Kullanma Talimatı | Nedir Ne İçin Kullanılır |
Nasıl Kullanılır | Yan Etkileri |
Eş Değerleri | Dikkat Edilmesi Gerekenler |
Kısa Ürün Bilgisi | Prospektus |
ACCUZIDE® 20 mg/12.5 mg film kaplı tablet
21.664 mg (20 mg kinaprile eşdeğer) 12.500 mg
Etkin madde:
Kinapril hidroklorür Hi drokl orotiy azi d
Laktoz monohidrat
77.196 mg
Yardımcı maddeler için 6.1.e bakınız.
Yardımcı maddeler için 6.1.e bakınız.
Pembe, üçgen, bikonveks, bir tarafı çentikli.
Kombinasyon preparatının kullanılmasının gerekli olduğu esansiyel hipertansiyonda endikedir.
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan monoterapinin yetersiz olduğu durumlarda kombinasyon tedavisi uygulanmalıdır.
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Hipertansiyon tedavisine etkin antihipertansif ilaçlar kullanarak düşük doz monoterapi ile başlanmalıdır. Monoterapinin etkili olmadığı durumlarda ACCUZIDE endikedir. ACCUZIDEin günlük dozu sabahlan bir tablettir. ACCUZIDE İLE KONTROL ALTINA ALINAMAYAN HASTALARDA ACCUZIDE DOZU YÜKSELTİLMEMELİDİR. Gereken durumlarda tedaviye ayrı ayrı ilaçlarla devam edilmelidir. Günlük doz 20 mg kinapril+25 mg hidroklorotiyazidi aşmamalıdır.
Uygulama şekli:
Oral kullanım içindir.
ACCUZIDE aç ya da tok kullanılabilir. Günlük doz bol su ile alınmalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klerensi dakikada 30 mİ nin altında olanlar) ACCUZIDE kullanılmamalıdır.
Orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatin klerensi 30-60 ml/dak.) tedaviye günde 5 mg kinapril ile başlanmalıdır. Bu doz 20 mgı aşmayacak şekilde yükseltilebilir.
Bir diüretiğin de kullanılmasının gerekli olduğu hastalarda hidroklorotiyazid dozu bundan sonra ayarlanabilir. Kan basıncının kontrolüne ACCUZIDE ile devam edilebilir.
Pediyatrik popülasyon:
ACCUZIDEin pediyatrik hastalardaki etkililik ve güvenliliği henüz belirlenmemiştir. Bu nedenle kullanımı tavsiye edilmez.
Geriyatrik popülasyon:
ACCUZIDE aşağıda belirtilen durumlarda kullanılmamalıdır:
Kinapril hidroklorür, tiyazid ve olası çapraz reaksiyonlar nedeniyle sülfonamidlere ve ilacın bileşimindeki herhangi bir maddeye aşırı duyarlılık
Anüri (Hidroklorotiyazid sebebi ile)
Daha önce uygulanmış anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE)-inhibitör tedavisine bağlı anjiyoödem hikayesi olanlarda
Ağır böbrek yetmezliği (serum kreatinini 1.8 mg/lOOmlden yüksek ya da kreatinin klerensi 30 ml/dak.dan az olanlar)
Diyaliz hastaları
Renal arter stenozu (bilateral veya tek böbrek varsa unilateral)
Böbrek naklinden sonra
Hemodinamik açıdan sorun yaratan aort veya mitral kapak stenozu ya da hipertrofik kardiyomiyopati
Dekompanse kalp yetersizliği
Primer hiperaldosteronizm
Ağır karaciğer yetmezliği (hepatik prekoma/koma) ya da primer karaciğer hastalığı
Klinik açıdan önemli elektrolit denge bozukluğu (hiperkalsemi, hiponatremi, hipokalemi)
Çocuklar (yeterli klinik deneyim olmadığından)
Laktasyonda
Gebe, gebe kalmayı planlayan veya uygun doğum kontrol yöntemleri kullanmayan ve çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda kontrendikedir. Kinapril/hidroklorotiyazid gebe kalma yaşında olan kadınlara yalnızca, hastanın gebe kalma olasılığının büyük ölçüde olmaması ve hastanın fetüse olan zarar potansiyeli konusunda bilgilendirilmiş olması koşulu ile uygulanabilir (bkz. Bölüm 4.6).
Aort stenozunda veya çıkım darlığı olanlarda
Kalıtsal/idiyopatik anjiyoödemi olanlarda
Baş ve Boyunda Anjiyoödem:
Anjiyoödem, kinapril alan hastaların %0.1inde bildirilmiştir. Laringeal stridor veya yüz, dil veya glottiste anjiyoödem görüldüğü takdirde, kinapril/hidroklorotiyazid tedavisi derhal kesilmelidir; hasta, kabul görmüş tıbbi bakım yöntemlerine uygun şekilde tedavi edilmeli ve ödem yok olana dek sıkı gözetim altında tutulmalıdır. Şişmenin yüz ve dudaklarla sınırlı kaldığı durumlarda vaka genel olarak tedaviye gerek kalmadan düzelmektedir; semptomların iyileştirilmesinde antihistaminikler yararlı olabilmektedir. Larinksin de tutulum gösterdiği anjiyoödem durumu ölümcül olabilir. Dil, glottis veya larinksin hava yollarının tıkanmasına yol açmaları durumunda subkütan adrenalin (epinefrin) çözeltisi 1:1000 (0.3 ila 0.5 mİ arası) de dahil olmak fakat bununla sınırlı kalmamak kaydıyla, uygun acil durum tedavisi derhal uygulanmalıdır.
ADE inhibitörü tedavisi alan siyah ırktan olan hastaların, siyah ırktan olmayan hastalara oranla daha yüksek bir anjiyoödem görülme sıklığına sahip oldukları bildirilmiştir. Ayrıca kontrollü klinik çalışmalarda, ADE inhibitörlerinin kan basıncı üzerindeki etkisinin siyah ırktan olan hastalarda, siyah ırktan olmayan hastalara oranla daha düşük olduğu da unutulmamalıdır. Kinapril tedavisi sırasında siyah ırktan olan ve siyah ırktan olmayan hastalarda anjiyoödem görülme sıklığı, kinaprilin hipertansiyon tedavisinde etkinliğini değerlendiren iki büyük, açık etiketli klinik çalışmada hesaplanmıştır. 1656 siyah ırktan olan ve 10.583 siyah ırktan olmayan hastanın değerlendirildiği bir çalışmada, anjiyoödemin kinapril tedavisiyle ilgisi olsun veya olmasın görülme sıklığı siyah ırktan olan hastalarda %0.3, siyah ırktan olmayanlarda ise %0.39dur. Bir başka çalışmada (1443 siyah ırktan olan ve 9300 siyah ırktan olmayan hasta), anjiyoödem görülme sıklığı siyah ırktan olan hastalarda %0.55, siyah ırktan olmayanlarda ise %0.17 olarak gerçekleşmiştir.
İntestinal Anjiyoödem:
İntestinal anjiyoödem ADE inhibitörleri ile tedavi edilen hastalarda bildirilmiştir. Bu hastalarda abdominal ağrı, bulantı veya kusma ile birlikte veya bulantı veya kusma olmaksızın görülebilir. Bazı olguların geçmişinde fasyal anjiyoödem öyküsü bulunmayabilir ve C - 1 esteraz düzeyleri normaldir. Anjiyoödem tanısı, bilgisayarlı tomografi (BT görüntüleme) ve ultrason gibi tanı yöntemleri ile veya cerrahi müdahale sırasında konulmuştur ve semptomlar ADE inhibitörü tedavisinin kesilmesi ile geçmiştir. Karın ağrısı olan ve ADE inhibitörü kullanan hastaların ayırıcı tanısına intestinal anjiyoödem de dahil edilmelidir.
ADE inhibitörü tedavisi ile bağlantılı olmayan anjiyoödem hikayesi olan hastaların anjiyoödem riskleri bir ADE inhibitörü alırken artabilir.
Anafilaktik reaksiyonlar:
Desensitizasyon: Himenoptera zehiri ile desensitizasyon tedavisi sırasında ADE inhibitörleri alan hastalar hayatı tehdit edici boyutta anafilaktik reaksiyonlar geçirmişlerdir. Aynı hastalarda, bu reaksiyonlar ADE inhibitörleri geçici olarak kesildiğinde önlenmiş fakat kazara tekrar kullanım sırasında yeniden ortaya çıkmışlardır.
LDL aferezi: Dekstran-sülfat absorpsiyonlu düşük yoğunluklu lipoprotein aferezi uygulanan hastalarda, bir ADE inhibitörü ile birlikte tedavi uygulanması sırasında anafilaktik reaksiyonlar bildirilmiştir. Bu nedenle ADE inhibitörü kullanan hastalarda bu yöntemden kaçınılmalıdır.
Hemodiyaliz: Klinik kanıtlar, belirli yüksek geçirgenlikli membranlar (poliakrilonitril membranlar) kullanılarak hemodiyaliz uygulanan hastaların ADE inhibitörü tedavisiyle birlikte anafilaktik reaksiyonlar geçirme olasılıklarının bulunduğunu göstermiştir. Alternatif antihipertansif ilaçlann kullanımı veya hemodiyaliz için alternatif membranların kullanımı vasıtasıyla bu kombinasyondan kaçınılmalıdır.
Hipotansiyon:
Kinapril/hidroklorotiyazid, genellikle monoterapi olarak kullanılan ilaçtan daha sık olmamak üzere semptomatik hipotansiyona neden olabilir. Semptomatik hipotansiyon kinapril ile tedavi edilen komplike olmayan hipertansif hastalarda nadiren görülmekle birlikte, tuzsuz rejim uygulayan veya diyaliz uygulanmakta olan, diüretiklerle tedavi edilmiş olan hastalar gibi tuz/hacim kaybı olan hastalarda ADE inhibisyon tedavisinin olası bir sonucu olarak meydana gelebilir.
Kinapril/hidroklorotiyazid, diğer antihipertansif ajanlarla birlikte tedavi alan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Kinapril/hidroklorotiyazidin tiyazid bileşeni diğer antihipertansif ilaçlann, özellikle gangliyon veya periferik adrenerjik blokörlerin etkisini artırabilir.
Tiyazid bileşenin antihipertansif etkileri sempatektomi geçirmiş hastalarda artabilir.
Böbrek yetersizliği ile ilişkili olan veya olmayan konjestif kalp yetersizliği bulunan hastalarda, hipertansiyon için ADE inhibitörü tedavisi kan basıncında aşırı düşmeye neden olabilir. Bu durum bu tür hastalarda, oligüri, azotemi ile ve ender durumlarda akut böbrek yetmezliği ve ölümle ilişkili olabilir. Kinapril/hidroklorotiyazid tedavisi yakın tıbbi gözetim altında başlatılmalıdır. Hastalar tedavinin ilk iki haftası boyunca ve dozaj artınldığında yakından izlenmelidir.
Semptomatik hipotansiyon meydana geldiği takdirde, hasta sırt üstü yatırılmalı ve gerekirse, intravenöz yoldan serum fizyolojik verilmelidir. Geçici bir hipotansif yanıt ileride verilecek dozlar için herhangi bir kontrendikasyon teşkil etmemektedir; ancak, bu olay gerçekleştiği takdirde ilacın dozunun azaltılması düşünülmelidir.
N ötropeni/Agranül ositoz:
ADE inhibitörleri komplike olmayan hipertansiyon hastalannda nadiren agranülositoz veya kemik iliği depresyonuna yol açmıştır. Böbrek yetmezliği olan hastalarda özellikle kollajen vasküler hastalık da varsa agranülositoz ve kemik iliği depresyonuna daha sık yol açmaktadır. Kinapril tedavisi sırasında agranülositoz nadiren bildirilmiştir. Diğer ADE inhibitörlerinde olduğu gibi, kollajen vasküler hastalığı ve/veya böbrek hastalığı olan kinapril tedavisi uygulanan hastalarda akyuvar sayısı periyodik olarak değerlendirilmelidir.
Sistemik Lupus Eritematozus:
Tiyazid diüretiklerinin sistemik lupus eritematozusu şiddetlendirdiği veya aktive ettiği rapor edilmiştir.
Fetal/Neonatal Morbidite ve Mortalite: Bkz. Bölüm 4.6 Böbrek Yetmezliği:
Kinapril/hidroklorotiyazid, ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Tiyazidler bu tür hastalarda azotemiyi hızlandırabilir ve tekrarlayan doz etkileri kümülatif olabilir.
Renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini inhibe etmenin bir sonucu olarak, duyarlı hastalarda böbrek işlevlerinde değişiklikler meydana gelmesi beklenebilir. Şiddetli kalp yetmezliği olan ve böbrek fonksiyonlan renin-anjiyotensin-aldosteron sistemine bağlı olan hastalarda, ADE inhibitörleri ile tedavi oligüri ve/veya ilerleyen azotemi ve nadiren de akut böbrek yetmezliği ve/veya ölüme yol açabilir (bkz. Bölüm 4.8).
Kinaprilatın yarılanma ömrü kreatinin klerensi azaldıkça uzar. Kreatinin klerensleri <60 ml/dak olan hastalar ilacın daha düşük başlangıç dozuna ihtiyaç duyar (bkz. Bölüm 4.2). Bu hastalarda doz terapötik yanıta bağlı olarak titre edilerek artırılmalı ve her ne kadar ilk çalışmalar ilacın böbrek fonksiyonlanndaki bozulmayı daha da ileri götürdüğüne işaret etmese de, renal fonksiyonlar yakından takip edilmelidir.
Daha önceden renal vasküler hastalığı olmayan bazı hipertansif hastalarda, özellikle kinapril bir diüretik ile birlikte verildiğinde, kan üre azotunda ve serum kreatininde, genelde minör ve geçici olmak üzere, normalin 1.25 katının üzerinde artışlar meydana gelmiştir (bu artış monoterapi gören hipertansiyon hastalarının %4ünde, kalp yetersizliği olan hastaların %3ünde görülmüştür). Önceden böbrek yetmezliği olan hastalarda bu durumun gerçekleşme olasılığı daha fazladır. Doz azaltımı gerekebilir. Hipertansif hastanın değerlendirilmesi daima böbrek fonksiyonunun değerlendirilmesini de içermelidir (bkz. Bölüm 4.2).
Unilateral veya bilateral renal arter stenozu olan hastalarda yapılan klinik çalışmalarda, ADE inhibitörü tedavisi sonrası bazı hastalarda kan üre azotunda ve serum kreatininde artışlar gözlenmiştir. Bu artışlar neredeyse her zaman ADE inhibitörü ve/veya diüretik tedavisinin kesilmesiyle geri döndürülebilmiştir. Söz konusu hastalarda renal fonksiyonlar tedavinin ilk birkaç haftası boyunca izlenmelidir (bkz. Bölüm 4.8).
Karaciğer Yetmezliği:
Karaciğer yetmezliği veya ilerleyen karaciğer hastalığı olan hastalarda kinapril/hidroklorotiyazid kullanımı sıvı ve elektrolit dengesinde küçük değişikliklere yol açacağından dikkatli olunmalıdır. Kinaprilin kinaprilata metabolizması normalde hepatik esteraza bağlıdır. Kinaprilin deesterifıkasyonunda zayıflama meydana geleceğinden alkolik siroz hastalarında kinaprilat konsantrasyonlan azalma gösterir.
Serum elektrolitlerinin düzensizliği:
Elektrolit dengesizliği ihtimalini saptamak için serum elektrolit değerlendirmesi uygun aralıklarla yapılmalıdır. Diğer ADE inhibitörlerinde olduğu gibi, sadece kinapril ile tedavi gören hastaların serum potasyum seviyeleri yükselebilir. Klinik çalışmalarda, kinapril alan hastaların yaklaşık %2sinde hiperkalemi (serum potasyumu >5.8 mmol/L) görülmüştür. Çoğu vakanın, yükselmiş serum potasyum düzeyleri istisnai değerlerde olup tedaviye devam edilmesine rağmen iyileşmiştir. Hastaların %0. Tinden daha azı hiperkalemiye bağlı tedaviyi bırakmıştır. Hiperkalemi gelişme risk faktörleri böbrek yetmezliği, diyabet ve potasyum tutucu diüretikler, potasyum takviyeleri ve/veya potasyum içeren tuz yerine geçen maddelerin birlikte kullanımını içerir. Diüretik içeren kinapril/hidroklorotiyazid tedavisine potasyum tutucu diüretik ilave edilmesi önerilmez.
Aksine, tiyazid diüretiklerle tedavi hipokalemi, hiponatremi ve hipokloremik alkaloz ile ilişkilendirilmiştir. Bu bozukluklar bazen aşağıdakilerden biri veya birkaçı ile belli olur: ağız kuruluğu, susama, güçsüzlük, letaıji, sersemlik, huzursuzluk, kas ağrısı veya krampları, kas yorgunluğu, hipotansiyon, oligüri, taşikardi, bulantı, konfüzyon, nöbet ve kusma. Hipokalemi, kalbin dijitalin toksik etkilerine yanıtını da hassaslaştırır veya arttırır. Hipokalemi riski en fazla karaciğer sirozu olan hastalarda, hızlı diürezi olan hastalarda, oral olarak yetersiz elektrolit alan hastalarda, ve eşzamanlı olarak kortikosteroidler veya adrenokortikotropik hormon (ACTH) tedavisi alan hastalarda görülür.
Kinapril ve hidroklorotiyazidin serum potasyumu üzerine ters etkileri, çoğu hastada hemen hemen birbirini dengeleyecek ve serum potasyumuna olan net bir etki görülmeyecektir. Diğer hastalarda, bir etki veya diğeri daha baskın olabilir. Elektrolit dengesizliği ihtimalini izlemek için serum elektrolitlerin başlangıç ve periyodik tayinleri uygun aralıklarla yapılmalıdır. Tiyazid tedavisine sekonder klorür eksikliği genellikle hafiftir ve olağanüstü durumlarda (karaciğer hastalığı veya böbrek hastalığında) spesifik tedavi gerektirir.
Dilüsyonel hiponatremi, ödemli hastalarda sıcak havada olabilir; hayatı tehdit eden hiponatreminin olduğu nadir durumlar haricinde tuz alımından ziyade su kısıtlaması uygun tedavidir. Tuz azalmasında tedavi seçeneği uygun bir replasmandır.
Kalsiyum atılımı tiyazidlerle azalır. Uzun süre tiyazid tedavisi gören bir kaç hastada, paratiroid bezde patolojik değişiklikler ile birlikte hiperkalsemi ve hipofosfatemi saptanmıştır. Hiperparatiroidin daha ciddi komplikasyonlan (renal litiyazis, kemik rezorpsiyonu ve peptik ülser) görülmemiştir.
Paratiroid fonksiyon testleri yapılmadan önce tiyazid kesilmelidir.
Tiyazidler magnezyumun üriner atılımını arttırır ve hipomagnezemi oluşabilir (bkz. Bölüm
4.4 ve Bölüm 4.5).
Diğer Metabolik Bozukluklar:
Tiyazid diüretikleri glukoz toleransını azaltmaya ve serum kolesterol, trigliserid ve ürik asit düzeylerini yükseltmeye eğilimlidir. Bu etkiler genellikle önemsizdir, ancak hassasiyet gösteren hastalarda gut veya belirgin diyabeti hızlandırabilir.
Hipoglisemi ve Diyabet:
ADE inhibitörleri insülin veya oral hipoglisemik ajan alan diyabet hastalarında hipoglisemiye yol açmıştır; diyabet hastalarının daha yakından izlenmesi gerekebilir.
Öksürük:
Kinapril de dahil olmak üzere ADE inhibitörlerinin kullanımında öksürük bildirilmiştir. Karakteristik olarak, öksürük non-produktiftir, süreklidir ve tedavinin kesilmesiyle birlikte geçmektedir. ADE inhibitörünün neden olduğu öksürük, öksürük ayırıcı tanısında düşünülmelidir.
Cerrahi/Anestezi:
ADE inhibitörleri kompansatuvar renin salgılanmasına sekonder olarak gelişen anjiyotensin II oluşumunu bloke ettikleri için hastalara büyük cerrahi veya anestezi uygulanırken dikkatli olunmalıdır. Bu durum, hacim artışı ile düzeltilebilecek olan hipotansiyona yol açabilir.
Renin anjiyotensin sisteminin iki yönlü blokajı:
Renin anjiyotensin sisteminin anjiyotensin reseptör blokörleri, ADE inhibitörleri veya aliskiren ile iki yönlü blokajı; monoterapiye kıyasla artmış hipotansiyon, hiperkalemi ve renal fonksiyon değişikliği (akut renal yetmezlik dahil) riskinde artış ile ilişkilidir. Kinapril/hidroklorotiyazid ve renin anjiyotensin sistemini etkileyen diğer ajanları alan hastalarda kan basıncı, renal fonksiyon ve elektrolitler yakından izlenmelidir.
Diyabeti olan hastalarda kinapril/hidroklorotiyazid ile birlikte aliskiren kullanılmamalıdır. Renal bozukluğu olan hastalarda (Glomerüler Filtrasyon Hızı - GFH < 60 ml/dak) kinapril/hidroklorotiyazid ile birlikte aliskiren kullanımından kaçınılmalıdır.
Yardımcı Maddeler:
ACCUZIDE laktoz içermektedir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
Hastalar için Bilgiler:
Gebelik:
Kinapril/hidroklorotiyazid gebe, gebe kalmayı planlayan veya uygun doğum kontrol yöntemleri kullanmayan ve çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda, ilacın potansiyel etkisi olan gelişen fetüse ciddi şekilde zarar veya fetüste fataliteye sebebiyet durumundan dolayı kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3 ve Bölüm 4.4., Fetal/Neonatal Morbidite ve Mortalite).
Anjiyoödem:
ADE inhibitörleri ile, özellikle ilk dozu takiben laringeal ödem de dahil olmak üzere anjiyoödem oluşabilir. Hastalara, anjiyoödem habercisi herhangi bir bulgu veya semptom (yüzde, ekstremitelerde, gözlerde, dudaklarda, dilde şişme; yutkunma veya nefes alma güçlüğü) meydana geldiğinde kinapril uygulamasına derhal son vermeleri ve doktorlarına danışmaları tavsiye edilmelidir.
Hipotansiyon:
Hastalar ACCUZIDE tedavisinin özellikle ilk birkaç gününde meydana gelen baş dönmesini bildirmeleri konusunda uyarılmalıdırlar. Baygınlık olursa, doktoruna başvurana kadar ilacı almamaları hastalara söylenmelidir.
Bütün hastalar, yetersiz sıvı alımı, aşırı terleme veya dehidratasyonun sıvı hacminde azalmaya bağlı kan basıncında aşırı bir düşmeye neden olabileceği konusunda uyarılmalıdır. Kusma veya ishal gibi diğer hacim azaltıcı olaylar da kan basıncında düşmeye neden olabilir; hastalara doktorlarına danışmaları tavsiye edilmelidir.
Akut Miyopi ve İkincil Dar Açılı Glokom
Bir sülfonamid olan hidroklorotiyazid, akut geçici miyopi ve akut dar açılı glokom ile sonuçlanabilecek idyosenkratik bir reaksiyona neden olabilir. Semptomları düşük görüş keskinliği veya oküler ağrıdır; ve tipik olarak ilaca başlanmasını takiben saatler ila haftalar içinde görülür. Tedavi edilmeyen akut dar açılı glokom, kalıcı görüş kaybına yol açabilir. Birincil tedavi; en kısa zamanda hidroklorotiyazid kullanımına son verilmesidir. Göz içi basınç kontrol edilmediğinde hızlı medikal veya cerrahi müdahelelerin düşünülmesi gerekebilir. Sülfonamid veya penisilin alerjisi öyküsü, akut dar açılı glokom gelişimi için risk faktörleri olabilir.
Cerrahi/Anestezi:
Cerrahi ve/veya anestezi uygulanması planlanan hastalar doktorlarına ADE inhibitörü kullandıklarını bildirmeleri konusunda uyarılmalıdırlar.
Hiperkalemi:
Hastalara doktorlarına danışmadan potasyum katkıları veya potasyum içeren tuz yerine geçen maddeler kullanmamaları söylenmelidir.
Nötropeni:
Hastalara, herhangi bir enfeksiyon belirtisi (örneğin, boğaz ağrısı, ateş) olduğunda, nötropeni işareti olabileceğinden derhal bildirmeleri söylenmelidir.
Tetrasiklinler ve magnezyumla etkileşen diğer ilaçlar:
Tetrasiklinin kinapril ile birlikte verilmesi tetrasiklin emilimini %28 ila %37 arasında azaltmıştır. Bu azalma kinapril formülasyonunda bulunan magnezyum karbonat nedeniyle gerçekleşmektedir. Kinapril/hidroklorotiyazidin tetrasiklin ya da magnezyumla etkileşen diğer ilaçlarla beraber kullanımı düşünüldüğünde bu etkileşim dikkate alınmalıdır.
Lityum:
Genel olarak lityum, diüretiklerle beraber kullanılmamalıdır. Diüretikler lityumun böbrek klerensini azaltır ve yüksek lityum toksisitesi riskine sebep olur. Lityum ve ADE inhibitör tedavisini birlikte alan hastalarda, bu maddelerin sodyum kaybettirici etkisine bağlı serum lityum seviyelerinde artış ve lityum toksisitesi semptomları bildirilmiştir. Kinapril/hidroklorotiyazid ile lityum toksisitesi riski artabilir. Kinapril/hidrokolorotiyazid alırken dikkatli olunmalıdır ve ayrıca serum lityum seviyelerinin sık sık kontrol edilmesi önerilir.
Diğer Ajanlar:
Kinapril, propranolol, hidroklorotiyazid veya simetidin ile birlikte uygulandığında, klinik açıdan önemli herhangi bir farmakokinetik etkileşim meydana gelmemiştir.
Tek doz varfarinin antikoagülan etkisi (protrombin süresi ile ölçülen), günde iki defa birlikte alınan kinaprille önemli bir değişikliğe uğramamıştır.
Birlikte verildiğinde aşağıdaki ilaçlarla tiyazid diüretikleri etkileşime girebilir:
Alkol, barbitüratlar veya narkotikler:
Alkolün etkisinde güçlenmeye sebep olabilir. Ortostatik hipotansiyon riski ortaya çıkabilir. Sofra tuzu:
ACCUZIDEin antihipertansif etkisinde azalma yapabilir.
Diğer antihipertansif ilaçlar:
ACCUZIDEin antihipertansif etkisinde aditif etkiye veya güçlenmesine sebep olabilir.
Diğer Diüretikler:
ACCUZIDE içerisinde diüretik bulunmaktadır. Diğer diüretikler ile birlikte kullanılması bu etkinin artmasına neden olabilmektedir. Ayrıca diüretik kullanan hastalarda, özellikle hacim ve/veya tuz düzeyi azalmış ya da ADE inhibitör dozu artırılmış olanlarda, tedavinin başlangıcında aşırı oranda kan basıncının azalması gerçekleşebilir.
Analjezikler, antifılojistikler (asetil salisilik asit, indometazin gibi):
ACCUZIDEin antihipertansif etkisinde olası azalma görülebilir. Özellikle hipovolemili hastalarda akut böbrek yetmezliği ortaya çıkabilir.
Yüksek doz salisilat uygulaması:
Hidroklorotiyazide bağlı olarak, salisilatların merkezi sinir sistemi üzerindeki zararlı etkisinde güçlenmeye sebep olabilir.
Serum Potasyumu Artıran Maddeler:
Kinapril, aldosteron seviyelerini düşürebilen bir ADE inhibitörü olup, bu da sonuçta potasyum tutulmasına neden olabilir. Bu yüzden, kinaprilin potasyum tutucu diüretikler (örneğin: spironolakton, triamteren veya amilorid), potasyum katkıları veya potasyum içeren tuz yerine geçen maddeler ile birlikte tedavisi uygulanırken dikkatli olunmalı ve serum potasyumu uygun şekilde gözlenmelidir (Bkz. Bölüm 4.4). ACCUZIDE diüretik içerdiği için ilave bir potasyum tutucu diüretik kullanımı tavsiye edilmez.
Antiasitler:
ACCUZIDEin biyoyararlanımını azaltabilirler.
Digitalis glikozidleri:
Potasyum ve/veya magnezyum eksikliğine bağlı olarak digitalis glikozidlerinin ve torsades de pointes ile ilişkili ilaçların etki ve yan etkileri artabilir.
Oral antidiyabetikler ve insülin:
Hidroklorotiyazidden dolayı etkinin zayıflamasına sebep olabilir. Antidiyabetik ilacın dozunun ayarlaması gerekebilir.
Katekolaminler (epinefrin gibi):
Hidroklorotiyazide bağlı olarak etkide azalmaya sebep olabilir.
Presör aminler (norepinefrin gibi)
Presör aminlerin kullanımını engelleyecek kadar olmamakla beraber, presör aminlere yanıtı azaltabilir.
Potasyum kaybına yol açan diüretikler (furosemid gibi), glukokortikostreoidler, ACTH, karbenoksolon, amfoterisin B, penisilin G, salisilatlar ve laksatif alışkanlığı: Hidroklorotiyazide bağlı potasyum ve/veya magnezyum kaybında artış. Şiddetli elektrolit kaybına, özellikle hipokalemiye sebep olabilir.
Anyon değiştirici reçine, kolestiramin veya kolestipol:
Hidroklorotiyazidin emilimi azalabilir. Tek dozluk kullanımları hidroklortiyazidi bağlar ve gastrointestinal kanaldan emilimini sırasıyla %85 ve %43e kadar azaltır.
Allopurinol, sitotistikler, immunosupresifler, sistemik kortikosteroidler, prokainamid: Lökopeni yapabilir.
Sitostatikler (siklofosfamid, florourasil, metotraksat gibi):
Hidroklorotiyazide bağlı olarak kemik iliğindeki zararlı etkilerin güçlenmesi (özellikle granülositopeni) görülebilir.
Narkotikler, anestezikler:
Hipotansif etkide güçlenme (anesteziste hastanın ACCUZIDE kullandığı belirtilmelidir) yapabilir.
Kas gevşetiçiler (kürar benzeri):
Hidroklorotiyazide bağlı olarak kas gevşetici etkinin güçlenmesi ve uzaması görülebilir. Metildopa:
İzole vakalarda hidroklorotiyazide karşı antikor oluşması nedeniyle hemoliz görülebilir. Nöroleptik ilaçlar, imipramin:
Kinaprilin antihipertansif etkisinde güçlenme yapabilir.
Cerrahi/anestezi:
Her ne kadar ACCUZIDE ile hipotansiyon yapan anestezik ajanlar arasında etkileşim olduğuna dair bir bilgi olmasa da, ADE inhibitörleri kompansatuvar renin salgılanmasına sekonder anjiyotensin II oluşumunu bloke ettikleri için hastalara büyük cerrahi operasyon veya anestezi uygulanırken dikkatli olunmalıdır. Bu durum, hacim artışı ile düzeltilebilecek olan hipotansiyona yol açabilir.
Tiyazidler, noradrenaline karşı arteriyel yanıtı azaltabilirler. Acil cerrahi durumlarında, ön anestezikler ve anestezikler azaltılmış dozlarda uygulanmalıdır. Tiyazidler tübokürarine karşı yanıtı artırabilirler.
Non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlar:
Bazı hastalarda, non-steroidal antiinflamatuvar ajan kullanımı, loop, potasyum tutucu ve tiyazid diüretiklerin diüretik, natriüretik ve antihipertansif etkilerinde azalmaya neden olabilmekte ve ADE inhibitörlerinin antihipertansif etkilerini azaltabilmektedir. Bundan dolayı ACCUZIDE ve non-steroidal antiinflamatuvar ajanların birlikte kullanıldığı hastalar ACCUZIDEin istenilen etkisinin oluşup oluşmadığının belirlenmesi için yakın olarak takip edilmelidir. Buna ilave olarak NSAİİ ve ADE inhibitörlerinin serum potasyumunun artması yönünde aditif bir etki gösterirken, böbrek fonksiyonları azalabilmektedir. Bu etkileri prensipte geri dönüşümlüdür ve özellikle böbrek fonksiyonları bozulmuş hastalarda görülür.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Karaciğer/böbrek yetmezliği:
Mevcut değildir.
Pediyatrik popülasyon:
Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: Gebeliğin ilk trimesteri için C, ikinci ve üçüncü trimesteri için Ddir. Kinapril/hidroklorotiyazid gebelikte kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
ADE inhibitörleri gebe kadınlara uygulandığında, fetal ve neonatal morbidite ve mortaliteye sebep olur. ACCUZIDE alan bir kadın gebe kaldığında ilacın kullanımına son verilmelidir.
Gebelik dönemi
Gebelikte ADE inhibitörlerine maruz kalan yenidoğanda, kardiyovasküler ve santral sinir sistemi malformasyonu gelişmesi açısından yüksek risklidirler. Annenin ADE inhibitörü kullanımı ile hipotansiyon, prematüre, renal sistem bozuklukları (böbrek yetmezliği), kafatası hipoplazisi, oligohidramnioz, uzuv kontraktörleri, kafa-yüz deformiteleri, hipoplastik akciğer gelişimi, intrauterin gelişme geriliği, PDA (patent ductus arteriosus), fetal ölüm ve/veya yenidoğan ölümleri bildirilmiştir. Hastalar ve doktorlar, oligohidramniyozun, fetüsun dönüşümsüz hasara uğramadan ortaya çıkmayacağını unutmamalıdır.
Rahim içinde ADE inhibitörlerine maruz kalan infantlar hipotansiyon, oligüri ve hiperkalemi açısından yakından izlenmelidirler. Eğer oligüri gelişirse, tüm ilgi kan basıncını ve renal perfüzyonu desteklemek yönünde olmalıdır.
Tiazidler plasental bariyeri geçer ve kord kanında tespit edilir. Fetüsa teratojenik olmayan etkileri; fetal veya yenidoğan sarılığı, trombositopeni ve yetişkinde görülen diğer olası tüm yan etkileri kapsar.
Laktasyon dönemi
Laktasyonda kontrendikedir.
Kinaprilin de dahil olduğu ADE-inhibitörleri insan sütüne geçer. Tiazidler insan sütünde gözlenir. Emen infantlardaki potansiyel ciddi reaksiyonlar sebebi ile ilacın kesilmesi veya emzirmeye ara verilmesi kararı ilacın anne için önemi göz önünde bulundurularak verilmelidir.
Üreme yeteneği/Fertilite
Kinapril ile ilişkili:
, Anjiyoödem ve Hipotansiyon). Advers etkilere bağlı tedavinin kesilmesi hastaların yaklaşık %2sinde gerekmiştir. Tedavinin kesilmesi için en yaygın neden baş ağrısı (%0.5), daha sonra öksürük ve bulantı ve/veya kusma (%0.2) olmuştur.
Kontrollü klinik çalışmalarda ACCUZIDE ile tedavi edilen hastaların %>linde görülen advers etkiler aşağıdadır (N=943).
Kontrollü Çalışmalardaki Hasta Yüzdesi |
||
ACCUZIDE N = 943 |
Plasebo N= 100 |
|
Baş ağrısı |
6.7 |
30.0 |
Sersemlik |
4.8 |
4.0 |
Öksürük |
3.2 |
2.0 |
Yorgunluk |
2.9 |
3.0 |
Miyalji |
2.4 |
5.0 |
Viral enfeksiyon |
1.9 |
4.0 |
Rinit |
2.0 |
3.0 |
Bulantı ve/veya kusma |
1.8 |
6.0 |
Abdominal Ağrı |
1.7 |
4.0 |
Sırt ağrısı |
1.5 |
2.0 |
Diyare |
1.4 |
1.0 |
Üst solunum yolu enfeksiyonu |
1.3 |
4.0 |
İnsomnia |
1.2 |
2.0 |
Somnolans |
1.2 |
0.0 |
Bronşit |
1.2 |
1.0 |
Dispepsi |
1.2 |
2.0 |
Asteni |
1.1 |
1.0 |
Faranjit |
1.1 |
2.0 |
Vazodilatasyon |
1.0 |
1.0 |
Vertigo |
1.0 |
2.0 |
Göğüs ağrısı |
1.0 |
2.0 |
Kontrollü ve kontrolsüz çalışmalarda kinapril ve hidroklorotiyazid ile birlikte tedavi edilen hastaların %0.5i ila <%1.0ında meydana gelen ve tedaviyle ilgisi muhtemel, kesin veya belirsiz klinik advers etkiler, klinik çalışmalarda veya pazarlama sonrası deneyimlerde rastlanan klinik olarak anlamlı olaylar sistem organ sınıfı ve sıklık gruplandırma (çok yaygın (>1/10), yaygın (>1/100 ila <1/10), yaygın olmayan (>1/1000 ila <1/100), seyrek (>1/10000
ila <1/1000), çok seyrek (<1/10000) ve bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor) açısından aşağıda listelenmiştir:
Kan ve lenf sistemi bozuklukları
Seyrek: Agranülositoz, hemolitik anemi, nötropeni, trombositopeni
Bağışıklık sistemi bozuklukları Seyrek: Anafilaktik reaksiyon
Endokrin bozukluklar
Yaygın olmayan: Tiyazidler sebebi ile diyabet hastalarında insulin ihtiyacı değişebilir ve gizli diyabet oluşabilir.
Metabolizma ve beslenme bozuklukları
Yaygın: Hiperkalemi
Psikiyatrik bozukluklar
Yaygın: İnsomnia
Yaygın olmayan: Konfüzyon, depresyon, sinirlilik
Sinir sistemi bozuklukları
Yaygın: Baş dönmesi, baş ağrısı, parestezi
Yaygın olmayan: Somnolans, tat almada değişiklik, geçici iskemik ataklar
Seyrek: Senkop
Çok seyrek: Serebral hemoraji
Göz bozuklukları
Yaygın olmayan: Ambliyopi
Çok seyrek: Görmede bulanıklık
Kulak ve iç kulak bozuklukları
Yaygın olmayan: Kulak çınlaması, vertigo
Kardiyak bozukluklar
Yaygın olmayan: Anjina pektoris, miyokard enfarktüsü, palpitasyonlar, taşikardi
Vasküler bozukluklar
Yaygın: Hipotansiyon, postüral hipotansiyon
Yaygın olmayan: Vazodilatasyon
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal bozukluklar
Yaygın: Öksürük, dispne, farenjit, rinit Seyrek: Bronkospazm, eozinofılik pnömoni
Bazı bireysel vakalarda üst solunum yollarını tutan anjiyonörotik ödem ölümcül havayolu girişimlerine sebep olmuştur.
Gastrointestinal bozukluklar
Yaygın: Karın ağrısı, diyare, dispepsi, bulantı, kusma
Yaygın olmayan: Ağız veya boğazda kuruluk, flatulans, pankreatit
Çok seyrek: İleus
Hepato-bilier bozukluklar
Seyrek: Hepatit, kolestatik sarılık
Deri ve deri altı doku bozuklukları
Yaygın olmayan: Anjiyoödem, terleme artışı, pruritus, döküntü
Seyrek: Alopesi, eozinofıl ve/veya artmış ANA titreleri, eksfoliyatif dermatit, pemfıgus, fotosensitivite reaksiyonu, ürtiker, epidermal nekroliz, eritema multiforma, pemfıgus, Stevens-Johnson sendromu (hidroklorotiyazid)
Çok seyrek: Psoriyazis benzeri çiçeklenme
Kas-iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik bozuklukları
Yaygın: Sırt ağrısı, miyalji
Yaygın olmayan: Artralji, hiperürisemi. Bazı hastalarda gut atağı tiyazid kullanımı ile tetiklenebilir.
Böbrek ve idrar bozuklukları
Yaygın olmayan: Üriner sistem enfeksiyonu, böbrek disfonksiyonu
Üreme sistemi ve meme bozuklukları
Yaygın olmayan: İmpotans
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin bozukluklar
Yaygın: Göğüs ağrısı, fatigue, asteni
Yaygın olmayan: Ateş, genel ödem, periferal ödem
Araştırmalar:
Yaygın: Serum kreatininde, kan üre nitrojeninde artış
Tiyazid diüretik ile tedavide kolesterol ve trigliserid seviyelerinde yükselme görülebilir. Hematokrit ve trombosit seviyelerinde azalma, serum bilirübin ve karaciğer enzimlerinde artma görülmüştür.
Konjenital G-6-PDH eksikliği olan hastalarda münferit hemolitik anemi vakaları rapor edilmiştir.
Klinik Laboratuvar Test Bulgulan:
Serum elektrolitleri: bkz. Bölüm 4.4
Kreatinin ve Kan Üre Nitrojeni: Serum kreatininde ve kan üre nitrojeninde artışlar (normalin üst limitinin >1.25 katı) ACCUZIDE ile tedavi edilen hastalann sırasıyla %3ü ve %4ünde gözlenmiştir.
Serum ürik asit, glukoz, magnezyum, kolesterol, trigliserid, PBI, paratiroid hormon fonksiyon testleri ve kalsiyum: bkz. Bölüm 4.4 Hematoloji: bkz. Bölüm 4.4
Not
Yukanda belirtilen laboratuvar incelemeleri ACCUZIDE tedavisine başlamadan önce yapılmalı ve tedavi sırasında düzenli aralıklarla tekrarlanmalıdır. Özellikle tedavinin başlangıç döneminde ve yüksek riskli hastalarda (böbrek yetmezliği, kolaj en doku hastalığı olanlar, immünsüpresan ilaçlar, sitostatik ilaçlar, allopurinol, prokainamid, digital, glukokortikosteroid, laksatif kullananlar ve yaşlı hastalar) serum elektrolitleri, serum kreatinin düzeyi, kan şekeri ve kan sayımlan daha sık aralıklarla kontrol edilmelidir.
Kinapril/hidroklorotiyazid doz aşımı ile ilgili insan verisi mevcut değildir. Kinapril/hidroklorotiyazidin fare ve sıçanlardaki LD50 değeri 1063/664 ila 4640/2896 aralığındadır.
Kinapril monoterapi sinde en belirgin klinik aşırı doz semptomu hipotansiyondur ve genel olarak intravenöz serum fizyolojik ile tedavi edilir.
Hidroklorotiyazid monoterapi sinde en yaygın aşırı doz semptomlan aşın diürez sonucu ortaya çıkan elekrolit kaybı (hipokalemi, hipokloremi, hiponatremi) ve dehidratasyon kaynaklıdır. Eğer digitalis de kullanılırsa hipokalemi kardiyak aritmiyi kuvvetlendirir. Kinapril/hidroklorotiyazid doz aşımı tedavisi ile ilgili spesifik bir bilgi bulunmamaktadır. Hemodiyalizin ve peritoniyal diyalizin kinapril ve kinapril atın eliminasy onunda ufak bir etkisi vardır.
Tedavi, uygulanan medikal bakımla tutarlı olmak üzere semptomatik ve destekleyicidir.
Farmakoterapötik grup: Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri / diüretikler ATC kodu: C09BA06
ACCUZIDE, antihipertansif etki yanında diüretik etkiye de sahiptir.
Bir ADE inhibitörü olan kinapril ve bir diüretik olan hidroklorotiyazid, hipertansiyonda ayrı ayrı ve kombinasyon şeklinde kullanılmaktadır. Her ikisinin de hipotansif etkileri aditiftir. Klinik araştırmalarda, kinapril ve hidroklortiyazidin beraber kullanımı, kan basıncını her iki ajanın ayrı kullanımından daha fazla düşürmüştür. Kinapril ve hidroklortiyazidin beraber kullanımının her iki etken maddenin de farmakokinetiğine herhangi bir etkisi yoktur.
Diüretik etkisinin bir sonucu olarak hidroklortiyazid; plazma renin aktivitesini (PRA) arttırır, aldesteron salimim arttırır, serum potasyum seviyesini düşürür ve idrarla atılan potasyum miktarını arttırır. Kinapril verilmesi renin-anjiyotensin-aldosteron eksenini inhibe ederek hidroklortiyazidle ilişkilendirilen potasyum azalmasını hafifletir.
Etki mekanizması
Kinapril:
Kinapril, karaciğerde hidroliz sonucu ADE inhibitörü olan kinaprilata dönüşür. ADE, anjiyotensin Ii vazoaktif bir madde olan anjiyotensin IFye dönüştüren bir peptidildipeptidazdır.
ADE inhibisyonu, vazokonstriksiyona yol açan anjiyotensin IFnin dokular ve plazmadaki yapımını azaltarak aldosteron salgılanmasını azaltır ve böylece serum potasyum konsantrasyonunun yükselmesine yol açar. Anjiyotensin IFnin renin salgılanması üzerindeki negatif etkisi ortadan kalktığı için plazma renin aktivitesi artar. ADE aynı zamanda vazodepresif bir peptid olan bradikinini parçaladığı için, ADE inhibisyonu sonucu dolaşımdaki ve lokal kalikrein-kinin sisteminin aktivasyonunda artış ve dolayısıyla prostaglandin sisteminde aktivasyon meydana gelir. Bu mekanizmanın ADE inhibitörlerinin antihipertansif etkisine katkıda bulunması ve bazı yan etkilerinin nedeni olması mümkündür.
Hi drokl orotiy azi d:
Hidroklorotiyazid bir benzotiyadiaziddir. Tiyazidler böbrekleri doğrudan etkileyerek sodyum ve klorür ile birlikte su atılımını arttırır. Distal tubulusların ilk bölümleri, ana etki bölgesidir. Tiyazidler, hücrelerin lümene bakan membranında elektronötral sodyum klorür kotransportunu inhibe eder. Potasyum ve magnezyum atılımı artar, kalsiyum atılımı azalır. Hidroklorotiyazid, az miktarda bikarbonat atılımına yol açar ve atılan klorür miktarı sodyumdan daha fazladır. Hidroklorotiyazid tedavisi sırasında metabolik asidoz meydana gelebilir.
Hidroklorotiyazid proksimal tubuluslardan aktif olarak atılır. Metabolik asidoz veya metabolik alkalozda diüretik etkisi azalmaz.
Hidroklorotiyazidin antihipertansif etki mekanizmasında, sodyum dengesinin değişmesi, ekstraselüler su ve plazma hacminin azalması, renal vasküler direncin değişmesi ve noradrenalin ile anjiyotensin IFye karşı reaktivite azalmasının rolü tartışılmaktadır.
Klinik etkiler
Kinapril:
Kinapril, hipertansiyonlu hastalarda hem ayakta hem de yatarken ölçülen kan basıncında düşme sağlar ve kalp hızında dengeleyici yükselmeye neden olmaz. Hemodinamik araştırmalarda, kinapril, periferik arter direncinde belirgin bir azalmaya neden olur. Renal kan akımında ve glomerül fıltrasyon hızında genellikle klinik açıdan önemli bir değişiklik olmaz. Hastaların çoğunluğunda antihipertansif etki, oral yoldan verilmesinden yaklaşık 1 saat sonra ortaya çıkmaya başlar ve en yüksek etki 2-4 saat sonra görülür. Herhangi bir kinapril dozunun en güçlü hipotansif etkisi tedavinin 3-4üncü haftasından sonra ortaya çıkar. Uzun süre önerilen dozlarda kullanıldığında antihipertansif etkisi azalmaz. Tedavisinin aniden kesilmesi, kan basıncında hızlı ve aşırı yükselmeye (rebound etki) yol açmaz.
Hi drokl orotiy azi d:
Kinapril:
Emilim:
Oral yoldan verilmesinden sonra 1 saat içinde en yüksek kinapril konsantrasyonuna ulaşılır. Kinapril ve metabolitlerinin idrardan eldelerine göre, emilim yaklaşık %60dır. Yemeklerle birlikte alınması kinaprilin emilimini etkilemez. Pik plazma kinaprilat konsantrasyonlan oral kinapril dozu sonrası yaklaşık 2 saat sonra gözlenir.
Dağılım:
Kinapril ve kinaprilat proteinlere yaklaşık %97 oranında bağlanır. Sıçanlar üzerinde yapılan çalışmalar kinaprilin ve metabolitlerinin kan-beyin bariyerini geçmediğini göstermektedir.
Biyotransformasvon:
Kinapril emildikten sonra hızla ve tama yakın olarak aktif ana metaboliti olan kinaprilata dönüşür. Aynca, önemsiz miktarda ve farmakolojik olarak aktif olmayan metaboliti eri de meydana gelir. Aktif metabolit olan kinaprilatın en yüksek plazma düzeyine, kinaprilin oral yoldan alınmasından yaklaşık 2-3 saat sonra ulaşılır.
Eliminasyon:
Kinapril yaklaşık 1 saatlik yarılanma ömrüne sahiptir. Kinapril dozunun yaklaşık %60ı böbrekler, %40ı feçes ile atılır. Kinaprilat temel olarak böbrekler aracılığıyla atılır; akümülasyon yarılanma ömrü yaklaşık 3 saat ve ADEden disosiyasyon yanlanma ömrü yaklaşık 26 saattir.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Veri yoktur.
Hidroklorotiyazid ile ilişkili:
Emilim:
Oral yoldan alınan hidroklorotiyazidin %50-80i yaklaşık 1 - 2.5 saatte emilir. 12.5, 25 ve 50 mg hidroklorotiyazidin oral yoldan alınmasından sonra, sırasıyla en yüksek plazma konsantrasyonu olan 70 ng/mlye 1.5-4 saat, 142 ng/mlye 2-5 saat, 260 mg/mlye 2-4 saat içinde ulaşılır.
Dağılım:
Hidroklorotiyazid, plazma proteinlerine %65 oranında bağlanır. Göreceli dağılım hacmi 0.5
Biyotransformasvon:
Hidroklorotiyazid değişmeden böbrekler yoluyla atılır.
Eliminasyon:
Hidroklorotiyazidin %95inden büyük bir oranı böbreklerden değişmeden atılır.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Veri yoktur.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Kreatinin klerensi dakikada 60 mlye kadar azalmış böbrek yetmezliği olan hastalarda, kinapril ve kinaprilat plazma düzeyi eğrisinin normal olduğu görülmüştür. Kreatinin klerensi 60 ml/daknın altında ise, kinaprilat düzeyi yükselir, en yüksek plazma düzeyine daha geç ulaşır ve eliminasyon yarılanma süresi de uzar.
Hidroklorotiyazidin böbrek yetmezliğinde atılımı yavaşlar ve yanlanma süresi uzar. Hidroklorotiyazidin böbreklerden atılımı, kreatinin klerensi ile yakından bağlantılıdır. Karaciğer sirozu, hidroklorotiyazidin farmakokinetik özelliklerinde önemli bir değişikliğe yol açmaz.
Yaslılarda:
ACCUZIDE ile hayvanlarda karsinoj eni site, mutajenisite ve fertilite çalışmalan yapılmamıştır.
Kinapril hidroklorür fareler ve sıçanlarda 104 hafta boyunca sırasıyla günde 75 ve 100 mg/kg (maksimum insan dozunun sırasıyla 50 ve 60 katı) dozunda kullanıldığında kanserojen bir etki göstermemiştir. Metabolik aktivasyon uygulanan veya uygulanmayan Ames bakteri deneyinde ne kinapril ne de kinaprilatın mutajen etki göstermemiştir. Kinapril ayrıca şu genetik toksikoloji çalışmalannda da negatif çıkmıştır: in vitro memeli hücre nokta mutasyonu, kültürlenmiş memeli hücrelerinde kardeş kromatid değişimi, fareler üzerinde yapılan mikronükleus deneyi, V79 kültürlü akciğer hücreleri ile in vitro kromozom aberasyonu ve sıçan kemik iliği ile yapılan in vivo sitogenetik çalışma. 100 mg/kg/güne (maksimum günlük insan dozunun 60 katı) kadar uygulanan dozlarda sıçanların fertilitesi veya üremesi üzerinde herhangi bir advers etki meydana gelmemiştir
Sıçanlarda günde 150 mg/kg kinapril dozlarında maternal toksisite gözlenmesine rağmen, günde 300 mg/kg (maksimum insan dozunun 180 katı) kadar yüksek dozlarda herhangi bir fetotoksik veya teratojen etkiler gözlenmemiştir. Kinapril tavşanlarda teratojenik değildir; ancak diğer ADE inhibitörlerinde de olduğu gibi, bazı tavşanlarda maternal toksisite ve embriyotoksik etkiler 0.5 mg/kg/gün ve 1 mg/kg/gün kadar düşük dozlarda kullanıldığında ortaya çıkmıştır. Sıçanlarda gebeliğin geç safhalannda ve laktasyon döneminde 25 mg/kg/gün veya daha yüksek dozunda kullanıldığında yavrularda büyüme geriliği ortaya çıkmıştır. Hidroklorotiyazid, TA98 ve TA100 zincirleri kullanarak 5 mg/plak maksimum konsantrasyonda in vitro Ames mikrobiyal mutajen testinde mutajenik olmamıştır. Hidroklorotiyazid ile tedavi edilen hastalardan alınan idrar numunelerinde, ames testinde mutajenik aktivite saptanmamıştır. Hidroklorotiyazid Çin hamster över hücrelerinde kardeş kromatit değişimine sebep olmuştur, ancak metabolik aktivasyon ile veya metabolik aktivasyonsuz kromozal düzensizliği indüklememiştir. Hidroklorotiyazid yüksek konsantrasyonlarda fare lenfoma hücrelerinde mutasyonları indüklemiştir. Hücre bölünmesi sırasında eş kromozomların bölünmemesi ve çaprazlaşma (homolog kromozomlar arasında karşılıklı parça değişimi) olaylarını indükleyebilen ilaç sayısı Aspergillus nidulans kullanılarak ölçülmüştür. Hidroklorotiyazid dahil çok sayıda ilaç; hücre bölünmesi sırasında eş kromozomların bölünmemesi olayını indükler.
Bilinen herhangi bir geçimsizliği bulunmamaktadır.