65, % 73, % 77 ve % 32 sırasıyla) 4 saat sonunda istatistiksel olarak önemli derecede vücut sıcaklıklarının düştüğü (< 38.3 °C) görülmüştür. Doz yanıtları aşağıdaki grafıkde gösterilmektedir.
Şekil-1: Hastanede yatan ateşli hasta tedavi grubundaki sıcaklık düşüşü
Zaman (saat)
Metabolik aktivasyon uygulanan veya uygulanmayan AMES testinde ibuprofen mutajenik etki göstermemiştir. Sıçan veya farelerde ibuprofen karsinojenik etki göstermemiştir.
Arginin
Sodyum hidroksit (pH ayarlaması için, gerektiğinde kullanılır)
Hidroklorik asit (pH ayarlaması için, gerektiğinde kullanılır)
Geçimlilik araştırmaları bulunmadığından bu tıbbi ürün diğer tıbbi ürünlerle karıştırılmamalıdır.
Muhtemel geçimsizlikleri önlemek için CALDOLON sadece, %0.9 sodyum klorür çözeltisi, %5 glukoz çözeltisi ile seyreltilmelidir. CALDOLONun her 4 mLsi 100 mlden az olmayan çözeltide seyreltilmelidir.
12 ay
25 °Cnin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
Uygulamadan önce, görsel olarak üründe partikül madde ve renk değişikliği kontrolü yapılmalıdır. Tek seferde kullanılmalıdır.
Kullanılmayan çözelti atılmalıdır.
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ve Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliklerine uygun olarak imha edilmelidir.