CABASER 1 MG 20 TABLET

İlaç Bilgileri
Kabergolin
N04BC06
289,98 TL
8681308011107
Beyaz Reçete
B  

Kısa Ürün Bilgisi

1.   BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI

CABASER® 1 mg çentikli tablet

2.   KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM

Etkin madde:

Kabergolin 1 mg

Laktoz (anhidröz) 75.40 mg

Yardımcı maddeler için 6.1.’e bakınız.

 

3.   FARMASÖTİK FORMU

Oral kullanım için çentikli tablet

CABASER 1 mg çentikli tablet beyaz, oval ve konkavdır. Bir yüzü çentiklidir ve çentikli yüzünün solunda ’7’ sağında ’01’ yazmaktadır.

 

4.1. Terapötik endikasyonlar

CABASER®, Parkinson hastalığının belirti ve bulgularının tedavisinde ergot olmayan bileşikleri tolere edemeyen ya da bu tür bileşikler ile tedavide başarılı olunamayan hastaların ikinci basamak tedavisinde monoterapi olarak veya levodopa/karbidopa ile tedavi altındaki hastalarda ekleme tedavi olarak kullanılır.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

CABASER® , kronik ve uzun süreli tedavi için endikedir.

Yetişkinler ve geriyatrik popülasyon:

Dopamin agonistlerinde etkililik ve güvenlilik dengesi açısından optimum dozun en başta bireysel duyarlılığa bağlı olduğu görünmektedir ve bu nedenle optimum doz, derece derece ayarlama yoluyla 1 mg’lık günlük dozlarla başlanarak saptanmalıdır.

Eş zamanlı olarak levodopa alan hastalarda optimum dengeye ulaşıncaya kadar, CABASER® ’in dozu artırılırken levodopanın dozu tedricen azaltılabilir.

Bileşiğin uzun yarılanma ömrü açısından, eğer gerekiyorsa, günlük doz optimum doza ulaşılana kadar (ilk birkaç hafta boyunca) haftalık ya da iki haftalık aralarla 0.5-1 mg artırılabilir.

Önerilen terapötik doz; Levodopa/periferik dekarboksilaz inhibitör ile ekleme tedavi veya

®

monoterapi olarak uygulandığında günde maksimum 3 mg’dır. CABASER günde bir defa tek doz olarak verilmelidir.

Uygulama şekli:

CABASER® oral yolla kullanılır. Dopamineıjik ajanlar yemekle birlikte verildiğinde daha iyi tolere edilebildiklerinden, CABASER® ’in tercihen yemekle birlikte alınması önerilmektedir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

Böbrek yetmezliğinin kabergolin kinetiği üzerine etkisi olmadığı gösterilmiş olsa da şiddetli karaciğer yetmezliği, yüksek eğri altı alanı (EAA) ile ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle şiddetli karaciğer yetmezliği olan hastalarda daha düşük dozlarda CABASER® kullanılması düşünülmelidir (Bkz. Bölüm 4.4).

Pediyatrik popülasyon:

4.3. Kontrendikasyonlar

Kabergolin, formülde bulunan diğer maddelere ya da ergot alkaloidlerine karşı aşırı duyarlılık durumlarında kontrendikedir.

Geçmişinde pulmoner, retroperitonal, perikardiyal fibrotik hastalık hikayesi, herhangi bir kalp kapakçığında valvülopatiye ait anatomik veriler (örneğin ekokardiyografide kapakçıkta kalınlaşma, kapakçık restriksiyonu, kapakçıkta karma restriksiyon-stenoz)

Tedavi öncesi ekokardiyografi ile belirlenmiş kardiyak valvülopati

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Fibrozis/kardiyak valvülopati ve olası ilişkili klinik fenomen: Kabergolin gibi serotonin 5HT2B reseptöründe agonist aktivite gösteren ergo türevlerinin uzun süreli kullanımının ardından plörit, plevral efüzyon, plevral fibrozis, pulmoner fibrozis, perikardit, perikardiyal efüzyon, bir veya birden fazla valvüler (aortal, mitral ve triküspit) tutulumu içeren kardiyak valvülopati gibi fibrotik ve serosal inflamatuvar bozukluklar veya retroperitoniyal fibrozis meydana gelmiştir.

Plevral efüzyon/fibrozisle ilişkili olarak aynı zamanda eritrosit sedimantasyon hızında (ESR) anormal bir artış da görülmektedir. Eğer ESR değerlerinde başka bir morbiditeye atfedilemeyen bir artış mevcutsa, bir akciğer grafisi çekilmesi önerilir.

Serum kreatinin ölçümleri, fibrotik bozuklukların tanısında yararlı olabilir.

Valvülopati, kümülatif dozlarla ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle, hastalar en düşük etkili doz ile tedavi edilmelidir. Her vizitte, hastanın kabergolin tedavisine devamının uygunluğu için, kabergolin tedavisinin risk-yarar profili yeniden değerlendirilmelidir. Günlük tedavi dozu 3 mg’ın üzerine çıktığı taktirde fibrozis riski artmaktadır.

Parkinson hastaları arasında yapılan ve birden fazla Avrupa ülkesinin dahil edildiği geniş çaplı, retrospektif bir kohort çalışmasının sonuçları, ilk tedavisine levodopa ile başlanmış hastalarla karşılaştırıldığında pergolid tedavisinden kabergolin tedavisine geçen Parkinson hastalarının, hiç pergolid kullanmadan, tedavisine kabergolinle başlanmış hastalara göre daha yüksek kalp kapakçığı regürjitasyonu riski taşıdığını göstermiştir (Bkz. Bölüm 4.8 ve 5.1).

Tedaviye başlamadan önce:

Kabergolin ile tedaviye başlamadan önce hastalar potansiyel asemptomatik valvüler hastalık olasılığını saptamak için, ekokardiyografi de dahil olmak üzere, kardiyovasküler değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Eritrosit sedimantasyon hızının veya diğer enflamasyon göstergelerinin, akciğer fonksiyonu/akciğer grafisi ve böbrek fonksiyonlarının tedaviye başlamadan önce değerlendirilmesi uygun olacaktır.

Valvüler regürjitasyonu olan hastalarda, kabergolin tedavisinin altta yatan hastalığı kötüleştirip kötüleştirmeyeceği bilinmemektedir. Eğer fibrotik valvüler hastalık tespit edilirse, hasta kabergolinle tedavi edilmemelidir (Bkz. Bölüm 4.3).

Tedavi sırasında:

Fibrotik bozukluklar sinsi başlangıçlı olabilir ve hastalar fibrotik belirtilerin gelişimi yönünden düzenli olarak izlenmelidir.

Bu nedenle tedavi boyunca aşağıdaki belirti ve semptomlara dikkat edilmelidir:

• Göğüs ağrısı, inatçı öksürük, dispne, nefes darlığı gibi plevro-pulmoner hastalıklar

• Olası retroperitonal fibrozis göstergesi olabilen abdominal kitleler veya hassasiyet; bel/yanlarda ağrı ve bacaklarda ödem ile seyreden böbrek yetmezliği veya üreteral/abdominal vasküler obstrüksiyon.

• Kalp yetmezliği; valvüler ve perikardiyal fibrozis vakaları, çoğunlukla belirtilerini kalp yetmezliği olarak göstermişlerdir. Bu nedenle bu semptomlar gözlendiği taktirde, valvüler fibrozis (ve konstriktif perikardit) ihtimali bertaraf edilmelidir.

Valvüler hastalık veya fibrotik bozuklukların gelişmesi yönünden klinik tanısal izlem gereklidir. Tedavi başlangıcından sonra ilk ekokardiyografi 3-6 ay içinde ve devamında bulgu ve belirtilerin klinik değerlendirmesi göz önünde bulundurularak 6-12 ayda bir yapılmalıdır.

Eğer ekokardiyografi yeni veya kötüleşen valvüler regürjitasyon, valvüler restriksiyon veya valvüler kapak yapraklarında kalınlaşma (Bkz. Bölüm 4.3) durumunu ortaya çıkardıysa kabergolin kullanımına son verilmelidir.

Klinik izlem ihtiyacı (örneğin kardiyak oskültasyonu da içeren, fizik muayene, akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi (BT)) bireysel olarak değerlendirilmelidir.

Eritrosit sedimantasyon hızı ve serum kreatinin ölçümü gibi diğer uygun araştırmalar fibrotik bozukluk tanısını desteklemek için gerektiği taktirde yapılmalıdır.

Somnolans / Ani uykuya dalma: Kabergolinin, özellikle de Parkinson hastalığı olan kişilerde, somnolans ve ani uykuya dalma dönemleri ile ilişkili olduğu görülmüştür.

Çok ender olmak üzere, bazen hasta farkında olmadan ya da herhangi bir ön uyarı olmaksızın, normal günlük etkinlikleri yürütürken ani uykuya dalmalar rapor edilmiştir. Kabergolin tedavisi almakta olan hastalara bu olasılıklarla ilgili bilgi verilmeli ve hastalar araç ya da makine kullanırken yeterince dikkatli olmaları yolunda uyarılmalıdırlar. Somnolans ve/veya ani uykuya dalmalar ile karşılaşmış olan hastalar araç ve makine kullanmaktan kaçınmalıdırlar. Dozu azaltma ya da tedaviyi sonlandırma olasılığı göz önüne alınabilir.

Karaciğer yetmezliği: Kabergolinin farmakokinetik parametreleri böbrek yetmezliği olan hastalarda varyasyonlar sergilemezken, ciddi karaciğer yetmezliği olgularında (Child-Pugh,skoru > 10, maksimum skor 12) EAA değerinin arttığı gözlenmiştir. Bu nedenle ciddi karaciğer yetmezliği olan Parkinson hastalarında doz ayarlaması yapılmalıdır.

Psikiyatrik: Kabergolin de dahil olmak üzere dopamin agonistleri ile tedavi gören hastalarda patolojik düzeyde kumar oynama, libido artışı ve hiperseksüalite bildirilmiştir. Bu durumlar genellikle dozun azaltılması veya tedavinin sonlandırılması ile geri dönüşümlü olmuştur.

Genel: Diğer ergot türevlerinde olduğu gibi; ciddi kardiyovasküler hastalığı, Raynaud sendromu, peptik ülseri ya da gastrointestinal kanaması olan veya ciddi, psikotik bozukluk hikayesi olan kişilerde kabergolin dikkatle kullanılmalıdır.

Postural hipotansiyon: Kabergolin kullanımından sonra, özellikle ilk günlerde postural hipotansiyon görülebilir. Bu nedenle, kabergolin kan basıncını azalttığı bilinen diğer ilaçlarla birlikte verildiğinde özellikle dikkatli olunmalıdır.

Halen alkolün ilacın tolere edilebilirliği üzerindeki etkileri bilinmemektedir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

®

CABASER® dopamin reseptörlerinin doğrudan stimulasyonu ile terapötik etki gösterdiğinden ve dopamin antagonisti etkiye sahip ilaçlar (fenotiazinler, butirofenonlar, tioksantenler, metoklopramit gibi) CABASER®’in terapötik etkisini azaltabileceğinden, kabergolin bu ilaçlar ile birlikte kullanılmamalıdır.

Ayrıca diğer ergot türevleriyle benzer şekilde, sistemik biyoyararlanımda ve dolayısıyla advers

®

etkilerde artış olacağı düşünülerek CABASER ile birlikte makrolid grubu antibiyotikler

(örneğin: eritromisin) verilmemelidir.

®

CABASER ve diğer ergot alkoloidleri arasında olası etkileşimlere ilişkin bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle kabergolin ile uzun süreli tedavi sırasında bu ilaçların birlikte kullanımı tavsiye edilmemektedir.

®

CABASER ’in diğer ilaçlarla, özellikle de dopamin agonisti olmayan diğer Parkinson ilaçlarıyla eşzamanlı kullanımı, tolere edilebilirliğini ve etkililiğini değiştirecek etkileşimlere yol açmıyor gibi görünmektedir.

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye

Gebelik kategorisi:B

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Şimdiye kadar kabergolin ile yapılan klinik çalışmalarda, hiperprolaktinemi sorunları için tedavi edilen kadınların tedavileri sırasında 100’den fazla gebelik izlenmiştir. Genel olarak ilaç konsepsiyondan sonraki ilk 8 hafta boyunca alınmaya devam edilmiştir. Şimdiye kadar değerlendirilebilen gebelikler arasından %85’i canlı doğumla sonuçlanırken, yaklaşık %10’unda spontan düşük görülmüştür.

Ayrıca, terapötik düşükle sonlanan üç konjenital anomali olgusu (Down sendromu, hidrosefali, alt ekstremitelerde malformasyon) ve canlı doğumlar arasında üç minör anomali olgusu görülmüştür. Bu insidanslar normal popülasyonunkilerle ve ovülasyon indükleyebilen ilaçlarla tedavi edilen kadınlardakilerle kıyaslanabilir düzeydedir. Yukarıdaki verilere dayanılarak, kabergolin kullanımının düşük, prematüre doğum, çoklu gebelik ya da konjenital anomali sayılarında bir artışla ilişkisi olduğu görünmemektedir.

Bununla birlikte, hala mevcut klinik deneyim sınırlı olduğundan, bir güvenlik önlemi olarak, gebe kalmak isteyen kadınlar fetüsün ilaca maruz kalma olasılığına engel olmak için kabergolin tedavilerini en azından bir ay öncesinden kesmelidirler.

Gebelik dönemi

Kabergolin sıçanlarda plasenta bariyerini geçebilir; halen bunun insanlarda da gerçekleşip gerçekleşmediği bilinmemektedir.

Eğer tedavi seyri sırasında gebelik ortaya çıkarsa, hastanın gebe olduğu öğrenilir öğrenilmez tedavi kesilmelidir.

Laktasyon dönemi

Sıçanlarda kabergolin ve/veya türevleri anne sütüne geçer. İnsanlarda laktasyonun kabergolinin dopamin agonisti etkisine bağlı olarak inhibe edildiği/baskılandığı tahmin edilmektedir. İlacın anne sütüne geçip geçmediğine dair bir bilgi mevcut olmadığından, CABASER® tedavisi gören kadınların emzirmemeleri tavsiye edilmelidir. Bu durum, ilaçla tedavinin laktasyonu inhibe etmediği ya da baskılamadığı olgularda da geçerlidir.

Üreme yeteneği/Fertilite

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

4.8. İstenmeyen etkiler

Kabergolin başdönmesine neden olabilir. Kabergolinin bazı durumlarda aşırı gündüz uykusu ve aniden uykuya dalma vakaları ile bağlantılı olduğu görülmüştür.

Adjuvan Levodopa Tedavisi Alan Hastalar

Klinik çalışmalar sırasında L-Dopa ile birlikte kabergolin tedavisi uygulanan yaklaşık 1070 hastanın %74’ünde en az bir advers etki görülmüştür. Görülen bu etkiler, genellikle geçici ve hafif ile orta şiddetli olmuştur. Az sayıda vakada ilacın kesilmesi gerekmiştir.

Her bir sistem organ sınıfı için advers etkiler, aşağıdaki kurallar kullanılarak, en sık görülen reaksiyonlar başta gelmek üzere sıklık derecesini belirten başlıklar altında sıralanmaktadır.

Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (>1/1000 ila < 1/100); seyrek (>1/10000 ila < 1/1000); çok seyrek (< 1/10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Sinir sistemi bozuklukları

Çok yaygın: Diskinezi, hiperkinezi, halüsinasyon ve konfüzyon
Kardiyak bozukluklar

Çok yaygın: Baş dönmesi ve postural hipotansiyon, kardiyak valvülopati (regürjitasyon dahil) ve ilgili bozukluklar (perikardit ve perikardiyal efüzyon)

Vasküler bozukluklar

Çok Yaygın: Periferik ödem

Yaygın: Anjina

Yaygın olmayan: Eritromelalji

Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal bozukluklar

Çok yaygın: Solunum sistemi ile ilişkili durumlar

Yaygın: Plevral efüzyon, pulmoner fibrozis, plörit, plevral fibrozis

Gastrointestinal bozukluklar

Çok yaygın: Bulantı, kusma, dispepsi ve gastrit.

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıkları

Yaygın: Retroperitonel fibrozis

Yeni Tanı Konmuş Parkinson Hastaları

Klinik çalışmalar sırasında, yeni tanı konulmuş olan yaklaşık 200 Parkinson hastasında kabergolin kullanılmış ve hastaların %79’unda en az bir advers etki gözlenmiştir. Görülen bu etkiler genellikle geçici ve hafif ile orta şiddetli olmuştur.

Her bir sistem organ sınıfı için advers etkiler, aşağıdaki kurallar kullanılarak, en sık görülen reaksiyonlar başta gelmek üzere sıklık derecesini belirten başlıklar altında sıralanmaktadır.

Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (>1/1000 ila < 1/100); seyrek (>1/10000 ila < 1/1000); çok seyrek (< 1/10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Sinir sistemi bozuklukları

Çok yaygın: Uyku bozukluğu Yaygın: Diskinezi ve halüsinasyon.

Gastrointestinal bozukluklar

Çok yaygın: Bulantı, kusma, dispepsi, gastrit ve kabızlık.
Kardiyak bozukluklar

Çok yaygın: Baş dönmesi ve/veya postural hipotansiyon.

Vasküler bozukluklar

Çok yaygın: Periferik ödem.

Her iki hasta popülasyonunda da, azınlıkta kalan bir hasta grubunda klinikle uyumlu, ağırlıklı ortostatik olmak üzere, kan basıncı düşmesi gözlenmiştir. Bu etkinin tedavinin ilk haftasında daha bariz olduğu bulunmuştur. Kabergolin tedavisi sırasında kalp atım hızı veya EKG traselerinde tutarlı değişimler gözlenmemiştir.

Kabergolin ile uzun dönemli tedavi sırasında rutin laboratuvar testlerinde değişiklik görülen olgular nadir olarak rapor edilmiştir.

Pazarlama sonrası deneyim:

Kabergolin ile ilişkili olarak, agresyon, alopesi, asteni, kan kreatinin fosfokinaz artışı, delüzyon, dispne, ödem, bitkinlik, fibrozis, baş ağrısı, hepatik fonksiyon anormallikleri, aşırı duyarlılık reaksiyonu, hiperseksüalite, libido artışı, anormal karaciğer fonksiyon testleri, patolojik düzeyde kumar oynama, psikotik bozukluk, döküntü, solunum bozukluğu, solunum yetmezliği somnolans, ani uykuya dalmalar, senkop ve valvülopati bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.4 -Fibrozis/Kardiyak valvülopati, Somnolans/Ani Uykuya Dalma, Psikiyatrik, bölüm 4.7).

Asemptomatik valvüler regürjitasyon prevalansı non-ergot türevleri ile ortaya çıkandan anlamlı derecede daha yüksektir (Bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4).

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Hayvanlarda yürütülen akut toksisite çalışmaları ürünün çok düşük toksisite seviyesinin olduğunu göstermektedir ve bu nedenle farmakolojik etkin dozlarda geniş güvenlilik aralığı vardır. Yüksek dozlarda deney hayvanlarında rastlanan klinik bulgular ve ölüm nedenleri Santral Sinir Sisteminin stimülasyonuna bağlanmıştır.

Önerilen endikasyonlarda, kabergolinin insanlardaki doz aşımı ile ilgili bilgi mevcut değildir. Bununla birlikte dopaminerjik reseptörlerin aşırı stimülasyonuna bağlı bulantı, kusma, gastrik ağrı, hipotansiyon, konfüzyon/psikoz ve halüsinasyonlar gibi semptomlara rastlanabilir.

Tedavi:

Dopamin agonistlerinin emetik özelliklerinin absorbe olmamış ürünün vücuttan atılmasını kolaylaştırması beklenir.

Kan basıncını kontrol altında tutmak için gerek görüldüğünde destekleyici tedavi uygulanmalıdır. İlave olarak, belirgin santral sinir sistemi etkilerine (halüsinasyonlar) karşı dopamin antagonisti ilaçların verilmesi tavsiye edilir.

 

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

5.1. Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grubu: Dopaminerjik ilaçlar

ATC kodu: N04BC06

®

CABASER® Çentikli Tablet’ in etken maddesi olan kabergolin, güçlü ve uzun süreli dopamin D2 reseptör agonisti olarak etki gösteren bir dopaminerjik ergolin türevidir. Sıçanlarda, kabergolinin 3-25 mikrogram/kg oral dozları ve in vitro olarak 45 pg/ml bir konsantrasyonu hipofiz laktotropik hücrelerindeki D2 dopamin reseptörlerine etki ederek prolaktin salgılanmasını azaltır. Serum prolaktin düzeyini düşüren etkili dozdan daha yüksek dozlarda kabergolin, D2 reseptör stimulasyonu yolu ile santral dopaminerjik etki gösterir. Parkinson hastalığı hayvan modellerinde; günde 1-2.5 mg/kg oral doz ile sıçanlarda ve subkutan olarak verilen 0.5-1 mg/kg doz ile maymunlarda motor kayıpta düzelme görülmüştür.

Sağlıklı gönüllülerde, tek doz 0.3-2.5 mg kabergolinin oral kullanılması sonucu serum prolaktin düzeyinde önemli azalma görülmüştür. Etki hemen (uygulamadan sonraki 3 saat içerisinde) ortaya çıkar ve uzun süre (7-28 gün) devam eder. Prolaktin düşürücü etkinin derecesi ve süresi doza bağlıdır.

Kabergolinin terapötik etkisi ile ilişkili olmayan farmakodinamik etkileri, sadece kan basıncını düşürücü etkisi ile ilişkilidir. Tek dozun maksimum hipotansif etkisi genellikle ilaç alındıktan sonraki 6 saat içinde meydana gelir ve kan basıncındaki maksimum azalma ve sıklık doza bağlıdır.

Fibrosiz ve kardiyak valvülopati:

5.2. Farmakokinetik özellikler

Genel özellikler

Kabergolinin farmakokinetiği ve metabolik profili, her iki cinsiyetten sağlıklı gönüllülerde, hiperprolaktinemili kadın hastalarda ve parkinson hastalarında incelenmiştir.

Emilim: Radyoaktif olarak işaretlenmiş bileşik oral yolla verildikten sonra, gastrointestinal kanaldan hızla absorbe olurken, plazmada doruk radyoaktivite değerine 0.5-4 saat arasında ulaşılmıştır. Besinlerin kabergolin absorbsiyonu ve biyoyararlanımı üzerinde bir etki yaratmadığı görülmüştür.

Dağılım: In vitro deneyler, 0.1-10 nanogram/ml konsantrasyonlarda kabergolinin plazma proteinlerine % 41-42 oranında bağlandığını göstermiştir. Eliminasyon yarılanma ömrü esasına göre, kabergolinin tek doz (37 ± 8 pikogram/ml) ve 4 haftalık çoklu doz uygulamasından sonra (101 ± 43 pikogram/ml) ortalama doruk plazma düzeylerinde görülen kararlı duruma 4 hafta sonra ulaşılmaktadır.

Biyotransformasyon: İdrarda bulunan başlıca metabolit 6-allil-8P-karboksi ergolin olup, dozun % 4-6’sı oranındadır. Ayrıca, idrarda dozun % 3’ü kadar 3 metabolit daha tespit edilmiştir. In vitro olarak, metabolitlerin D2 dopamin reseptör agonist etkileri kabergolinden daha zayıf olduğu bulunmuştur. Böbrek yetmezliğinde kabergolin kinetiğinde değişiklik görülmediği halde, ciddi karaciğer yetmezliğinde (Child-Pugh skoru >10, maksimum skor 12) EAA değerinde artış olduğu gösterilmiştir.

Eliminasyon: Değişime uğramamış kabergolinin idrarla düşük düzeyde atılımı, ayrıca radyoaktif olmayan madde ile de saptanmıştır. İdrarla atılım hızına göre belirlenmiş eliminasyon yarılanma ömrü uzundur (sağlıklı gönüllülerde 63-68 saat, hiperprolaktinemi hastalarında 79-115 saat). Uygulamadan on gün sonra 3H-kabergolin/14C-kabergolinin radyoaktif dozunun yaklaşık %18/20’si idrarda, %55/72’si feçeste bulunmuştur. İdrarda bulunan değişmemiş ilaç, dozun % 2-3’ü düzeyindedir.

5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

Bir çok klinik öncesi güvenlilik çalışmalarından elde edilen bulguların hemen hemen hepsi, insan fizyolojisinden farklı spesifik bir hormonal fizyolojiye sahip türlerde (kemirici hayvanlar) uzun süren prolaktin inhibisyonunun veya santral dopaminerjik etkilerin sonucudur.

Kabergolinin klinik öncesi güvenlilik çalışmalarında, kemirici hayvanlar ve maymunlar üzerinde hem sabit bir güvenlilik sınırı tespit edilmiş hem de teratojenite, mutajenite ve karsinojeniteye ait hiçbir etki gözlenmemiştir.

6.   FARMASÖTİK ÖZELLİKLER

6.1. Yardımcı maddelerin listesi

6.2. Geçimsizlikler

Bilinen bir geçimsizlik yoktur.

6.3. Raf ömrü

6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler

6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği

6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller ’Tıbbi atıkların kontrolü yönetmeliği’ ve ’Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü yönetmelikleri’ne uygun olarak imha edilmelidir.

Şişe kapağı içinde bulunan desikan madde çıkarılmamalıdır.

CABASER 1 MG 20 TABLET

Yan Etki Bildir